Pages

Apr 25, 2008

1 Mayıs Őnlemleri

1 Mayıs yaklaşıyor. Baharın en güzel günleri bu günler. Kendinizi korumanıza gerek yok bahar akşamlarından ya da aşık olmaktan sırılsıklam. Ya da işinizi kaybetmekten. Işsizlik baba mesleği derdi bir arkadaş.

Ama koruyun kendinizi polenlerden alerjiniz varsa eğer. Ha bir de devlet terőründen koruyun kendinizi, derin olanından őzellikle. Sonra polisten, itten…Biber gazından bir de.

Gőzünüzü seveyim hazırlıklı olun. Yani o tarihsel alışkanlıkla gőz altına alınmaya, dayak, bibergazı, tazyikli su ve bilumum zararlı şeyleri yemeye gitmeyin kuzu kuzu…Hazırlıklı olun. Bakın Bianet Biber Gazıyla Mücadele Rehberi vermişti geçen yıl, okudunuz mu? Okuyun.

Kendinize ve umutlarınıza iyi bakın…

13 comments:

Lilith said...

Bu yıl en az 500 bin kişi bekleniyor Taksim'de...Ben bir de Alman anarşistlerinin Berlin'de toplanmalarını ve ortalığı ateşe vermelerini seviyorum...

Hazırlıklı olmak o kadar da zor değil aslında...1990 1 Mayıs'ında Harbiye'de toplanacak olan bir grup, günler öncesinde Dolapdere civarlarının sote kesimlerine taşlarını ve molotoflarını istiflemişti bile...Toplanılır toplanılmaz polisin saldıracağı belliydi ki öyle de oldu. Kıyasıya çatışıldı, hazırlıkların getirisiydi bu. Bu kadar önleme rağmen nasıl bu malzemelerin oraya getirildiğine şaşıran polis her zaman olduğu gibi alçakca silahlarını kullandı, birçok insan yaralandı, Gülay Beceren burada aldığı kurşunla ömür boyu felç yaşamaya mahkum edildi.

Bu sistem yıkılmalı...

Eleştirel Günlük said...

Benim hazirliktan beklentim catisma degildi acikcasi. Catisma herzaman icin onlarin isine yariyor. Siddet ve silah onlarin varolusunun cekirdegi. Guc bakimindan dengede onlar yine agir basiyor...Catismada bizim zararli cikma olasiligimiz daha yuksek. Ben daha yaratici seyler bekliyorum. Onlarin siddetini ve canavarligini su yuzune cikaran bizim zekamizi ve hakliligimizi...

Anonymous said...

İşin açıkcası ne gibi önlem ve yaratıcılıktan söz ettiğinizi anlmadım arkadaşlar. Sistem hem karşıtını hem de boşluğunu bilinçli bir şekilde yaratıyor. Buna görede şekilleniyor. Kim ne derse desin bugünün siyasal oluşumları / yapıları ve çevreleri sistemin üzerinde maalesef değiller. Taktikleri ve stratejileri birbirine girmiş. Sığ ve dogma söylevler. Sloganlar bile yaratıcı değil.

Özetle yıkıcılık yerine elbette yaratıcılık başka da hiç bir şey. Baş düşman içeridedir ve hatırladığım kadarıyla Lenin'in bir sözü vardı "Burjuvalar kampında ki çelişkiyi ve rekabeti suistimal etmek ve "komunizm yolunda" kullanmak, devrim için mübahtır." Buna göre yapılanabiliyorsa sol hareketlerimiz ne ala.

Anonymous said...

Vali "bolucu orgutun provakasyon yapacagi istihbaratini aldik, toplantiya izin veremeyiz" diye bir bahane uydurmus.
Aslinda yalan da degil. Tilki Ocaklarindan mezun olup insanlarimizi "oteki"lestiren bu "kravatli" boluculer 1977 den beri her sene provakasyonlar yapar, bizde yutariz.

