Sonra birgün bu içine doğduğunuz ve içinde büyüdüğünüz şeyin bok yığını olduğunu farkedersiniz. Sizi insan-dışılaştırdığını (dehumanization), sömürdüğünü, yabancılaştırdığını yaşarsınız. Karşı çıkarsınız bir şekilde. Bu karşı çıkış belki refleksif belki de bir olayın tetiklemesiyle olur. Bu sizin karşı çıkışınız bizim konumuz değil şimdi. (O konu ile politik bilimciler ilgilensinler). Peki nasıl daha etkili kavga verebileceginizi düşündünüz mü hiç?
Onların size ögrettiği biçimde düşünerek onlara karşı cıktığınızı düşündünüz mü hiç? Yani hep onların attığı topla oynadığınızı?
Onların size sunduğu dil olanaklarının içinde analizler ve sentezler yapıp onlara karşı cıktığınızı?
Onların size damardan aşıladığı değer yargılarıyla eylem ve davranışlarınızı sürdürdüğünüzün farkında mısınız? Size kıçlarıyla gülüyor olduklarını düşündünüz mü hic?
Ödevini Yapan Olarak Ezen: Ezen hem kendi yöntemlerini geliştirme ve uygulamada hem de muhalifin dilini ve yöntemini ögrenmede ödevini iyi yapmaktadır çunku varolma ve hegemonyasını sürdürmenin olmazsa olmaz koşuludur bu. Grev’i proleteryadan daha iyi çalışmıştır bugün. Sendikal örgütlenmeleri, gençlik dinamiklerini, umut ve umutsuzluk ideolojilerini, gerillanın dilini iyi ögrenmiştir. Bugün ezen silahli militaların ve kiralık-katil agentalarının yanı-sıra non-profit organizasyonları da koordine edip sokağı da control etmektedir. Bunları ögrenirken ya da analizlerken bizim de neleri nasıl ögrenmemiz gerektiğinin de muhendisliğini yapmaktadır kuşkusuz. Bu bizim markete gittigimizde hangi ürünü seçmemizi manipüle etmekten çok daha farklı bir şey degildir. Bu Pavlov’un klasik koşullanma deneyimin yalınlığından tutun da uyku sürecinde beyinin ne tür dataları nasıl işleme koyduğunun anlaşılması kadar karmaşıktır. Böylesi bilgiyi elinde tutan ve control edene karşı eski alıskanlıklarla karşı çıkmak umutsuz bir çırpınıştır. “Kahrolsun Faşizm” Pavlov’un köpeğinin salya salgılaması mekaniğiyle işliyorsa bir yanlışlık var demektir. “Kahrolsun Faşizm” 70’lerin aynı coşkusunu yaratmamaktadır kitlelerin yüreğinde ve beyninde.
“Ne yapmalı?” ya da “What is to be done?”
Bugün bütün bu olanaksızlıkları gözden geçirmenin zamanıdır. Yeni bir Marxism’den öte, yeni bir ideolojiden öte, yeni bir dil, taktik ve yöntem’in varlığina ihtiyaç vardır. Yeni bir yöntemle kavganın ve direnmenin zamanıdır. Yeni bir biçimde ve yeniden gülmenin, kızmanın, öfkelenmenin, ve ağıt yakmanın, sokaklarda öpüşmenin ve sevişmenin zamanıdır.
Marcuse daha 1960’larda söylediydi; mesele bilmekde ya da ögrenip ögrenmemekde değil. Çünkü bilgi de ögrenme de ortada, ulaşılır yerdeler. (Burada bilme ve ögrenme aşağılanmıyor. Problemin çözümünde –artık- yetersiz kalışının altı çiziliyor). Mesele başka bir şey. Yani egemen ideoloji bilincaltina, sezgiye, koşulsuz-yargısız içsellemelere yönelik çalışırken, Marx’ın aforizmalarını bilmek çok da motive edici olamamaktadir kitleler için ya da gündelik yaşamın problemleri içinde varolma çabasi veren işçi Ahmet abi için.
Yeni bir söylem gerekli Ahmet abinin üstündeki ölü toprağını silkmek için. Yeni bir heyecan. Yeni bir inanç.
Artık “mantıklı” düşünmemenin zamanıdır. Mantıklı düşünme akışını bozma yetkinliğini edinmenin zamanıdır. Yeni sloganların, yeni kahramanlık söylencelerinin zamanıdır.
Reçete: Yaratıcılık
Bunların yazılı olduğu bir reçete yok kuşkusuz. Ama en azından başlangıç olma potensiyeline sahip olabilecek şeyler var: Adı da YARATICILIK.
Bu işi de %52 gibi oluşumlar başlatmış ve iyi de götürüyorlar gibi geliyor bana. Ancak yalnız birakılmamalı. Desteklemeli…
Ne güzeldir “Zalime inat yaşasın hayat” demek.
En önemlisi bu ve benzeri yaratıcı eylemler daha da geliştirilmeli. Yani bu güzelim başlangıç burda bırakılmamalı. Geliştirilmeli, çeşitlenmeli, her yerde herkesçe herkesin kendini bulduğu eylemlilikler fışkırmalı.
Yeni eylemlilikler
- dayanılmaz çekici olmalı
- alışılmamış
- yakıcı
- yıkıcı
- uslanmaz
- acımasız
- karnaval gibi eğlenceli
- bulmaca kadar bilinmez
- öngörülmez
- sevgiliyle buluşmanın heyecanı
- öpüşmenin şevhetiyle dolu olmalı
- Alaycı olmalı hem de ciddi.
Bu yaziya bir giriş diye bakabilirsiniz. Yeni yaratıcı eylemliliklere giris yazısı:
