
Ah beni gidi öğrenme özűrlű beni. Ben Çiller başbakan seçildiğinde de en kötű kadın en iyi erkekten daha iyidir diye dűşűnmemişmiydim sanki! Kadın duyarlıdır. Kadın duygusaldır. Kadın, duygudan uzaklaştıkça karanlık bir hapishaneye dönűşen, adına akıl denen sarayın kraliçesi değildir, hiç de olmamıştır. Siz bakmayın peri ve halk masallarının bűtűn kadınları bir derece cadı gibi gösterdiğine. Bu da kadını ezen bűyűk projenin bir kűçűk ayrıntısıydı…
Kimbilir belki benim Kadından böyle çok şey beklemem de erkek egemen ideolojinin benim űzerimdeki bir yan etkisidir. Yok ! Yok! Kadını “hanım hanımcık” “uslu” “terbiyeli” “gelin olmak için bűyűyen” biri gibi görműyorum. Kadının tarihsel olarak kendisini ezen mekanizmaya karşı insan kalmak için - kadın kalmak için geliştirdiği savunma mekanizmalarının yűzű suyu hűrmetine duyarlılıklarını vatan, millet, bayrak gibi mekanizmalara peşkeş çekmesini kaldıramıyorum sadece.
Anlatabildim mi?