To say “I love you” one must first be able to say the “I."Bu tür őzdeyişlerin ve sőzlerin tehlikeli bir yanı vardır. O da bazan sőzü sőyleyenin, sőzün sőylendiği zamanın nesnel ve őznel koşullarınn gőzardı edilme olasılığıdır.
"Seni seviyorum" diyebilmek için kisi őncelikle "Ben" demeyi bilmek zorundadır! – Ayn Rand
Ayn Rand’ın yukarıdaki sőzünü ilk okuduğumda hiç kimin tarafından sőylendiğine dikkat etmeden, seviverdim. Sevmenin őtesinde arkadaş ve dostlara da gőnderdim. Sonra onlardan gelen tepki ve yanıtlar beni iyi bir sarstı. Biri “bunu Ayn Rand değil de bir başkası sőyleseydi birey olmanın (ben olmanın), bağımsız, kişilikli, kendine yeterli olan bir “Ben” olmanın őnemini vurguluyor derdim ama Ayn Rand girince işin içine durum değişiyor” dedi. Bir diğeri “He is quoting the ultimate capitalist--will wonders never cease? :)” diyerek şaşkınlığını dile getiriyordu.
Bi dakika yahu ne dağlar devirmişim demeye kalmadan farkettim ne halt ettiğimi; sőzü sőyleyenin hesaba katılmayışı. Rand’ın felsefesinden bakınca bu sőzün nasıl da bencil bir “ben”e işaret ettiği anlaşılıyor tabii.
Arkadaşlardan biri o güzel kıvrak zekasının ürünu olan bir dil analizi de yapıyordu: Diyordu ki, bazı dillere baktığımızda “seni seviyorum” sőzünde “ben” gizli őznedir. Őrneğin “Seni seviyorum” (Türkçe), te amo (Ispanyolca), j taime (Fransızca), ti amo (Italyanca). Ama Ingilizce ve Almanca’da “Ben” őn plana çıkıyor “I love you” ve “Ich liebe dich”. Bunun őtesinde sevmekte “ben”in őn plana çıkartılması sanki sağlıklı bir sevgi ilişkisi yaşamyı sorunsallaştırabilir, hatta sevilen “sen”in değer verilişi ve őn plana çıkarıtılması daha sağlıklı gőrünüyor.
Hatta hatta bir başka arkadaş da bundan bőyle “I love you” demek yerine “You I love” diyeceğini ilan etti. Ve ben bir kez daha güzel arkadaşlarım olduğu için çok mutlu oldum.
Siz çok dostyaşayın e mi!
4 comments:
Amerikan kültürünün dünyadaki etkisine baktığımızda, örneğin bütün dillere yerleşmiş olan "ı love you" modası, Amerikan şirketlerinin (ya da ürünlerinin) bir ülkeye giriş hızıyla paralel gidiyor sanki:)
Var olan doğal "Benlik"in, dış etkenlerle ilişkiye geçtiğinde "bencillik" olarak idealize olması, liberal ahlakın da çekirdeğini oluşturuyor.
Daha önce de verdiğim bir örnek var,
sadaka kültürünün özünde (öne koyulan amaç) yoksulu doyurmaktan önce, sevap kazanıp kendini cennete hazırlama güdüsü yattığını düşünüyorum. Öyle olmasa, eşitleme kavramının önemini yolun başından benimseler ve, sadaka vermeye gerek kalmayan bir düzeneğe hizmet ederler.
Seviyorum, "m" gizli öznesi senin vurguladığın gibi sona eklenmiş olması, şekil olarak doğru olsa da, özünde pek sonuca katkı yapmadığı bilinir. Sevdiğini, kıskançlıktan öldüren bir kültürün öznesinin sıralamadaki yeri dedğin anlamda sembolik anlamı davranışa ne kadar yensır, bilinmiyor.
Zihni hocam sagol yorumlar icin. Size katiliyorum. "I love you" slogani ile "I"in vurgusu hic de yabana atilir bir sey degil. Sadaka konusunda da hemfikirim. Zaten dinlere baktigimizda egemen sosyo ekonomik -esitsiz ve adaletsiz- yapinin korunmasi ve surdurulmesini genelde destekler (dolayli ya da dolaysiz olarak) Ve ozunde de dediginiz gibi adaltesizligi yok etmeyi hic de amaclamaz. Ve gercek dinamosu da "korku"dur. Sunu yap gibi sevaba giresin, yapmazsan gunaha girersin ve cezalandirilirsin...
Dilsel analizdeki analoji mutlak dogruyu ve problemin cozumunu falan sunmuyor kuskusuz. Ayn Rand'in oynadigi dilbilim oyunu ile oynayip yanit veriyor... Ve cok da guzel veriyor bence...
Pekiii...
Konuya bir de şuradan bakamaz mıyız?
"Güzelliğin on par'etmez,
Bu bendeki aşk olmasa"
demiş ya, Aşık Veysel.
Ayn Rand'ın "ben"ini böyle bir ben sayamaz mıyız, kapitalizm eleştirisinden ayrık tutarak?
Ben yoksa sen nasıl olacak? Benliğimizi de o kadar yok saymasak, diyorum.
:)
Ekmekcikiz ben de oyle dusundum. Ama mesele de burda yani sozu soyleyenin soyledigi perspektiften bagimsiz olarak degerlendirmede. Tabii ki Ayn Rand'i bi kenera atip sizin dediginiz gibi yorumlasak , ki benim ilk yaptigim da buydu, mesele yok. Ama yok sayin Rand ozellikle birsey soyluyor kendi ideolojisini destekleyecek.
Arti, bu soz elestirilirken "ben" yok sayilmadi. Size katiliyorum, "ben" ve hele hele bagimsiz, ozgur, ve kendisi olan "ben" tabii ki bir zorunluluk birey olmak icin. Yoksa baska birilerinin belirledigi bir "tip" oluverir kisi.
Post a Comment