Pages

Mar 30, 2017

Tacizde: Devlet Millet Elele

Habere bakıyorum. "Tacizi ortaya çıkaran öğretmenler 11 gündür gözaltında" diyor başlığı haberin. Bir lisede dört kız çocuğunun okul müdürü tarafından cinsel istismarı ortaya çıkaran öğretmenler göz altına alınmış. 11 gündür de gözaltındalarmış.  Bir dakika! Göz altında olması gereken okul müdürü değil miydi? Herşeyin tersine döndüğü kötü bir distopyadayım sanki. 

Öğretmenliğe başladığım daha ilk yıl öğrenmiştim: Devrimci ve ilerici öğretmenlere karşı kırsalda oluşmuş köklü bir enteletüel düşmanlığı ve "Türk anane ve görenekleri" denen alabildiğine ne idüğü belirsiz birşeylere dayalı bir gelenek vardı. Devrimci öğretmenler komünisttiler; ahlaksız, dinsiz, ve imansızdılar. "Yakup Kadri'nin Yaban'ından bu yana pek bir şey değişmemiş" demiştim daha ilk aylarında öğretmenliğimin. Yerel halk ve devlet kurumlarının popülist politikaları eleleydi ve egemen gücü temsil ediyordu. Öğretmenliğine, bilgisine dair hiç bir açık ve eksiklik bulamadığı öğretmenleri önce illegal örgüt elemanlığı iddiasıyla elemine etmeye kalkışır bunu beceremediklerinde ise ahlaksal normalara dayalı kara çalma kampanyasına girişirlerdi. Erkek öğretmenler için "erkek öğrencileri genel-eve gezmeye götürmüş", "kızları elliyormuş" söylenirken kadın öğretmenler için ise erkeklerle fingirdeşmelerden tutun da etek boyuna hatta ne sıklıkla hamile kaldığına kadar giden bir çirkeflikler silsilesi sürüp giderdi.

Bunun kavgasına giriştiğim günlerde anlamıştım. Kendi içindeki pisliklerini, çirkefliklerini, ve ahlaksızlıklarıni develetin ideolojik aygıtlarını arkasına alarak meşrulatırılmış bir biçimde dışa vuruyordu bu adamlar. Sadece resmi kurumlar değil yerli halkın desteği de arkalarındaydı. Wilhelm Reich'in küçük adamıydılar. Komşunun karısına göz koyan, öğrencisini taciz edip en çok ahlaktan ve namustan söz edenin de kendileri olduğu küçük küçük adamlardı. "Kızlar pikniğe gelmesin, ip atlıyorlar ip atlarken memeleri oynuyor" diyen din ve ahlak bilgisi öğretmenleriydi bunlar. Öğretmenler odasında kimse yokken (benim gelişimi farketmemişlerdi pencereden baktıkları için) kendi aralarında hangi kız öğrencilerin "herkese verdiğini", "arkadan verdiğini" "yollu" olduğunu konuşan müdür ve müdür yardımcılarıydılar. Ve adına halk denilen o kalabalık da gün boyu ahlakçılık taslayıp, taciz ve tecavüz edecek birilerinin düşünü kurardı. Aynı zamanda da en küçük bir kıvılcımda ahlak adına, namus adına, vatan adına lince hazır beklerdi bu gruh, kurulu bir saat gibi.

Eee sahi ne oldu şimdilerde? Sözde ve gösteriste de olsa yerel halkın ahlaklılıklarına ne oldu sahi? En küçük bir namus meselesi olsa kıyameti koparan o köy ve kasaba halkına ne oldu? Kendi çocukları tacizde ve yüzlerini ötelere çeviriyorlar. Para mı işin içinde? Kariyer mi? Otoriteye itiat mı? Dinsel bir körlük mü? Hepsinin toplamı mı?

Peki o en çok ahlakçı olan o idareci ve öğretmenlerin ahlaksız ve namussuzca yaptıkları? Gün geçmiyor ki bir pislikleri ortaya çıkmasın. Sadece ahlaksal değil yasal anlamda da suç işleyen bu pislikler sürüsüne karşı neler yapılıyor? Davalar açılıp, soruşturmalar başlatıp, incelemeler yapılmıyor. Aksine bütün kurumlar bunlara arka çıkıyor. İşlenen suçu ve ahlaksızlığı politik bir propagandaya dönüştürüp (Sanki her gün seçim kampanyası) kurban rolüne bürünüyorlar. Ama bir suçlu olmalı mutlaka. O eski, o hep mayası tutan o çirkef kampanya bu defa kıçından yorumlanıp yine devrimci ve ilericileri hedef alıyor.