Pages

Jan 30, 2013

Arabesk:-)

 Fikret Kızılok'un arabesk analizi... Iyi dinlemeler...




Uyandım ki bir sabah olanlar olmuş 
Ekmeğimi aşımı yamyamlar yutmuş 
Tam oramın orası örümcek tutmuş 
Beni bu hale koyanın bir bildiği var 

Doğar doğmaz anamdan Orhan'ı gördüm 
Laf söyletmedim Ferdi'ye çok adam dövdüm 
İbo'nun uğruna kaç defa öldüm 
Beni bu hale koyanın bir bildiği var 

Tam anlarken gerçeği sansür koydular 
İşkence yok dediler üryan soydular 
Plastik bir cop ile beni oydular 

Çıksın seni bu hale koyanın canları çıksın 

Kurtaracak beni diye oyumu verdim 
Elimi uzattım kolumu verdim 
Bir baktım ki sonunda donumu verdim 
Beni bu hale koyanın bir bildiği var 

Ücretimi veznedar yavaştan saydı 
O sırada paranın sıfırı kaldı 
Çaresizdim yuvamı bankerler yaptı 
Beni bu hale koyanın bir bildiği var 

Tam anlarken gerçeği sansür koydular 
İşkence yok dediler üryan soydular 
Plastik bir cop ile beni oydular 

Çıksın seni bu hale koyanın canları çıksın 

Artık hayatım kumara, şansa kalmıştı 
Piyangoda milyarlar beni vurmazdı 
Kör olası kaderim on üç tutmazdı 
Beni bu hale koyanın bir bildiği var 

Anayasa dedikleri garip kitaptır 
Her on yılın sonunda halim haraptır 
Hükümetin darbesi bizde sevaptır 
Beni bu hale koyanın bir bildiği var 

Zülfü kara geçerken sen fakir kaldın 
Süleyman'ı uzaktan senden mi sandın 
Papatyalı zakkumda dermanı buldun 
En sonunda sen de arabesk oldun 

Çıksın seni bu hale koyanın canları çıksın

Jan 26, 2013

O duvar, duvarınız…

17 Eylül 1988 Kırşehir Hapishanesi Devrimci Tutsaklar firarda. Belki de tarihin bilinen tek firar anısı fotoğrafı. Ve belki de videoya kaydedilmiş tek firar... Geride bıraktıkları pankartlarıyla:

 “O duvar, duvarınız… 
Vız gelir bize vız.”


Aslında bu firar olayı eski bir geleneğin devamıdır.

 “12 Mart'tan sonra ilk tüneli Devrimci Gençlik dergisinde çıkan yazılardan dolayı cezaevinde bulunan Taner Akçam'ın da aralarında bulunduğu bir grup kazdı. Taner Akçam'ın yanında TİKKO'cu Zeki Şerit, Sadi Güven, THKO'lu Rıza Selman, yankesicilikten tutuklu Muzaffer Erbaş, gasp suçlusu Zeki Özer vardı. 13 Mart 1977'de bulundukları Ankara Merkez Kapalı Cezaevi 8. koğuşta kazdıkları tünelle cezaevinin dışına çıktılar. Grup arkalarında, duvara yazdıkları "O duvar/ o duvarınız/ vız gelir bize vız" dizelerini bıraktı.” Burdan alıntıdır.

Bu olaylar haber olduklarında nasıl da bir gurur gűnűdűr tűm devrimciler için. Nasıl da bir zaferdir ezenin zulmuna ve gűcűne karşı. Foucault’nun sőylediği gibi kaçmak mahkumun tek yapmakla yűkűmlű olduğu iştir aslında. Kaçmak dűşűncesi, umudu ya da hayali bile içeriyi yaşanılır kılan bir şey olsa gerek. Kaçmayıp da ne halt edeceksin sahi. Hele hele dűşűncelerin için tıkılmışsan içeriye. Ama kaçtıktan sonra “o duvar. Duvarınız/ Vız gelir bize vız” demek yok mu o bambaşka bir doyum olsa gerek..

