Pages

Oct 24, 2010

Islam'la öznel bir hesaplaşma

Nicedir sorguluyorum Islam’la problemimi? Daha doğrusu müslümanlarla birlikte var olma-olabilme olasılığını sorguluyorum. Bir an geliyor oldukça hoşgörülü oluyorum, bir an geliyor olamıyorum. En ufak bir şeyde bütün olumsuz duygu ve düşüncelerim birden bire kabarıveriyor. Pes etmiş değilim. Hala uğraşıyorum. Yanlış anlaşılmasın, mutlaka Islam'la barışık yaşamak ya da düşman olmak gibi önceden kurgulanmış bir hedefi yok bu sorgulamamın. Sorunum, şöyle tutarlı bir yerde duramayaşım yani. Tutarsız kalışımın tutarlılığını saymazsak tabii :-)

Haliyle kolay bir sorgulama değil bu. Çünkü oldukça karmaşık bir süreç. Bu karmaşıklığa sebep olan şey Islam'la ilgili problemin bir kaç tabakadan oluşuyor olmasındadır. Ve bu tabakalar arasında da ayrıca dinamik ilişkiler var. Hani bu tabakalar birbirinden bağımsız olsalar belki işim biraz da olsa kolay olacak ama öyle değil.

Nedir bu tabakalar? Öncelikle Marxist gelenekten gelen sadece Islam'ı değil genelde dini egemen sınıfların bir sömürü aracı olarak gören tabaka var. Diğer yanda Türkiye’deki egemen Kemalist ideolojinin bir yandan damardan şırınga ettiği "öcü ve kaka Islam" fobisi diğer yandan hep kucağına alıp kaşıkla beslediği, yeri geldiğinde diğer ezilenlere karşı bir cinnet aracı olarak ya da bir katliam aracı olarak kullandığı “aslanım Islam” adı altında toplanabilecek kemalist iki-yüzlülükğün kalıntıları var. Bir sonraki tabakada ise kaygıları biraz da olsa hafifleten tanıdığım güzel bir iki insanın bende bıraktığı olumlu-umutlu izlenimler var. Ki öylesine ki “ne var, ben senin dinin ne ise ondan olurum” dedirtecek kadar düzeyli, saygılı, ve hoşgörülü insanlar bunlar. Ama vurgulanmalı bunlar o denli az ki!

Ve en temelde de, oldukça derinlerde olan zorlu bir tabaka var. O da yukarıda sözünü ettiğim faktörlerin çok çok ötesinde, Islam'ın neredeyse evrensele genellenebilecek boyutta, deneyimlerimle her gün pekişen hoşgörüsüz bir ahlak anlayışına sahip olmasına dair olan tabakadır bu. Afrika'dan, Asya'dan, Orta Doğu’dan o kadar çok müslüman tipi gördüm ki sanki hepsi aynı hoşgörüsüzlük ve ahlaksızlık fabrikasının aynı departmanlarında işlenmiş ve bir güzel paketlenmişlerdi. Örneğin bir gün Nijerli bir müslüman görüntümden yola çıkıp müslüman olduğumu var sayması terbiyesizliğinden öte (sanki bütün Orta Doğu'da yaşayanlar müslüman olmak zorundaymış gibi (Türkiye Orta Doğu'lu mu terbiyesiz ? Avrupalı :-)) daha merhaba demeden, bana "sen niye oruç tutmuyorsun?" deme cürretini gösterecek kadar terbiyesiz, hoşgörüsüz, ve kaba olabiliyordu. Yani inanmayanın, farklı olanın düşmanı Islam bu. Katlanamıyor başka türlüsüne. Illaha ki sana dayatacak kendi yaşama biçmini ve doğrusunu.

Bu zorlu tabakanın başka bir boyutunda da eşitsizlikçi ve erkek egemen bir Islam var, ki bu Islam alabildiğine penise tapıyor. Beni erkek olmaktan utandıracak kadar erkek bir Islam bu. Erkek egemen olmasının yanısıra bu Islam alabildiğine ahlakçı da. Eee fena mı ahlakçılık? Yooo o denli faci bir şey değil tabi. Ancak Islam'ın sorunu ahlakı kutsadığı kadar ahlaksız olmasıdır. Bunun en çarpıcı örneğini erkek ahlaksızlığını bile tartışmadan doğrudan bütün suçu yine kadında (kurbanda) bulmasında görebilirsiniz. Yani gözünün iliştiği kadına karşı iğrenç şeyler düşündüğünün (genelde cinsel içerikli) faturasını yine kadından çıkaran bir ahlaksızlık bu. Açık giyinip erkeklerin nefsini kabartarak erkeğe "zulm" ediveren bi kadın anlayışı var yaygın islamın. Bu nedenle kadınlar kapatılıp kontrol altında tutulmaları gerekmektedir. Açık giyinmenin ya da kapanmanın sınırını ve kapsamını da herkese göre değişir demek yerine burka içine sokmaya kadar götürebiliyorum. Çünkü kadının saçının görünmesinden bile bir şeyler bulan bir ahlaksal anlayışıyla ben açık olmanın mantıksal sınırlarını nereye kadar tartışabilirim ki? Şu aşağıda anlatacağım bizzat yaşadığım olay iyi bir örnek olabilir.

Ögretmenlik yaptığım kasabada normal lisenin yanısıra bir de Imam Hatip Lisesi vardı. Bahar çok güzel gelmişti o yıl. Pikniğe gitmeler çok güzeldi. Sonra duyduk ki Imam Hatipteki hocalar kızların erkeklerle pikniğe gitmesine izin vermiyorlarmış. Sebebi ise kızlar ip atlarlarmış . ip atlayınca da memeleri oynarmış. Koca okulda hiç bir müslüman çıkıp da “ulan sapıksınız hele bakın düşündüğünüze dememişti- diyememişti ya da. Ya da biri de çıkıp o zaman kızların memelerine bakmayın beyler diyememişti. Erkeklere sapıklık düzeyinde verilmiş bunca hak benim yaşamak istediğim bir dünya değildir. Benim bu sapıklıkla ve bu sapıklığı rasyonalize eden her tür inançla problemim olacaktır.

Hadi bundan da vazgeçtim. Diyelim ki bu adamlar kendi ailesine ve kendi inananlarına bunu yapsınlar. Bana da saygı göster desinler. Ben saygı göstereyim göstereyim ama bunlar benden beklediği aynı saygıyı bana gösterebilecek mi? Işte burda ipler kopuyor. Yani gerçekten ben müslüman biriyle (bu ortalama müslüman bir tipleme diye alınmalı) arkadaş, komşu, dost olabilir -ki oldum da-, camiye kadar gider – ki gittim de-, camii avlusunda namazını kılmasını bekleyebilir –ki bekledim de, sonra da beraber günümüze güzel güzel devam edebilirim. Peki o müslüman tip benim dinsizliğimle nasıl baş edecek ondan emin değilim. Ve en kötüsü güvenim de yok. Hala utanmadan inançlarının bulaştığı ve baş rolü oynadığı katliamları “tahrik vardı” ile açıklamaya çalışan bir ahlaktır karşımızdaki.

Türkiye’de oruç tutuyor diye kimse saldırıya uğramamıştır örneğin, ama oruç tutmuyor diye binlerce insan hor görülmüş, fiziksel, sözel, ya da psikolojik baskıya maruz kalabilmiştir. Yani problem benim inançla ilgili bir problemim olmasından öte inancın benimle (ya da kendinden olmayanla) asıl uzlaşmaz bir probleminin olmasıdır.

Kısaca benim Islam'la asıl problemim Islam'ın diğerlerinin yaşam alanlarını belirleme ve denetleme hoşgörüsüzlüğünü gösterdiği anda başlıyor. Marxismden gelen kavramsal ve tarihsel analizlerle en fazla Islam'ın sömürü aracı olmamasını entellektüel düzeyde tartışabilir, bir ortak platformda buluşabilir ya da buluşamayiz. Ama bu birlikte yaşamayı imkansızlayan bir çelişki boyutuna götürülmeyebilir. Ya da Kemalist ideolojin en iğrenç ayak oyunlarına karşı beraber de tavır alabiliriz. Kemalist ayak oyunları kendine de çelmeler takabilcek bir şapşallıkta seyretmekte zaten. Çabaladıkça bocalıyor ve daha da batıyor. Ama Islam'ın kendi içinde içselleşmiş ve hatta nerdeyse inancın kendisinden daha güçlü gibi görünen dinamosu bacak arasına dayalı ahlak(sızlık) anlayışıdır ki bu birlikte yaşamayı imkansız kılmada en büyük rolü oynamaktadır.

Şunu da yeni gőrdűm Internette. Ekleyeyim bari.

Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi ki İslamı Kur'an’ dan öğrenmişim" ! CAT STEVENS (YUSUF İSLAM)



22 comments:

Anonymous said...

"bu islam alabildiğine penise tapıyor"...öhööm!...

Eleştirel Günlük said...

:-)

Yalan mi Kacak?

Yeraltından Notlar (¡) said...

“Dışarı çıkan kadına şeytan musallat olur” ya da “Kadın: domuz, (burada Marmara gemisinden dolayı Yahudilere bindirmemiz gerekiyor:)) Yahudi ve şeytanla eşdeğerdir…”

zihni örer said...

vallahi de billahi de çok güzel açıklamışsın yoldaş:)
bençok istemişimdir böyle bir yazıyı ama, iki ucunu bir araya getiremedim bir türlü.

Öncelir anlatmış olabilirim. Dindar bir aileden gelen, hatta şeriat yer altı örgütlerinde eğitim alan, erbakan hoca'nın genç militanlığını yapanlardan biri olarak, bu konuyu çok derin sizgeçlerden geçirdim.
şu sonuca vardım ki, isalm denilince akla gelen iki olgu var:birisi Kuranın ta kendisi, ikincisi ise kura'ın nüvesinde oluşan cemaatlerin toplum üzerindeki yorum ve etki,leri.
birincisinde (kuranda) tek bir harfin bile değişmesi insanı dinden edermiş. Bu yüzden, bir insanlık sistemi olarak islamı modern sistemlerle rekabet eder hale getirebilmek için eğilip-bükülen bir yığın noktaları mevcut. İşte cemaatler bunu yapıyorlar. uygarlık değişime uğradıkça, etkinliği*egemenliği sürdürmek için o değişmeyen kuranın engellerini törpüleme iki yüzlüğüü ve kurnazlığı, kendilerinin de kuran karşıtlığı bir tutum sergilediklerini ötrbas ederken, aynı zamanda aşkta ve savaşta her yol mübah ilkesiyle, ikna edemezlesrse korkutma yöntemiyle her türlü sapkınlığı mübah sayabilmeklteler.

Diyelim ki kuranın herhangibir anlamını değitirme gereği duynadan kabul etmeye çalışalım. Asla, bir insanın doğal bünyesinin kaldırmayacağı kadar ağır bir yük. Yük o9lduğu kadar da birbirine çelişkili bir yığın karmaşayla dolu.
Diyorum ki, kısaca, isalm dininindışa dönük kısmı o dediğin mütevazi dürüst insanlar. İçe dönük kısmı ise cellatların öfkesinde olan bir anlayış.
Küçük bir örnekle bitireyim:İslamdan uzaklaşana kadar, nisa 34 ve "korku" mesajlaırnın farkında değildim. hiçbi,r cuma namazı hutbesinde de bu tür ayetler okunmaz. Kemalist sistemde maide 31-32-32 (yönetimle ilgili) ayetler hutbede okutulmaz, sivil mekanlarda da kadınlarla ilgili, başka dinler karşısında da savaşmaya teşvik edilen kısımlar okutulmaz.

zihni örer said...

Maide 44-45-46. ayetler diyecektim, 31-32-33 değil

auras said...

bence sizin görünen islam imajıyla sorununuz var-bunu iyi niyetle söylüyorum. penis ahlakçılığı genelde doğu toplumlarının içine düşmüş olduğu hayli abartılı bir namus anlayışından türüyor. yani bu dinden çıkmadı aslında, islam varolan adet gelenek herneyse onu destekledi. ama toplum buna kattıkça kattı.
bu öznel hesaplaşmnın gerçek bilgiye dayalı olmasını çok isterdim aslında. İslamı tanımadan onu yaşadığını sanan insanlara bakarak yazdıklarınızda haklılık elde edebilirsiniz. ama islam bu değildir.(size öncelikle Muhammed Esed'in-yahudi kökenlidir- Kur'an Mesajı'nı salık veirrim. bu kitapta özgün şeyler bulacağınızı ümit ediyorum.
afyon konusu ise, aslında dinlerin, ideolojilerin tamamında bu sorun mevcuttur. islamdada bunun olması kaçınılmazdır. Ali Şeriatinin dine karşı din metaforu bu gerçekliği sorgular. Geleneklerle örülmüş bir dinin karşısında Kur'an'ın gerçek sesinde somutlaşan islamın savaşıdır bu metafor. afyon olarak kullanılıp istismar ediliyor diye baştan bir şeye mesafe koymayalım.müslümanların sorunuda egemenlerin oyunlarına düşüp kendi dinlerinin alet edilmesine göz yumar olmuştur. her gün koparılan fırtına bu yüzden. kimileride bu fırtınada ne gerçek ne değil göremiyor.
kadın meselesi ise, hiçbir inanç ideoloji sistemi buna tam bir yorum gerirememiştir. Ama islam ortaçağın kadın insan mıdırı tartışırken o zmanlar kadına şahsiyetini iade etti. 20 kaıdnla evlenebilirken bunu aşamalı olarak dörde indirerek tek eşliliği önerdi. çünkü bu daha adil. kız çocukları gömürken bunu yasakladı. cumhuriyetin kazanımları gibi sıralamak istemiyorum ama az şey değil. size önerdiğim eserde değişik şeyler bulacaksınız..

Eleştirel Günlük said...

Zihni hocam sagolun katkilariniz icin. Sozunu ettiginiz konu butun dinlerin acmazi aslinda. Yani degismezi ve mutlagi bir yerde garanti altina almaya calisirken degisen toplum ve insana ben zaman ve mekandan bagimzsizim ve evrenselim de diyor. Sonucta da olmuyor. Olur gibi de degil zaten. Bence dini din yapan seyler insanin dogasina uygun degil gibime geliyor. En temel problem de bu... Zaten amaci insana yardim falan degil onu belli bir bicime sokmak. Neyse bu yazida aslinda ben dini tartismak bile istememistim. Tartismak istedigim musluman insan tipi (her ne seyin urunu ya da sonucu iseler). Bunu tartismak istiyorum cunku bu tiple yasayacigiz bu ulkede...

Eleştirel Günlük said...

Ozgur Pedagoji hosgeldin. Blogunun adi ile ilgiyi cektin zaten... Eski(meyen) bir ogretmene daha ne ilgi cekici gelebilir ki?

Benim islam imaji ile, islamin kendisi ile, dinin kendisi ile, mutlagi dayatan her teori ile sorunum var. Ama ben , bir onceki mesajda (Zihni hocaya yanit verirken) dedigim gibi, onlari tartismak istemiyorum. Beni insan ilgilendiriyor. Cok ozelinde de Turkiye'deki insan tipi (musluman tipi) ilgilendiriyor beni. Cunku o insanlarla ben otobuste yolculuk ediyorum, o insanlarla bir havayi soluyorum, o insanlar bana dusman gibi bakiyor ve her yaptigim seye kendi ahlak kurallarini dayatmaya calisiyor. Bu da kacinilmaz olarak bir istenmedik durumu yaratiyor kisacasi. Umarim anlatabildim.

noidea said...

İslamla ve müslümanlarla olan sorununuz sizi ilgilendirir elbet.Dilediğiniz gibi yaşar dilediğiniz gibi düşünürsünüz.

Yazınızda bir takım müslümanların size yaptıkları terbiyesizlikten sözetmişsiniz.Haklısınız.O yapılanlar terbiyesizlik.Ama siz de islamla ilgili kimi çalakalem ifadeleriniz de açıkça ortaya koyduğunuz gibi terbiyesizliğin daniskasını yapmaktan geri durmamışsınız?

Türkiye'de ki müslümanlarla aynı otobüse bindiğinizi ve o insanların sizi düşmanmışsınız gibi algılayıp kendi değerlerini size dayattığını söylüyorsunuz.Çevremde tanıdığım,samimi olduğum onlarca,bayan/erkek arkadaş ve dostlarımla bende biniyorum o otobüslere...Sizin geçtiğiniz mekanlardan bende geçiyorum...Ama biz,hiç birimiz böyle bir algı içerisinde değiliz.Acaba siz algılarınızda bir sorun olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Kadın konusuna hiç girmek istemiyorum çünkü kurduğunuz cümlelerden anlaşılıyor ki siz islamın kadına bakışı hakkında zerre miktarınca bir bilgiye sahip değilsiniz...Aksine önyargılarla dolusunuz...

Ayrıca dinler tarihiyle ve din sosyolojisiyle ilgili olmadığınız da aşikar...Eğer ilgili olsaydınız sanırım ,dünyada ki diğer yüzlerce dini,bu dinlerin kurallarını,ritüellerini,doğdukları dönemleri,öldükleri dönemleri(ölü dinleri) arastırsaydınız; dünya da ki tüm insanların yaşayışlarında ki bohemlik eğilimini,çatışmalı karakteri,tutku ve hırs sahibi oluşlarını ,mütecavizliği,hakkaniyetsizliği,iktidar(sosyal ya da siyasal) düşkünlüğünü vs düşünseydiniz müslümanlara ve islama karşı algınız şüphesiz bu kadar talihsiz olmazdı.

Sizin sorgulama dediğiniz şeye gelince o konuda da yanılgı içerisindesiniz malesef.Çünkü sorgulamak için öncelikle sorguladığınız şeyle ilgili hakiki derinlikte bir bilgiye sahip olmanız gerekir.Aksi takdir de yaptığınız şey sorgulama değil önyargılarınızı haklı çıkarma çabası olur..Sanırım sizin kisi biraz da bu şekilde açıklanabilir...

Son olarak şimdi siz belki de siz benim bu satırlarımla kendi değerlerimi size dayattığımı ya da size karşı saygısızlık ettiğimi vs düşünebilirsiniz.Ama nasıl düşünürseniz düşünün ki bu satırların ne dayatma yapma ne de hakaret etme gibi bir amacı yok.Sadece kişisel bir düşünce ifadesi.Yoksa biz müslümanların kimseye islami değerleri zorla benimsetmeye ihtiyacımız yok...Aksine tüm insanlığın o değerlere ihtiyacı var...

Son söz:Selam ve sevgiyle...

noidea said...
This comment has been removed by the author.
noidea said...
This comment has been removed by the author.
noidea said...
This comment has been removed by the author.
noidea said...
This comment has been removed by the author.
noidea said...
This comment has been removed by the author.
noidea said...
This comment has been removed by the author.
noidea said...
This comment has been removed by the author.
Eleştirel Günlük said...

Noidea hosgeldin. Sagol katkilarin icin. Saldirgan tavirlarina yanit vermeden elimden geldigince yanitlayayim sorularini. İslamla ve müslümanlarla olan sorunum belki ozelde beni ilgilendirir ama ayni zamanda Turkiyedeki insanlari ilgilendirir cunku kimse bu yazdiklarim seylerden uzak degil. Ben de bi fanus icre yasamiyorum. Muslumanlar da... "Birlikte yasayacaksak" diye baslayan bir cumleyi insanca nasil bitiririz diye dusunuyorum ve bunun icin sorguluyorum kendimi. Ve herkesin belki yapmasi gereken de bu biraz. Onyargilarimi pekistirmek gibi bir derdim olsaydi bunca zahmete girmezdim inan.

Beni dinler tarihi, sosyolojisi vs. gercekten ilgilendirmiyor bu baglamda. Soylediklerim yasananlarla ilgili. Ve benim yasadiklarimi inaniyorum milyonlarca insan yasiyor. Ki bunu bile tartismak istemiyorum. Bir tek kisi olarak benim yasadiklarimin bile onemli olmasi gerektigini dusunuyorum cunku cogunlugun azinlik uzerindeki sayiya dayali baskisina inanmiyorum. Bu ulkede el ele tutusan insanlara saldiran insanlarin "musluman ahlaki"dir beni rahatsiz eden? Sevgilisini otobus duraginda open 17 yasindaki cocugu doven inanc ve ahlaktir benim sorunum. Kahraman Maras katliamindaki, Sivas'daki Islam'in katkisidir benim sorunum. Umarim benim sorunumu anlayabiliyorsundur. Islamin kadin konusunda bakis acisinin savunulacak hic bir yani yok. Ortaokullu cocugun goguslerinin oynamasina dikkati cekmeyle sonuclanan her tur inancta bir gariplik vardir bence. Yok mudur? Erkeklerin yaptigi ahlaksizligina yonelik seyler o denli cuzzi miktarda ki bu nedenle de alabildigine bir erkek egemen ir din ve ahlaktan soz ediyoruz... Neyse umarim yanitlamisimdir sorularini...Ya da karsilik bulmussundur yazdiklarina...

Unknown said...

