Pages

Aug 28, 2007

Gül’ün Cumhurbaşkanlığı

Aklımın Soylediğidir: Demokrasinin gereği olarak Gül’ün cumhurbaşkanlığı kutlanmalı ve saygı görmeli. Ve en önemlisi, Türkiye’nin demokratik tarihi için, boyle bir deneyime şans da tanınmalı. Paranoyalarla, “ben güvenmiyorum”, “inanmıyorum” larla deneyimlerin önu tıkanmamalı. Kimseye ayrıcalıklı davranmayacağını söylemiş. Denemeden bilemeyiz. Göreceğiz…Hele hele bunu gerekçe sayıp ordudan (darbeden) medet ummak hiç mi hiç akil karı değil.

Yüreğimin Söylediğidir: Siktir lan! Kimseye ayrıcalıklı davranmayacağını söylemişmiş. Ulan zaten devlet adamı olarak asıl görevi o değil miydi ki? 1991’de mi devlet adamı olmuştu, ülke insanı için ne yaptı o zamandan beri? Bu yemini bile kendisini ele veriyor. Yani şimdiye kadar halkı ayrıcalıklı kucaklamamış. Şimdiden sonra kucaklayacakmış. Gül şimdiye kadar islamciların palazlanmasına hizmetten öte birşey yaptı mı?

Bir de laik olacağını, laiklik ilkelerine bağlı kalacağını söylemiş. Nezaman laik oldu bu adam sahi? Laikliğin ilkeleri ne? Bir gecede laik olunuyor mu böyle? Turkiye hiç layik değildi ki zaten. Devlet-ordu denetimli bir sunni Islam vardı Türkiye’de. Dini guruplar içinde de en ayrıcalıklısı sunni islamdı ama bu da yetmedi. Diğer dinsel (ve etnik) azınlıklara baskı uygulanırken bu adam birşeyler yaptı da ben mi duymadım?Daha önce Çiller seçildiginde de en kötü en salak ve en adaletsiz kadın bile en iyi (erkek) politikacıdan daha iyidir, barışçıdır, sezgili, duyarlı, öngörülüdür dememiş miydin lan simdi kendine Eleştirel Günlük diyen düdüğüm. Nasil yanılmıştın o zaman. Çiller nasil da yargisiz infazlarda orgasm olurcasına çığliklar atıyordu ha! Nasil da kurşun atan da kurşun yiyen de kahramandır diyordu. Ha! Bu da öyle olacak düdüğüm. Sen avut kendini olmayan demokrasi tarihinin handikaplarında.

Sağduyumun Söylediğidir: Sen Sisyphus gibi anlamsız bir göreve mahkum edilmişsin Eleştirel Günlük . Sen hep umutsuzluğu umuda dönüşsün diye dağın tepesine yuvarlayarak çıkaracaksın ve tam umutlandım dediğinde o umutsuzluk düşecek dağın eteklerine yeniden... Ve bu hep böyle sürüp gidecek...Sen en iyisi mi, seyret sefaletini sevgili ülkenin. Onlar nasıl olsa hep bulurlar bir yolunu mutsuzluğun...

2 comments:

Anonymous said...

selam eleştirel günlük,

akıl, yürek ve sağduyu kendilerince haklılar tabi....bu ülke tuhaf bir ülke, bu dünya tughaf bir dünya ve yaşamak fazlasıyla tuhaf....buraya bi de akıldışının dediklerini eklesek, ya da bilinçdışının tam olurdu....o zaman belki tüm bunları bir kere daha yadsımak gerekirdi belki de....
tümüyle yadsımak....
öyleki o yadsıma bir yadsıma bilincine bağlı olmasın....

Eleştirel Günlük said...

Kacakova akildisi ya da bilincdisi deyince de o serbest cagrisimin sonsuz hizina dusup bu adamin 30unda iken 15lik bir cocuga tecavuz edisi geliyor aklima...

Bilmem nerden esti, Arkadas Ozger'in bir siirindeki misralar cinladi kulaklarimda. El ne der sonra / ayak ne der. Ben de soyle diyeyim bari: Id ne der sonra? Ego ne der? Superego ise kalpazan-namussuz ve arsiz...