Meraklısına Not: Daha yeni őğrendim kitabı da yazılmış bu kaçışın, Adnan Bostancıoğlu yazmış: Kod Adı T. Kitapda kaçış en ince ayrıntısına kadar yazılmış.

 Şurda da bir yazı var kitap hakkında. Kod Adı T: Müthiş Bir Firar - Adnan Bostancıoğlu

Jan 22, 2013

Şiddetsizlik İntihar Olduğu Zaman

"Şiddetsizlik sadece sizi koruyan polis olduğunda işe yarar. Polis korumasının yokluğunda, şiddetsizlik intihara çok yakındır.

İtiraf edildiği gibi şiddetsizlik bütün zamanlar ve yerlerde gerçek değildir. Colin Turnbull’un tanımladığı gibi Afrikalı Pigmelerin arasında, insanlara karşı ölümcül şiddet hemen hemen bilinmemekteydi. Diğer göçebe avcı ve toplayıcı toplumlarda, insanlar kimi zaman bir diğerini kavgalarda öldürür, ancak asla bir diğerinin toprağını zaptetmez veya sistemli olarak kabileleri. Bu koşullar altında, şiddetsizlik yaşam mücadelesi ile uyuşmaz. 

Fakat, gerçeğe uygun olarak, eğer tekno-endüstriyel sistem yıkıldığında veya yıkıldığı zaman bu koşullar yürürlükte olacak koşullar değiller. Dışarıda bir çok tehlikeli adam olacak: Naziler, Cehennemin Melekleri, Ku Klux Klanları herhangi bir gruba ait olmayan birçokları. Sistem çöktüğü vakit ince sisin içinde kaybolmayacaklar. Hala etraflarda bir yerlerde olacaklar. Demiş olsalar bile muhtemelen kendi yiyeceklerini yetiştirme konusunda mükemmel olamayacaklar ve denemeyecekler çünkü bu tarz insanlar başka birinin yiyeceğini almaya kendi yiyeceklerinin yetiştirmekten daha uygun bulacaklar. Ve hırçın oldukları sürece, hatta yiyeceğine ihtiyaçları olmamasına rağmen.

Şimdiki koşullar altında barışçıl ve yumuşak tavırlı insanların çoğu da, yiyecek için veya yiyecek yetiştirebilecek iyi tarım toprağı bakımından çaresiz olduğunda hırçın insanlara dönebilir. Yiyecek eksiklikleri, köylülerin hala kendi kendilerine yeterli oldukları dünyanın şu an geri kalmış olarak tabir edilen yerlerinde kritik olmayabilir, fakat tarımın tamamen pestisitlere, kimyasal gübrelere ve traktörler için yakıta (diğer şeylerin arasında) bağımlı olan endüstriyel şehirlerde ve çok az insanın kendi yiyeceğini yeterli olarak yetiştirme yeteneğine sahip olduğu şehirlerde, yiyecek eksiklikleri, sistem çöktüğünde kesinlikle çok şiddetli olacak.

Hatta tartışmanın hatrı için endüstriyel şehirlerde yeterli ekilebilir alan olduğunu böylece insanların, teoride, kendi yiyeceklerini ilkel metotlarla yetiştirebileceklerini farz edelim. İşler durumdaki devletin yokluğunda, kent sakinlerini kırlara dağıtacak bir yol olmayacak ve sistematik olarak her aile kendi toprağını tahsis edecek. Netice olarak, kaos ve karışıklık olacak. Bazı insanlar kendileri için çok ya da en iyi toprağı zaptetmeye çalışacaklar, diğerleri onlara karşı çıkacak ve ölümcül kavgalar başlayacak. Silahlı gruplar kendi korunmaları için veya saldırgan maksatlı kişiler için organize olacaklar. Eğer bu sistemin çöküşünden hayatta kalmak istiyorsan, kendini silahlandırman ve silahını yeterli olarak kullanmaya hazır olman en iyisidir. Bu fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da hazır olma anlamına gelmektedir.

