Pages

Sep 11, 2008

Yorum Yok! *#%:+@+!



Gazete küpürü şurdan alınmıştır.

15 comments:

Anonymous said...

Dostun bir fiskesi yaralar beni...

Anonymous said...

Cumhuriyet hiç değişmedi. Halen bu çizgisini koruyor.

Doğruluğundan emin değilim, geçen bir sohbette geçmişti Bi keresinde, kocaman bir nazım hikmet fotoğrafı koyarak, 'tükürün bu surata' diye manşet atmış. Araştırdım, ama net bir şeyler bulamadım. Doğru olabilir mi?

Eleştirel Günlük said...

Huseyin merhaba!

Yazina ilk tepkim "He valla!" oldu. Kendi adima soyleyeyim Cumhuriyet benim icin de bir cok seyin alfabesiydi. Sosyalizmin alfabesiydi, sanatin, retorigin, ve bir suru seyin. Sonra kupurdeki gibi baliklar, yazilar, kose yazilari gorunce insan kaynak diye tanimladigindan supheye dusuyor. Bu ayni zamanda simdiye kadar inandiklarina, ogrendiklerine duydugun guveni de sarsiyor. Ogrenme acisindan bu belki de iyi bir surec. Ama dostin fiskesinin yarasi da 28 yil sonra da olsa hala sicak ve acitiyor...

Eleştirel Günlük said...

Ucanbalik Cumhuriyet bence cok degisti. Daha da fasist oldu. Yani Pasa yalakaciligindan nerdeyse Pasalarin ve kafatasci ideolojilerin pekistirici-soylem uretici merkezi oldu... Nazim'a 'tükürün bu surata' diye manşet atar mi? Zor geliyor inanmak. Cunku ozunde Nazim onlarin irkciligina destek veren bir yapiya da sahip. Bu nedenle zor geliyor inanmak. Ama bu ulkede hersey mumkun... Ne yazik ki hersey mumkun...

arda ç. said...

bu gunluk'un sessiz bir takipcisi olarak hemen araya gireyim su nazim olayi uzerine;

evet, oyle bir olay var. radikal surada vermis:
i) http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=209371
ii) http://www.radikal.com.tr/veriler/2007/01/07/kapak.gif

" ...bu fotoğrafı sütunlarımıza geçirirken şair eşref'in abdülhamid'e yaptığı tavsiye aklımıza geliyor. bu tavsiye "resmini teksir ettirip dağıt ki millet doya doya yüzüne tükürsün" mealindedir. biz de yukarıdaki resmi, nâzım hesabına aynı gaye ile basmış bulunuyoruz."

SA said...

Bir zamanlar okurdum Cumhuriyet'i noktasina virgulune kadar. Kitap gibi gelirdi bana, ogretici idi. Ama ogrettiklerini kendi suzgecimden gecirmeme musade etmiyordu. Midemi bulandirmaya baslamisti acikcasi. Ne zaman ki soylemlerini kendi suzgecimden gecirdim, o zaman biraktim okumayi. O gun bugundur de elime almadim.

Eleştirel Günlük said...

Arda cok tesekur ederiz linkler icin. Ben Ucanbaligin soyledigini 1980'den sonra yapmis diye okudum da ondan biraz zor geldi inanmasi. 1980 sonrasi Nazim once "kartpostal" sairi oldu sonra neredeyse milli sair ilan edilecekti garibim. Butun islamcisi, Ulkucusu, Ataturkcusu bos zamanlarinda Nazim okumaya baslamisti da...

Ama 50'lerde de olsa Cumhuriyetin Nazim dusmanligi yapisi beni sasirtmadi degil.

Eleştirel Günlük said...

Serhun sagol katkin icin. Benim icin de (yani ben ortaokul 3 ve lise 1'inci sinif ogrencisi iken) Cumhuriyet oyle birseydi iste...

scapula said...

Düzeltmek gibi olmasın, ancak manşet 27 Mayıs'ın manşeti.

Saygılar;

Anonymous said...

Darbeye karşı çıkmak net ve yalın bir duruşu getiriyor!

Bugün bu süreç devam ediyor eski-yeni paşaların ağırlığı, ve siyasetçilerin ikiyüzlülüğü her iki yüzüyle devam ediyor. Değişen bir şey yok, emperyalizmin “bizim çocukları” başarıyla yollarına devam ediyor. Örneğin Ergenekon! Ergenekon’a karşı duruş sergileyenlerin “duruşunu”da sorgulamak gerekiyor. Hep bir eksikler maalesef!

Bu ülkede darbenin yapılmışı var, Kenan paşa her 12 Eylülde “nu” çalışıyor, resimler çiziyor pişkince insanı çıldırtan disipline sesiyle 12 Eylül anılarını anlatıyor!

Siyaset arenasında da Mehmet Ağar’ında, Kenan Evren’den farkı yok, o da aymazca “ben bu ülkede 1000 operasyon yürüttüm” diyor güç aldığı kişilerden. Kimse dokunamıyor! Dikkat edin! Dünkü iktidarlar ve bugünküler hiç kimse dokunamıyor! Ve bu iş sadece Veli Küçük, Muzaffer Tekin vb. gibi “halka dışkı yediren” çukur insanlardan oluşmuyor, onlar yalnız değil… Bu ülkede bir de Tansu Çiller denen aşağılık biri var, oda “800 kişilik özel örgütü”yle güneydoğuda halka neler yaptı, neler yaptırdı? Sorgulanması gereken çok şey var!

Şu Susurluk’un devamı niteliğinde mi sanılıyor Ergenekon bilmiyorum ama şu bir gerçek ki bu yapılanma: ulusal-şovenist-Türk bayraklı ve tam anlamıyla yerli bir yapılanmadır ya Susurluk? Gerçekten ne oldu Susurluğa? Susurluğun askeri kanadı nerede? Sakın yukarıda andığımız kişiler olmasın!?

Özetle 12 Eylülün gerekçesi kutuplaşmaları kaldırmaktı. Sol örgütler tasfiye edildi, milliyetçiler dağıtıldı. İslami kesimse zarar almadan çıktı bu süreçten. “Komünizm” geliyor denerek, halklar kurgulanmış bir oyuna alet edildi.

Bu süreç devam ediyor şimdi Ergenekon’la. Bütün bu sürecin destekçisi iktidarsa kendini aydınlatan deniz fenerinin ışığıyla durmadan yol’maya devam ediyor. Bir aymazlıktır gidiyor. Bugün darbeye karşı çıkan Nazlı Ilıçaklar 12 Eylülde övgüler dizmemiş miydi Kenan paşaya? Bu ablukanın dağıtılması için gereken tek şey uzlaşmama politikasıdır. Ve bu iş liberallerle yapılamayacağının anlaşılmış olmasıdır!

Darbeciler yargılansın!

Bu arada Eleştirel Günlük Cunku ozunde Nazim onlarin irkciligina destek veren bir yapiya da sahip bu cümleyi tam açarsan sevinirim!!!?

Eleştirel Günlük said...

scapula cok sagolasin yahu duzelttigin icin. Vallahi yuzum kizarmis durumda yaziyorum. Kupuru buldugum sayfanin basligi 12 Eylul ile ilgili oldugu icin otomatikman 12 Eylul 1980'i varsaydim. Sahi Gercekten Cumguriyet'in 12 Eylul 1980 basligi neydi acaba.

Eleştirel Günlük said...

Yeraltindannotlar senin darbe konusunda dedigin gibi devrimci olmak da "net ve yalın bir duruşu getiriyor!" Net ve yalin durusun yanisira tutarliligi gerekli kiliyor. Tutarlilik ki ne pahasina olursa olsun dunyanin her yerindeki fasizan uygulamalara karsi tavir almak gibi.

Butun olaganustu gucu, yetenegi, direnci, ve inancina duydugum saygi ve sevgiye ragment, Nazima bakinca goruyorum ki; Nazim hic de kafamda ideallestirdigim Nazim degilmis. Degildi. Lafi dolandirmadan soyleyeyim. Nazim dunyanin en ucra kosesindeki insanlarin acisini hissedecek kadar duyarli ve yetenekliyken ve onlarin yasadiklarini o denli guzel dile getirirken bazi hemen gozlerinin onunde olup biten olaylara karsi gozlerini kapamasindan sozediyorum. Yani Taranta Babuya, Japon Balikci'ya yazarken hic mi hic Turkiye'de Ermenilere, Yunanlilara, Kurtlere yapilan haksizlik ve zulumdan soz etmemistir. Bir tek siiri yoktur bu insanlara yonelik. Bu benim ondan hayal kirikligimdir.