Kravatli boluculerin Italyan versiyonunu dize getiren Gladio savcisi soyle diyor: Bulduğum belgelerin birinde, özellikle İtalya ve Fransa gibi solun güçlü olduğu ülkelerde, sabotaj ve cinayet tarzı önlemler alınması öneriliyordu. Halk arasında tepki oluşturmak amacıyla, hep gerilimi artırıcı eylemler yaptılar.
***
Birgun gelecek bu memleketin valilerinede saygi duyacagiz.

Eleştirel Günlük said...

Arkadaslar beni beklemiyonuz de mi? Guzel sorular ve yorumlar var aslinda, buyrun tartisin yahu. Ben de ilk firsatta katilirim..

Anonymous said...

Haydar Eren'in "Kravatli boluculer" sözü tamda İstanbul Valisi için geçerli ve tamda AKP'yi meşru göstermek için elinden geleni ardına koymayan Celallettin Cerah, Kadir Toppaş ve şu bizim bir türlü kendini geliştirmeyen Vali Muammer Güler için uygun bir tanım. Daha dün AKP'nin kapatılmasına karşı "demokrasi" şovalyeliğine soyunan "Türbana özgürlük" diye bangır bangır bağıran liberal solcularımızın kullaklarına küpe olsun şu şehrin gerçek sahibi olan "işçilere" ayaktakımı diye hitap eden RTE'nin yasakcı ve yüzsüzleşen sesi. Özetle Valinin tavrı ve duruşu AKP iktidarının "özgürlüğünün" ve "demokrasinin" resmidir.

Anonymous said...

Haydar Eren'in "Kravatli boluculer" sözü tamda İstanbul Valisi için geçerli ve tamda AKP'yi meşru göstermek için elinden geleni ardına koymayan Celallettin Cerah, Kadir Toppaş ve şu bizim bir türlü kendini geliştirmeyen Vali Muammer Güler için uygun bir tanım. Daha dün AKP'nin kapatılmasına karşı "demokrasi" şovalyeliğine soyunan "Türbana özgürlük" diye bangır bangır bağıran liberal solcularımızın kullaklarına küpe olsun şu şehrin gerçek sahibi olan "işçilere" ayaktakımı diye hitap eden RTE'nin yasakcı ve yüzsüzleşen sesi. Özetle Valinin tavrı ve duruşu AKP iktidarının "özgürlüğünün" ve "demokrasinin" resmidir.

Anonymous said...

Sehrin gercek sahibinin isciler olmasi kavramini anlamiyorum. Sehrin sahibi olmasa, sehirde bir suru kamusal alanlar olsa, bu alanlar kamuya acik olsa...

AKP'nin ozgurlukculugu derinlestirmemis olmasi, AKP'nin kapatilmasina tepki vermemize engel degildir. AKP kendinden onceki hic bir partiden daha 1 Mayis dusmani gorunmuyor. Ve nasil ki diger partilerin kapatilmasi cok kotu bir adimsa, AKP'nin kapatilmasi da cok kotu. Ve evet, yuzde 47 oy almis bir partinin sacma sapan iddianamelerle kapatilmaya calisilmasi sadece ikiyuzluluk degil, ayni zamanda tehlikeli.

Ve evet turbana ozgurluk. Turban ozgurlugune destek vermek AKP'ye acik cek vermek demek degildir.

1 Mayis'ta Taksim'de olanlar sadece AKP'nin degil, tum Turkiye'nin resmi. Bu resim AKP iktidariyla vucut bulmadi, tarihe bakmak, durust olmak lazim.

Bu memlekette secimle ya da darbeyle iktidara gelmis her iktidar gibi bu iktidar da sendikalara sicak bakmiyor, isci eylemlerinden cekiniyor, onlari engellemeye calisiyor. AKP de bu turun bir ornegi oldugunu gosteriyor.

Kimilerine gore catisma ortami, milliyetcilik devrim icin mubah (Hz. Lenin mi demis bunu?), kimine gore seriat icin hersey mubah, kimine gore soz konusu vatansa baska hersey teferruat.

Anonymous said...

