Pages

Mar 27, 2013

Bilmediğim Bir Hikaye

Otursak bir akşam üzeri
Sen bana hiç bilmediğim bir hikaye anlatsan.
Bildiğim bir hikaye de anlatsan ben bilmezden gelirim, söz

Edip Cansever

Mar 23, 2013

Çocuklar İçin Faşizm

Faşizmi çocuklar da anlayabilir
Dayak yemektir serseri bir babadan
Karanlık odaya kapatılmaktır
Hakkını istemekte direttiğin zaman

Üvey ana, yarı güleç öksüze
Sabunlu eliyle tokadı yapıştırır
Henüz yaslıdır çocuk henüz dayanıksızdır
Yıldırmaktır amaç esir etmektir
Çocuk faşizmi yanağında tanır

Onlar niçin böyle çirkin olurlar
Bir tek güzel faşist yaşamamıştır
Anlamlı sorulardır bunlar çocuklar size
Okullar bu dersi öğretmiyorlar

Nerde bir kuvvet birikmişse haksız
Nerde bir zartzurt ya da cartcurt
Nerde elimizden kapılmışsa ekmek
Sınıfta, sokakta, evde, çarşıda
İşte çocuklar faşizm ordadır

Hepimiz elele tutuşmalıyız
Korkmadan yürümek için gecenin ötesine
Güneş nasıl olsa doğacaktır
Horozlar ötmeye başlar başlamaz.

Ergin Günçe

Mar 21, 2013

Newroz piroz be!

Bir acemi düşte gördüm. Ağlayan gülüşte gördüm.
Güller açmış yeni ülke. Bayram yeriydi çarşılar.
Ölüleri. halayda gördüm.

 Devasa ateşler yanmış. Çadır kurulmuş dağlara.
 Külleri savrulur durur. Karışıyor yıldızlara.
 Ölüleri. halayda gördüm.

Ahmet Kaya

   

Mar 15, 2013

Bok yemek!

Ișçileri, yoksulları, ırgatları, inancı yüzünden hor görülüp ayrımcılığa uğrayanları (müslüman, yahudi, ermeni, alevi, vb), sakatları, Yașlıları, LGBTleri, kadınları, hapishanedeki bütün düșünce suçlularını ve tüm ezilenlerin kavgasını gücümün yettiğince/kendimce destekliyorum.
Sonra da bekliyorum ki onlar da kürt meselesindeki zulmu, ayrımcılığı, haksızlığı görüp karșı çıksın.
 Karșı çıkmasa da en azından karșı çıkanların yanında yer alsın.
Destekleyenlerin yanında yer almasa da en azından karșı çıkanların önünde engel olmasın, ona karșı olmasın. 

Biliyorum çok șey istiyorum.

Bok yiyorum…

 Bu da șu Arkadaș özger’in șiirini çağrıștırdı șimdi.

(...)
bak biz helva yedik güneşe karşı
/ şapka alıcak paramız yoktu / helva yedik
sonra güneş yedik yüz derece sıcaklıkta
şart değildi biliyorum güneş yememiz
güneş onlarındı biz hırsızız hem valla hem billa
biz toprak yiyorduk o zamanlar katık olsun diye
güneşi de yedik yüz derece sıcaklıkta hırsızız valla

bak biz daha neler yedik
inanamıycaksınız ama hem valla hem billa
eylüllerden tutun da nisanlara kadar
göğün saralı günlerinde yağan yağmurlarda
ve de vıcık vıcık çamurlarda
ve de dizboyu karlarda
ve de en bi fena havalarda
/ biliyorum inanmıyacaksınız ama /
ayaz yedik soğuk yedik hem valla hem billa
yağmur yedik çamur yedik kar yedik
ve de eylüllerden nisanlara kadar
umut yedik umut yedik memetler gibi


hadi hadi söyletmeyin biz daha neler yedik
yüzüne tükürülmez adamlardan tekme yedik valla
çelme yedik tokat yedik alışkınız acımayın bize
o yüzüne tükürülmez adamlar var ya
onlar bile hep bizden yediler
yediler kollarımızı ellerimizi tırnaklarımızı
yediler gücümüzü terlerimizi
güç deyip ter deyip önemsemeyin
bizim günboyu kullandığımız şeyler
ama biz yiyemedik oh deyip
kollarımızı ellerimizi tırnaklarımızı
ve de gücümüzü terlerimizi

hadi hadi biz daha neler yedik
ot yedik et yedik
bok yedik/

Mar 7, 2013

Selam Oza'dan

Selam Oza çok güzel yazmış. Ekleyecek bir şey bırakmamış.


Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Alexandra Kollontai, Tanya, Ulrike Meinhof, Simone de Beauvoir, Nadya Krupskaya, Emma Goldman, Jean d'Arc, Antigone, Lysistrata, Sappho, Aspasia, Jenny Marx, Helene Demuth, Frida Kahlo, Virginia Woolf, Sevgi Soysal, Behice Boran, Mary Wollstonecraft, Hannah Arendt, Sabahat Karataş, Sabahat Tuncel, Bell Hooks, Toni Morrison, Suat Derviş, Lou Salome... ünlü, ünsüz, orospu, bakire, fahişe, anne, kısır, deli, lezbiyen, hayata kafa tutan, dans eden, kahkaha atan, yüksek sesle konuşan, mırıldanan, kürtaj yaptıran, inadına bekar kalan, ahlaksız, dik başlı, asi, itaat etmeyen, itaat ettirmeyen, küfreden, kendinden bahseden, frijit, seksi, okuyan, okutan, dinleyen, kuran, yıkan, emekçi, işçi, eleştiren, araştıran, sızlanan, depresif, obsesif, şiir gibi yaşayan, öfkelenen, sadakatsiz, vefalı, kısaca aykırı BÜTÜN KADINLAR. SİZİ SEVİYORUM!!!

Dünyayı değiştirdiniz, DAHA DA DEĞİŞTİRCEKSİNİZ!

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI, YAŞASIN SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYA HAYALİMİZ :))

Mar 5, 2013

SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM?

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmay
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.

Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!

Didem Madak

Mar 2, 2013

Jean Baudrillard'dan

Burda dursun;
"Kendimizle karşılaşmamak için kendimiz–miş gibi olanı, kendi simülasyonumuzu izliyor, takip ediyoruz. 
Sahte kendilikler arasında boşuna kendi izimizi arıyoruz.
Bir izimiz, bir gölgemiz yok artık. “gerçekleri izlediniz” diyen tv karşısında izlerini, gerçekliğini yitirmiş sayısal “ben” leriz.
 
Kendi benliğimizi yaşadığımızı sanıyor, yeni teknolojilerin bize uygun gördüğü role, kimliğe bürünüyoruz.
Bunun da gerçek kendimiz olduğu fikrine kapılıyoruz.
 
Oysa;
Artık inanamıyoruz; ama inanana inanıyoruz.
Artık sevemiyoruz; yalnızca seveni seviyoruz.
Artık ne istediğimizi bilmiyoruz, ama bir başkasının istediğini isteyebiliyoruz.
Ekranlar, videolar, röportajlar arasında yalnızca başkaları tarafından görülmüş olanı görüyoruz. "
 
Jean Baudrillard

Mar 1, 2013

Diline Küsen Çocuklar


Adın ne canım?

Sibel

Kaç yaşındasın?

13

Kürdçe konuşmayı biliyor musun?

Hayır. Kürdçe pis bir dildir!

Kürdçe neden pis bir dildir Sibel?

Şey Hocam, çünkü çok kötü bir dildir. Ben onun için konuşmayacam!

Neden canım kötüdür?

Çünkü çok şey oluyor Hocam….

Ne?

Yani mesela okulda konuşunca arkadaşlarınız sizinle konuşmuyor. Sizi öğretmene söylüyorlar. Herkes bizimle dalga geçiyor. Neden öğrenmemişsiniz Türkçeyi diyorlar. Arkadaşlarım benimle dalga geçtiği için bende artık istemiyorum Kürdçeyi. Pis bir dil!

Peki annen baban Kürdçe mi konuşuyor evde?

Evet.

Sen eve gittiğinde annenle Kürdçe mi konuşuyorsun?

Şey Hocam ben artık asla Kürdçe konuşmak istemiyorum! Pis ve kötü bir şey. Kürdçe konuştum diye bana ‘’deli’’diyip buraya gönderdiler.

Peki annen Kürdçe konuştuğu için sence deli mi? Pis bir kadın mı?

Yok Hocam ama şey… Evde konuşuyor o. Okulda Kürdçe konuşursan pis!

Onun için ben konuşmak istemiyorum.

Nereliydin sen Sibel?

Erzurum

Erzurum’un neresinden? 

Karaz



Sen hiç mi sevmiyorsun Kürdçeyi?

Hiç!

Okulda sana böyle yaptılar diye mi sevmiyorsun?

Yok! Evde de sevmiyorum ben artık.

Sen ne zaman Kürdçeyi sevmemeye başladın?

Şey ben ilk geldiğimde konuşuyordum. Öyle çok konuşuyordum ki. Ama terk ettim o dili!

Yani küstün?

Evet Hocam.

Ne zaman küstün diline Sibel? Okula başladığında mı?

Evet Hocam. Herkes benimle alay etti. Benim adım Sibel Can’dı. Babam öyle bırakmış. Önce adımı değiştirecem dedim, sonra Kürdçe konuştuğum için benimle alay ettiler ben de bi daha küstüm konuşmayacam Kürdçe dedim.

Okulda Kürdçe konuştuğun için sana ne yaptılar?

