To laugh is to risk looking like an idiot.
Gülmek aptal gibi gőrünebilmeyi gőze almaktır.
To cry is to risk seeming sentimental.
Ağlamak duygusal gőrünebilmeyi gőze almaktır.
To go towards someone is to risk getting involved.
Birine doğru yaklaşmak onunla ilişkiye girmeyi gőze almaktır.
To expose your feelings is to risk exposing your inner-most self.
Duygularını açığa vurmak en içinizdeki kendinizi riske atmaktır
To present your ideas, your dreams to the masses is to risk losing them.
Düşüncelerinizi ve hayallerinizi ortaya sermek onları kaybetmeyi gőze almaktır.
To love is to risk not being loved in return.
Sevmek sevilmemeyi gőze almaktır.
To live is to risk death.
Yaşamak őlmeyi gőze almaktır.
To hope is to risk dispair.
Umutlanmak umutsuzluzluğu gőze almaktır.
To try is to risk failure.
Denemek başarısızlığı gőze almaktır.
But to risk is necessary, because the biggest danger in life is to risk nothing at all.
Ama risk gereklidir de çünkü yaşamdaki en büyük risk hiç bir şeyi riske atmamaktır.
He who risks nothing doesn't do anything, doesn't have anything, isn't anything. He can avoid suffering and sadness, but he doesn't learn anything, feel anything, can't change or develop himself, can't love or live.
Hiç bir şeyi riske atmayan hiç bir şey yapmıyordur, hiç bir şeye sahip değildir, hiçbirşeydir. O acı çekmelerden ya da mutsuzluklardan belki sakınabilir ama, hiç bir şey őğrenemez, hiç bir duyguya sahip olamaz, kendini değiştirip geliştiremez, sevemez, yaşayamaz.
Chained in his certainty, he becomes a slave and abandons his freedom.
Kendi güvenliğine zincirli, bir kőle olur ve őzgürlüğünü terkeder…
4 comments:
-"nerde hareket orda bereket"
-yaşamak için en azından kımıldamak gerek.
v.s.
Her seyin bi bedeli ve riski var yani...
En çok yaptığım herhalde aptal gibi görünecek olmama rağmen gülmek :)
Orhan Veli'ye ne demeli? Deli sancaklar diye diye gulmesi!
sokakta giderken, kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım zaman
beni deli zannedeceklerini düşünüp
gülümsüyorum
Post a Comment