AVRUPA BİRLİĞİ TEMEL HAKLAR BİLDİRGESİ

BÖLÜM I
Madde 1. - İnsanlık onuru
İnsanlık onuru, ihlal edilemez. Saygı gösterilmeli ve korunmalıdır.
devami... http://www.gazetem.net/bellek.asp
---
ABTHB tum dunya tarafindan standart olarak kabul edilir.
1 Mayista Taksimde guvenlik guclerinin yaptigi, bu bildirgenin 1. maddesine aykiri oldugu gibi ondan sonraki tum maddelerede aykiri... ve AKP hukumeti tutup demokrasiden bahsediyor.

Demokrasiyi icine sindiremezse bundan sonra demokratlardan biraz zor oy alir.

Anonymous said...

“Sehrin gercek sahibinin isciler olmasi kavramini anlamiyorum. Sehrin sahibi olmasa, sehirde bir suru kamusal alanlar olsa, bu alanlar kamuya acik olsa...” Şehirlerin, kentlerin, ülkelerin gerçek sahibi elbette işçilerdir. İşçi sınıfıdır. Burjuvazinin kirli, aymaz, vurdumduymazlığı değildir. Onlar tüccar mantığıyla bütün kanunsuzlukları ve daha da fazla para kazanma mantığıyla alın teriyle kurulan-inşa edilenlerin üzerinden iktidarlarını pekiştirerek her yolu mubah görerek sırtüstü yatarak karınlarını miskince doldururlar. Dolayısıyla onlar için önemli değildir 8 saat ya da 12 saat çalışıp anası ağlamak, sosyal hakların ellerinden alınıp gasp edilmesi hiç mi hiç onları ırgalamaz. Onlar yöneticidirler, her köşeyi tutmuşlardır her şey onların ellerinden geçer. Utanmazdırlar, gelen giden hangi iktidar olursa olsun yalakalık yaparak rant elde edip pay edinmeye çalışırlar, çünkü tehlikelilerdirler.

Sonra şu tespite değinir olursak “AKP'nin ozgurlukculugu derinlestirmemis olmasi, AKP'nin kapatilmasina tepki vermemize engel degildir. AKP kendinden onceki hic bir partiden daha 1 Mayis dusmani gorunmuyor.” Burada da zaten kabul gören ““AKP'nin ozgurlukculugu derinlestirmemis olmasi” en büyük kaynaktır. Sorunda bu değimlidir zaten? Özgürlüğü kavrayamamak! Çünkü özgürlük, emeğin, iradenin biçimlenmesidir. Yani ÖZGÜRLÜK zorunlulukların kavranmasıdır. Bu yüzden AKP gibi gerici-feodal-yobaz akımların tarihi daha da karanlıktır. Tıpkı Hitler’in Neo-Nasyonal Partisi gibi. Ya da İran Şah dönemi Humeyni örneği gibi. (Burada tarihi karanlıklarla örülü Hitler ve Partisini anmaya gerek yoktur, onlar da AKP gibi yüzde 50’lere yakın bir oyla iktidara gelmiş ve dünya tarihinin en büyük katliamını uygulayarak dünya üzerinde faşizmi hâkim kılmıştır. Özetle bu tarih bilinmektedir.) Bunların çoğu ve benzeri özelikle de İran örneği “özgürlükler alanın genişlemesi” idaasıyla İran Şah’ını devirmiş, dönemim İran solcularından destek alarak Batı emperyalizminin desteğiyle iktidarını pekiştirir pekiştirmez ilk öncelliği kendini koşulsuz destekleyen İranlı solcuları kurşuna dizmiştir. Bakınız http://halkingunlugu.blogspot.com/2008/04/islami-banazlk-emperyalizmin-arac.html.