Şey hocam herkes suçluyordu beni. Alay ediyorlardı. Kimseyi anlamıyordum. Onlarda beni anlamıyorlardı. Ben çok üzülüyordum.

Sibel kardeşlerinle Kürdçe mi konuşuyorsun?

Kardeşlerimi hiç anlayamıyorum(gülerek).Ne öğretmeni anlıyor onları ne ben.

Kürdçe mi konuşuyor onlar onun için mi anlayamıyorsunuz?

Hıı. Onlar pis dil konuşuyor. Kimse burada onları anlamaz.

Kaç yaşındalar?

Biri 10 diğeri 8

Okulda mı Kürdçe konuşuyorlar? Onlara da deli diyorlar mı?

Öğretmen söylüyor ama dilinden anlamıyor. Anlasa söylemez! Şey mesela okulda öyle konuşursak…

Susuyor Sibel. Ve bir an tereddüt ettikten sonra yanımızdaki öğretmene dönüp

“Hocam lütfen biraz gider misiniz ben Hocamla yalnız konuşmak istiyorum, önemli bir şey konuşacam” diyor.

Hoca kabul ediyor ve çıkıyor.

Heyecanla devam ediyor sesini kısarak.

Şeyyy mesela Hocam kardeşim birinin çantasına giriyor.Hırsızlık yapıyorlar.

Öyle mi neden peki Sibel? Kürdçe konuştukları için mi kardeşlerin hırsızlık yapıyor?

Şey Hocam mesela birisinin çantasına girmek hırsızlık olur.

Bunu sana kim söyledi?

Şey hocam, benim kardeşlerimin öğretmenleri söyledi. Dedi ki polisi arayacam…Diyor ki ben artık idare edemiyorum.Onları polise verecem. Bir arkadaşları börek getirmiş. Kardeşlerim onun çantasına girmiş yemişler. Sonra öğretmen gelmiş demişler ki yo yo biz yememişiz. Yani biribirlerinin üstüne atıyorlar.

Sence Kürd oldukları için mi bunu yapıyorlar?

Evet Hocam.

Hep Kürdler hırsız ve pis mi?

Hı hı. Zaten öğretmenleri dedi ki onları da bu okula gönderecekler. Artık o okul da istemiyorlar.

Peki Sibel sen hiç Kürdçe şarkı biliyor musun?

Evet Hocam.(Gözleri parlıyor. )

Seviyor musun Kürdçe şarkıları?

Evet Hocam..

Bi tanesini bana söyler misin? 

Hayır Hocam.

Asla konuşmayacak mısın Kürdçe Sibel?

Ben yemin ettim! Ben dedim artık o dili kullanmayacam!

Neden Sibel kim kalbini kırdı?

Kapı açıldı. Ve içeri girdiler. Sibel’i çağırıyorlar. Huzursuz oldu.

“Siz gidin Yeşim Hocam. Ben Hocamla konuşuyorum” diye diretiyor.

Yönetimin gönderdiği her halinden belli olan Hoca diretiyor. Ben üzerine gidemiyorum, çünkü sorun çıksın istemiyorum…Kalkıp Sibel’e sarılıp, sevgiyle öpüyorum.

Seni tanıdığıma çok memnun oldum Sibel.

Ama Hocam ben sizi tanıyamadım.

Benim adım Kejê…

Kejê…diyor Sibel üstüne basa basa . Adım ona küstüğü dilini çağrıştırdı belli. Bir kaç saniye duruyor ve boynuma sıkıca sarılıyor.

Kejê…Diyor…Bir daha üstüne basa basa .İşte yeminini bozduk Sibel. Bayan Hoca elinden tutup götürürken gözüm kararıyor.Artık hiçbir şey umurumda değil. Durduruyorum kadını ve Sibel’i elinden alıp kendime çekiyorum.

Bana bak Sibel…Ben güzel miyim? Saçlarım güzel mi? Güzel kokuyor muyum? İyi miyim?

“Evet” diyor Sibel. Gülümseyerek hayranlıkla.

“Sibel” diyorum “ben Kürdüm ve evde de dışarıda da Kürdçe konuşuyorum.Bak ne güzelim!Sen de güzelsin…Hiç birimiz pis değiliz!” 



Son hızla çekiyor kadın Sibel’i…Dönüp bir kez bakabiliyor sadece arkasına. Ağlayarak sandalyeye yığılıyorum.

Sibel’le görüştükten sonra artık kesin ve net karar veriyorum. Ne olursa olsun bu dümdüz faşizm’in yakasını bırakmayacağım! Konunun uzmanlarını görüşünü aldıktan sonra gidebileceğim en son noktaya kadar var gücümle zorlayacağım bu durumun hem teşhiri, hem de durdurulması için!


http://www.dengekurdistan.nu/details.aspx?an=1691