Silahlı olman ve kendini korumak için dövüşe hazır olman, sadece hayatta kalman için önemli bir koşul olmayacak, senin görevin olacak. Naziler, Cehennemin Melekleri, Ku Klux Klanları özgürlüğün en tehlikeli düşmanları olmayacak. Çünkü bu insanlar itaatsiz, kavgacı, kanunsuzdur, büyük, etkili örgütler yaratmaları olasısızdır. En tehlikelileri, şimdiki sistemin omurgasını oluşturan insanlar olacaktır, disiplinli örgütlerde yaşamaya adapte olmuş insanlar: burjuva tipler mühendisler, iş adamları, bürokratlar, ordu subayları, bazı polisler ve daha başkaları. Bu insanlar düzeni, örgütü ve teknolojik sistemi mümkün olan en kısa sürede yeniden kurmak için endişeli olacaklar. Onların metotları Naziler ve Cehennemin Meleklerinden daha az kaba olacak, ancak hedeflerinin testi için bunlar önemli olduğunda, güç ve şiddet kullanmaya tereddüt etmeyecekler. Bu insanlara karşı kendinizi fiziksel olarak korumaya hazır olmalısınız."

Theodore Kaczynski, Unabomber

Jan 17, 2013

Sığ Sularda

Siz hiç duyarsız insanlara
Şiirler sundunuz mu?

Bir kıraçta kuru dala
‘Belki’ sularını salıp,
Yeşerirde al yemişler
Verir diye umdunuz mu?

Ardı sırsız aynalara
Yalnızlığı silmek için,
Bakıp bakıp karşınızda
Karanlığı buldunuz mu?

Aykırı isteklerde
Seslerin, sessizliği
Silip süpürdüğü
Odalarda oldunuz mu?

Siz hiç sığ sularda
Boğuldunuz mu?

Şükrü Erbaş

Jan 11, 2013

Valizleri Yakmak

bi öğleden sonra ben valizlerimi yaktım ya
işte o öğleden sonra bi kahveni içsek o camlı bahçede,
derin derin sussak,
uzun uzun dinlesek etraftaki sesleri.
konuşacak bi şeyi kalmıyor insanın bazen,
öyle değil bu sadece susasım var.

derin derin kesikler attık bakarak yüzlerimize.
birileri yaşlandınız dedi ya değildi işte.

valizlerimi yaktım
yolculuklarım yok artık uzak bir şehre
yada kıtaya
en azından şuan aklımda.
otursak bi aksam üzeri,
sen bana hiç bilmediğim bir hikaye anlatsan.
bildiğim bi hikayede anlatsan ben bilmezden gelirim söz,
üstümüzde hafif bi şeyler.

Edip Cansever (Emin değilim Internetin yalancısıyım)


Jan 8, 2013

Bese - Yeter

Bir gün de in șu trenden
Vakit alacakaranlıkta kar yağıyor olsun
Okullar tatil edilmiș

Arșivlerine sor sivillerin adresimi
Aç kapıyı
Sürgülemiyorum
Kırmasınlar diye dipçiklerle
Gelen dőnmesin diye

Duvarlarda resmini gőreceksin
her gününe bir kurșun sıkılmıș
Odadaki dağınıklıkta beni
Sokul usul usul. Gir uykuma
Bir gün de
Inanmayayım uyandığıma…

13.03.1990

Jan 2, 2013

Garfield’ın Kuralları

Kapitalizmde devrimci tavır bu olmalı :-)


1-) İnsanlar yorgun doğar, dinlenmek için yaşar.
2-) Çalışmak yorar.
3-) Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
4-) Yatağını kendin gibi sev, içinden hiç çıkmayacakmışsın gibi yat.
5-) Yarın yapabileceğin işi bugün yapma, bugün yapabileceğin işi yarına bırakma erteleyebileceğin kadar ertele.
6-) Dinlenen birini görünce otur ona yardım et.
7-) Oturman mümkünse ayakta durma.
8-) Tembellikten kimse ölmez.
9-) Çalışma isteği duyarsan sakin ol, hemen bir yere otur ve geçmesini bekle.