Özetle günümüz Amerikan ve Batı emperyalizminin desteğiyle iktidara gelen işbirlikçi AKP kliği ve onun yerli uzantıları Amerikan Meclisinin Türkiye temsilcileridir. Ve buna göre de istikrarlı bir duruş sergilemektedirler. Bunu biz değil AKP ve baş klik RTE dobra dobra sesini yükselterek dillendirmekte “Ilımlı İslam”ı ve BOP’un en sadık hizmetkarlığını yaptığını alenen söylemekte ve de övünmektedir. Ve Türban sorunu burada tırnak içinde yapay (yani suni) bir sorundur ve bağımsızlığını kazanamamış bizim gibi Amerika’nın çöplüğü olan üçüncü ülkeleri için öncelikli bir sorun değildir. Bu ülkede bir gecede halka dağıtılan ve arkasında “SATILAMAZ” yazan çeyrek altınlarla ya da ülkenin yüzde 47’sine dağıtılmış kömürlerle iktidar olmuş bir pati hiç kusura bakmayın kapatılmayı çoktan hak etmiştir. Nedeniyse “Valilikler aracılığı ile 22 Temmuz seçimleri öncesi, yaz günü bile bedava kömür dağıtan AKP hükümetinin, TTK ve TKİ’ye toplam 144 milyon YTL borç taktığı belirlendiği bir coğrafyada ve fakirlere dağıtılan kömürün bu yıl sonunda 7.4 milyon tona ulaşması ve hazinenin borç taktığı TTK ise bu yıl 419 milyon YTL zarar edileceği düşünülür olursa.” Not: bu resmi bir rakamdır:)

Bugün TC’nin özgürlüğü elbette 45’lere dayanan bir süreçten kaynaklanmaktadır ve bu sözünü ettiğimiz özgürlük Türkiye’ye zorla getirtilen ve esaret altında tutulan bir özgürlüktür. Bu özgürlüğü gerçek anlamda elde etmek içince bizim “HZ’lerden arınmamız ve kurtulmamız gerekmektedir. Ama kimsenin inançlarına, hak kazanımlarını engelleyerek de yapılmamalıdır. Hele hele AKP gibi uşaklığın sınırını tanımayan parti vb.leriyle değil, herkese eşit bir derecede.

Eleştirel Günlük said...

Yorumlariniz icin tesekurler arkadaslar.

Anonymous said...

yüzleşmek, hesaplaşmak,,, artık tüm bu terimlerden nefret etsem de kullanmak zorundayım, sol kendisiyle tarihteki yenilgisi ve yanılgısıyla yüzleşebilmiş midir, var sayalım yüzleşti bunun tek çıkışının post-modernizm olduğunu ilan etmesi gerekiyordu (burada terim gerçek anlamıyla kullanılıp, tarihsel bir sonralığı göstermekle beraber, modern kıstaslara göre daha ileri bir aşamayı göstermemektedir) kültürel evrimde dizginleri ele alan rasyonalite inanç ayağını tamamen devre dışı bırakmıştır, sistemse bu ya da başka bir haliyle (adil bölüşüm olsa bile) kendi üzerine çökmeye mahkumdur, sistem şu anda kontrol edilemez, ne marxist bir müdahale mantığı ne de demokrasi bir çıkış sağlayacaktır,,, yapılacak tek mantıklı şey uygarlıktan geri çekilmektir,,, (tahakküm, hiyerarşi ve iktidar, bunlardan azade yaşam alanları oluşturmak) bu gerçek bir eylem olabilir,,, işçi sınıfının hala tarihsel bir özne olduğuna inanmak da safdillikten başka bir şey değil, hep şu söylenir de, aydın birisi umut vaadecek şeyleri gösterir diye, ama artık böyle bir şans yok, sadece insanın ve insanlığın yıkımına giden bir süreci haber vermekten başka yapacak bir şey yok; tarihin sonu geldi üstelik aşarak değil düşerek (yani tarihe boğularak), ideolojinin sonu geldi, üstelik aşarak değil düşerek (yani ideolojiye boğularak),,,
milenyumdan beri ortaya ne bir sanat eseri çıkmıştır, ne de kaale alınabilecek bir şey, hepimiz balon köpükleriyiz, hahaha, tanrı uyardı, o elmayı yeme diye uyardı, bilme diye uyardı,,,
neyse buradan arkamda gördüğüm iğrençliklere midem bulanmıyor diye bir sonuç çıkmasın, ama önümü de göremiyorum,,, (bir greenpeace üyesi önümü kesti ve benden para istedi, akşama da benim gibi bilmem ne kadar çöplüğe yol açacak bilgisayarının başına geçecek)

ya bi ton bi şey söylenebilir de,,,
yine de şöyle bitireyim, enternasyonalle kurtulur insanlık :)

Eleştirel Günlük said...

Feelozof acma yaram kan gider...