Merhaba, yazılarınızı ilgiyle okudum.
Islam dini ile ilgili düşüncelerinizi eksik bulduğumu söylemek isterim. Daha doğrusu şöyle sorayım, size "sen niye oruç tutmuyorsun?" diyen bir kişinin bütün bir Müslüman dinini veya bütün müslümaları temsil ettiğini düşünmek ve/veya bir dini ve onun bütün mensuplarını aynı kefeye koyarak sizde aynı davranışı (bir anlamda..) müslümanlara yapmış olmuyormusunuz?
Hamam diye bir sinema filmini 'henüz seyretmeden' "bu filim mesleğimizin yüz karasıdır" diye tv.de açıklama yapan hamamcılar dernek başkanının durumunu iyi tahlil etmek lazım.
Islam dinin esasları olan Kuran'ı ve Hz.Muhammedi iyice (entellektüel, tarafsız, önyargısız vs.. ve ehil kişilere sorarak)araştırmadan, yorum yapmanız (gerçek entellektüel bakış açısına göre..)ne kadar inandırıcı olabilir sizin takdirinize bırakıyorum. İnançsız olabilirsiniz veya farklı dinden de olabilirsiniz bu sizinle ilgili bir durum, ancak bu durumunuz islam dinini (etrafınızdan duyduğunuz veya insanların size uygunsuz bişekilde tebliğinden rahatsız olup...) araştırmama gibi bir sonuca götürmemeli.
Hz.Ali'ye bir kadın "ne uğraşıyorsunuz ibadetlerle Allah yokki" dediğinde Hz.Ali "farzelelim yok, ben ne kaybederim..? ama ya varsa sen ne kaybedersin bir düşün..." demiştir. evet, YA VARSA..? iyi günler...

Eleştirel Günlük said...

Erol merhaba,

"Ya varsa?" sorusu ya da mantiksal cikarsamasi bence anonim. Her ulkede her dilde bulabilirsin ayni mantigi ya da soylemi. Neyse. Ama sana ahlaksizca ve cok cikarci bir bakis acisi gibi gelmiyor mu bu mantiksal cikarsamaya dayali olarak inanmak?

auras said...

her şeyde bir mantık, pazarlık vardır. inanırsın karşılığında bir şey vardır. inanırsın, çünkü özgür ve adil bir toplumun peşinden geleceğini umut edersin ya da cenneti arzularsın. inanç konusu ticarete benzetilir kur'an'da. bunun iyi bir ticaret olması istenir Allah tarafından. Hatta yapılan iyiliklerin diğer tarafta çoğalmasına ilişkin faiz kavramıda kullanılır. Çünkü iyilikler çoğalır. konuyu taşırdım, ama öznel bir hesaplaşma derken bile aslında bunun kişinin daha çok kendisini sorgulama biçimini anlamak gerekiyor. Öznellik kişinin kendisiyle alakalı bir durumdur kanımca.ve sorunun kendisinde olduğunu ima eder. Genel olarak ideoloji-sadece solcular değil;ama genelde onlar- sahiplerinin halka, kitleye, dışarıda olan 'ayak takımıyla' işte genel olarak geniş yığınla bir sorunu olduğunu tahmin ediyorum. bunu kendimde bile görüyorum. bu ister istemez oluyor. İslam olmasaydı da bunun olacağını bilebiliriz. Burada dinin nefret nesnesi olmadığını söylemek istemiyorum temelde kastettiğim bir aydın sorunu var bu ülkede. o yüzden hiçbir şeyde orijinal bir kök olamadı ideolojiler. deli gömleği denilmesi, ben şapka kanunu için deli şapkası diyorum.
ideoloji ister istemez halkla aranda bir yabancılık yaratır. Çünkü ortada o ideolojiye giydirilmeye, sığdırılmaya çalışılması söz konusu. fazlalıklar kesilir, kanatılır, nefret edilir. Çünkü sen daha çok bilirsin, daha çok okursun, bir estetik paradigmaya sahipsin, projelerin vardır. bilmem izah edbildim mi? bunu bende yaşıyorum yer yer karamsar olduğum, olmayacak bu dediğim anlarda. Bazen onların pazrlıklçı hallerinden o kadar nefret edrimki, karınlarını doyurak için koşuşturmalrından, yalan söylmelerinden göz göre göre, ne bilim olur olmadık her hallerindeni -oğuz atayda çok iyi işlenir bu aydın halleri- ama sonra pişmanlık kaplar her yanımı, kendimi cezanlandrımak isterim.Ama halkımız bu işte, yeni bir halk yaratamayız. Bence bizler halk olmalıyız ama yaptıklarımızla halktan ayrılmalıyız(hakan aslanbenzer der bunu)

Unknown said...

merhaba, şunu belirtmek isterimki "ya varsa" durumunu, mantiksal cikarsama olarak kabul etmeni ve anonim tanımlamana (senin pencerenden..)katılıyorum ancak önümüze gelen her teklife çıkarsama yaftası yapıştırmak ne kadar doğru..?
Bence "hayat" dediğimiz durum, insan ömürü ile kısıtlanamayacak kadar zengin ve kapsamlı ve "o"nu kapsama altına alacak güç bu dünya içine sığmayacak kadar büyük...

cool cookie said...

bir müslüman olarak söylediklerinize katılıyorum...