Pages

Aug 26, 2009

Cinnet Yazıları

Cinnet yazısı diye bir yazım türü var mı literatürde? Eğer varsa hiç duymadım varlığını. Şurda Futuriska’nın bir yazısı var. Bi solukda okudum. Yer yer duraksadım. Katılmadım. Ama yazıyı çok sevdim. Sonra sorguladım niye sevdim diye. Katılmadığım yerlere geldiğimde siktir çekip bırakmadım okumayı yani. Beni herşeye rağmen okumaya devam ettiren neydi? Içten içe akan birşeyler vardı yazıda? Cinnet gibi engellenmesi güç. Cinnet kadar haklı. Cinnet kadar suçdan, cezadan, ayıpdan, yasakdan muhaf…

Cinnet yazılarını güzel kılan biraz da onların ince elekli filitreded geçmeden yazılmalarıdır. Ağızdan çıktığı gibi yazılmalarıdır. Hani aşk mektupları vardır ya, okunurken gramer hatası nerde yapılmış diye okursanız sıçmış olursunuz içine mektubun da aşkın da. Öyle bir şey işte. Yani cinnet yazısı mükemmel değildir. Mükemmel olması aranmamalıdır. Bir sürü aşırı genellemeler, yaygın önyargılar, ve hatta gündelik cinsiyetçi söylemler içerebilirler. Küfür etmek gibi bir şeydir. Amacı cinsel kimlikler üzerinde bir yargı değil küfür edenin küfür edilen tarafından açilmış yaranın o en insane dışı vurumudur. Yani sürçi lisan edilme olasılığı çok yüksek ama özünde cinneti ve öfkesi haklı olan bir yazıdır. Bunun için de söylediği her söz alehinde delil olarak kullanılmamlıdır. Yazının geneli bir bütün olarak ele alınıp, yazıldığı tarihsel, sosyal, ekonomik koşulları, bunlar arsındaki dinamik ilişkileri, ve bütün bunların bireyin en öznel duygusal, heyecansal, ve bilişsel yanları üzerindeki etkisiyle değerledirilmelidir. “Topunuzun anasını avradını sikeyim” derken kalkıp bunun alabildiğine genelleyici, erkek egemen ve cinsiyetçi bir söylem olduğu eleştirisi cinnet yazısını fazla bağlamamalıdır. Mesele cinnetin haklılığıdır.

8 comments:

E.A.Şeran said...

Biz ekliyelim literatüre bu yazı türünü:)) Çok sevdim bu yazıyı. Ben yazıyorum bu yazılardan bolca bu günlerde off off...

Ebru said...

Diğer kadın arkadaşlarda aynı his oluyor mu bilmem ama yazı ne kadar sürükleyici, güzel, dolu dolu olsa da içerisine serpiştirilmiş argo sözcükler kulağımı tırmalıyor. Marjinallik mi bu bilmiyorum.
Cinnetin getirdiği edebi sonuca gelince benim de hoşuma gider ağdalı değil dil, beğenilme kaygısından uzak duvarı yumruklar gibi yazmak. Hatta içerisinde dinginleşmek yazının bir tür onarılma hali belki de.

Eleştirel Günlük said...

Ebru cok hosuma gitti ifade edis bicmin: "beğenilme kaygısından uzak duvarı yumruklar gibi yazmak. Hatta içerisinde dinginleşmek yazının bir tür onarılma hali belki de." hadi hadi oza'nin dedigi gibi biz ekleyelim bu yazi turunu literature...

Su argo ve kufurlerden ben de hoslanmam ama belki bunun bir sebebi de bunlarin hala "erkek" egemenligi altinda ve kullanma serbestisinde olmasindadir. Belki kizlar da kullanmali "si..." "a... Ko.." gibi sozcukleri ki sadece erkeklere ait olmaktan cikmali bu terimler.

Amerikan ingilizcesinde cok hosuma giden kullanimlarindan biri su "fuck" sozcugudur. Sadece erkekler fuck etmezler mesela... Kizlar da fuck ederler. Asli da oyle degil midir?

Eleştirel Günlük said...

Oza o zaman senden daha cok input berkliyorum. Hali hazirda yasadigin ve yazdigin icin benden fazla icgorun olmali.

Ebru said...

Benim litaratürde var ezelden beri de yazmaya başlayınca dinginleşiyorum işte:) Başladığım yerle noktayı koyduğum yer arasında öfkesel bir uçurum:)Başta topla tüfekle saldırıya geçebilecek kadar haşin sonra jöle gibi.... Hoş denge aramıyorum ya bünyemde uzun süredir en azından dosta düşmana normal görünelim diye sansür uyguluyorum:)

sokak filozofu said...

Offf yaw... İyi ki bu yazıyı yazdım wallaha, bir kafamı kırmadığnız kaldı.. Ben sokak çocuğuyum kardeşim, adım özkan şahin olsa da göbek adım hıdır durumları... Kokuşmuşluğa divan edebiyatı ile yaklaşılmaz... nefret ettiğimiz ve her geçen an biraz daha somutlaşan, irinden, sümükten bir yaratık haline gelen bayağılık ve bu bayağılığı eme eme kendini toplum-u kamil sayan bir güruhun tutumlarına daha başka nasıl yaklaşılabilir. Tarihçiliğimin, tinerciliğe dönüştüğü anlar oluyor. Kusuruma bakmayın...

Eleştirel Günlük said...

Sokak Filozofu hos geldin. "bir kafamı kırmadığnız kaldı" deyisini anlamadim pek. Kim sana ne dedi?

Sokak Filozofu said...

Estf hoşbulduk... Bir kafamı kırmadığınız kaldı derken yazıyı okuyup da buna göre tepki şekillendiren genel okuyucu kitlesinden bahsediyorum. Yani buradaki vatandaşlar ve yaklaşımları haşa ve kella.. Yazımı anlama çabanıza ve iltifatlarınıza da teşekkürü borç bilir 30 ağustosunuzu kutlarım...