Ayni zamanda o donem Sovyetlerde (Stalin donemi ve sonrasi) olup biten insan hakki ihlalerine de ses cikarmayisi da ayrica dikkate saandir.

Iste bu ve benzeri nedenlerden dolayi Nazim da benim gozumde "once beyaz sonra sosyalistim" diyen Jack Landon'a benzetmekteyim.

Umarim aciklayabildim.

scapula said...

Çok aramama rağmen resim bulamadım. Ancak şöyle bir bilgi var Wikipedia'da:

"12 Eylül darbesinde yine aynı kader. Önce askerleri destekledi, 1982 sonlarına doğru eleştiriye başladı. 12 Eylül 1980 nüshası birinci sayfa başlıkları:

Parlamento ve hükümet feshedildi.
Silahlı kuvvetler yönetime el koydu.
Tüm yurtta sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı kondu.
Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırıldı.

Bu dönemde gazetede Özal döneminin etkileriyle karışıklıklar çıktı. Nadir Nadi'nin vefatından sonra gazete iyice karıştı. Satış 30 binlere düştü."

Tamamı şurada.

Sevgiler;

Anonymous said...

“Bakkal Karabet’in ışıkları yanmış. / affetmedi bu Ermeni vatandaş / Kürt dağlarında babasının kesilmesini. / Fakat seviyor seni, çünkü sen de affetmedin / bu karayı sürenleri Türk halkının alnına.” (Nâzım Hikmet, “Akşam Gezintisi”, Memleketimden İnsan Manzaraları.)

Lilith said...

“Kökleri yüzyılın derinliklerine dalan tarihiyle, kültürüyle Kürt milletinin önemli bir çoğunluğu Anadolu’nun bir parçasında yaşar. Anadolu’nun öbür parçalarında yaşayan Türk milletini Kürt milleti kardeşi sayar. Her iki millet bütün imparatorluklar gibi, halkların zindanı olan Osmanlı İmparatorluğu’nda Türk ve Kürt derebeylerinin, Osmanlı imparatorluk idaresinin ağır zincirlerine vurulmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra ise her iki millet emperyalizme karşı tek bir cephe kurup çarpışmışlardır. Anadolu Milli Kurtuluş Hareketi yalnız Türkler için değil, Kürtler için de tarihlerinin şerefli sayfalarından biridir. O döğüş yıllarının, sonradan Türk idarecilerince yasak edilen en unutulmaz türkülerinden biri ‘Vurun Kürt uşağı namus günüdür’ diye başlar.(…) Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni Orta ve Yakın Doğu’da emperyalizmin kalelerinden biri haline getiren Türk politikacıları, Kürt milletinin milli varlığını inkarda ısrar ediyor.(…) Türk ve Kürt halkları TC’nin tarafsız bir dış politika gütmesini, emperyalizmin üssü olmaktan kurtulmasını özlüyor. Gerçek Türk yurtseverleri, Kürt kardeşlerinin TC sınırları içinde milli haklarına kavuşmak için yaptığı kavgayı can ve gönülden nasıl destekliyorsa, gerçek Kürt yurtseverleri de Türk halkının demokrasi ve milli bağımsızlık için yaptığı kavgayı öylece destekliyor.(…) Emperyalizmin uşaklarına karşı yürüttükleri yeni milli kurtuluş savaşının zaferi Kürt ve Türk halklarının elbirliği ile kazanılır. Ancak böyle elbirliği ile kardeş iki millet, hürriyete, milli ve insan haklarına kavuşabilirler.” (Nâzım Hikmet’in Kâmuran Bedirhan’a yazdığı bu mektuptan bir bolum--Kaynak: www.ozgurhaber.net...
Evet Nazim'in Kurt ulusal sorununa ve azinliklar sorununa gereken tavri almaistir' bu dogrudur. Ancak tavrinin tamamiyla olumsuz oldugu gibi bir yaklasim da gercegi yansitmamaktadir...Ibrahim Kaypakkaya'ya kadar Kurt ve azinliklar sorununa butunluklu dogru bir yaklasimi Turk aydin ve devrimcilerinde gormek mumkun degildir.