Pages

Oct 24, 2013

YÜREĞİM SIZLADIĞI ZAMAN

yüreğim sızladığı zaman
geceyarılarından sonra şafaktan önce
bilmediğim bir istasyondan bilmediğim bir müzik geliyor kulağıma
 uzak
vahşi
karanlık
 gece denizleri gibi bir müzik
batık gemilerli gece denizleri gibi bir müzik
çağırıyor çağırıyor beni durmadan
 ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamağa yüreğim

 yüreğim sızladığı zaman
duvarları banka afişli çok eski bir kentin cumhuri­yet caddesinden iki tüfek bir kelepçe
 tüfekler garip garip, kelepçe garip
 öyle çamur öyle beter!
bir yaprak
 döne çevrile
 bir akarsu
 bata çıka
 koşuyor koşuyor bir kadın
 düşe kalka
 kelepçenin ardından
 ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamağa yüreğim

yüreğim sızladığı zaman
bir kara tank yürüyor bir ağıttan bir filimden bir savaş romanından çıkıp
geçiyor sevgilerin özlemlerin üzerinden, aşkların umutların oyuncukların, küçük ekmeklerin
 [büyük kayguların üzerinden geçip gi­diyor çığlıkçığlığa
su gibi ilerliyor yangın
 işliyor kıtlık karanlığı ölüler bir anda şarkılaşıp­ virüsler bakteriler
 bütün dilleri birden konuşuyor herşey
çırpınıyor yaşlı yerde bir damlacık kan
 ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamağa yüreğim

yüreğim sızladığı zaman
kör bir çeşme başında kör bir kadın geliyor gözleri­min önüne
 bütün iplikleri bütün iğnelere takıyor da ne iplik bitiyor ne iğne
 götürülmüş oğluna mı
kaçırılmış kızına, mı .
geçen günlerine mi
 unutmuş neye ağladığını
ağlıyor aranıyor .
aranıyor bilmeden
bıkmadan
 usanmadan
 ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamağa yüreğim

yüreğim sızladığı zaman
ciğerlerime çekerken kötülüğü
 ellerimle dokunurken kötülüğe
 ayaklarıma dolaşırken kötülük
şu taşı şurdan alıp şuraya koyamamanın pis bu­naltısı geçiriyor tırnaklarını gırtlağıma
 kokuyor işyerleri
kokuyor günaydınlar
ne varsa verilmemiş
alınmamıs ne varsa
edilmemiş söz
 patlamamış öfke
uyutulmuş ne varsa
 ne varsa birdenbire kokuyor
ve kayıyor birşeyler parmaklarımdan
 ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamağa yüreğim

 yâni ben
dört mevsime bölerek bu yürek sızısını
 günlere saatlara dakikalara
anlara bölerek bu, yürek sızısını
sakağım kentim vatanım sanarak bu yürek sızısını
yaşamanın kendisi sanarak bu yürek sızısını
 bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca

Hasan Hüseyin, Oğlak İsimli Kitabından

No comments: