Pages

Dec 5, 2010

Internet ve Eylemlilik Kültürü


Dün Internette bir protesto kampanyası gőrdüm. Çocuklara uygulanan şiddete karşı çıkmaya davet ediyor bunun için de Facebook’daki profil fotolarının ayın 6’sına kadar herhangi bir çizgi film ya da karikatür karekterine değiştirilmesi isteniyordu. Ilk duyduğumda bu kampanyanın çocuklara karşı şiddete dair bir duyaralılık yaratmayı amaçladığını düşündüm ve çok fazla irdelemeden desteğimi verdim. Benim profil resmim zaten çizgi karekter olduğu için değiştirmeme gerek yoktu ama diğerlerine yayma işini üstlendim Friend Feed ve Facebook’da kampanyayı duyurdum. Sonra gőrdüm ki birileri şüpheyle yaklaşmış bu meseleye. Hatta birileri işi őyle bir paranoyaya vardırmışlar ki sanki bu kampanyanın arkasında bir takım çocuk-seviciler (pedophile) olduğunu bile ortay atmışlar. Herkesin profil fotosunda cocuk karekteri olacağı için bu çocuk-seviciler çocuklarla arkadaş olabileceklermiş. Daha neler! Sanki Facebook’da arkadaş teklifi kabul edilirken bakılan tek kriter insanların profil fotolarıymış gibi. Ya da sanki bunu amaçlayan çocukseviciler başka yőntemler bulamayacaklarmış gibi.

Sonra başkaları da bunun Internet ortamında arada bir çıkan saçmalıklardan biri olduğunu ileri sürdü. Bir diğerleri de efendim fotoğraf değiştirirerek şiddete maruz kalan çocuklara ne tür bir yardımın oluştuğunun somut őrneklerini sorup bu tür bir eylemliliğin saçma olduğunu ileri sürüyordu. Bi foto değiştirmeyle ne olacak ki? Saçamalık işte deyip kestirip atanlardı bunlar. Üstüne üstlük o denli kendinden güvenli bir biçimde şimdiye kadar bu şekilde başarıya ulaşmış bir eylemin olmadığını da iddia ediyorlar ve varsa sőyleyin biz de ikna olalım diyorlar.

Bu tepkileri gőrünce ilk aklıma gelen her eyleme karşı çıkan tippler oldu. Bunlar genelde hiç bir eyleme katılmazlar. Bunlar her zaman ya eylemi, ya eylemin biçmini, zamanlamasını, amacını, ya da sonucunu eleştiren tiplerdir. Bunların hiç bir zaman hiç bir eyleme katıldıklarını gőrmediğiniz gibi dolaylı yoldan eylemi desteklediklerini de gőremezsiniz. Bunları őnemsemiyorum asıl őnemsediğim bunların argümanlarını ikna edici bulabilecek diğerlerine durumun neliğini açıklamada yardımcı olmak.

Çok kısa tarihine rağmen Internet hali hazırda bir sürü başarılı eylemde platform olmuştur. Őrneğin Amnesty International üyeleri her gün yüz binlerce emil gőnderiyor ülkelerin adalet bakanlıklarına, Başbakanlıklara, Konsolosluklara. Bu emailler de sadece hazır yazılmış bir emailin “Gőnder” tuşuna tıklayarak yapılıyor. Ve Amnesty her yıl yüzlerce insanı işkenceden ve haksız yere – politik nedenlerden dolayı hapis cezası yemekten kurtarıyor. Komandante Carlos zapatistaların sesini hiç gőrülmemiş yaygın bir biçimde dünyaya ilk internet kullanarak duyurdu. G-8 Summit’e karşı eylemlerde de internet çok çeşitli bir biçimde kullanıldı. Iran’daki őgrenci eylemlerinde de internet teknolojisi az mı etkili oldu? Kadına yőnelik şiddete karşı da Internet çok başarılı bir biçimde kullanıldı. Hatta hatta Wikileak bile bir tür Internetin kullanımı degil mi? Insanlar paylaşmasalar kim takar Wikileaks’in ne dediğini ya da neyi ortaya serdiğini.

Bu eylemlerin őtesinde Internet insanlara olup bitenler hakkında bilgi sunuyor. Insanların duyarlılığını arttırmada őnemli bir rol oynuyor. Gündelik gazete bile okumayan insanlara (gerçi gazetelerin de gazeteliği kalmadı ya) ulaşabilme olanağı sunuyor. Ulaşınca o insanları bir eylemliliğe çekme şansınız da artıyor.

Çocuklara karşı şiddetin őyle çok formu var ki bunlarla baedebilmek için UNICEF 10 yıllardır çalışıyor ve bu çalışmalar dahi yeterli olmuyor. Bu başarısızlığın temelinde UNICEF’in etkisiz çalışması değil insanların duyarsızlığı yatıyor bence. Insanların duyarlılığını da arttırabilmek için birisinin bőyle bir kampanya başlatmasına bu nedenle hiç düşünmeden desteği veririm ben. Fotomu değiştirince ne olacak diye sormak yerine hali hazırda bir cevap olduğumu bilirim ben. Ben çocuğa karşi şiddetin karşisinda varım demek bu ve bu benim için őnemli.


Kısaca anti-eylemci tiplerin anlamadığı ya da anlamak istemediği bir şey var. O da şu; Internet yeni bir sosyal platform oldu ya da oluyor. Bu sosyal platform da kendi kültürünü yaratmak sürecinden geçiyor. Bu kültürü de insanlar eylemlilikleri çoğaltarak yaratacak. Yanlışlarıyla doğrularıyla bütün eylemliliklerinden dersler çıkartarak yaratacaklar. Ha bu arada tembeller, duyarsızlar, ve korkaklar da kendi kültürsüzlüklerini yaşatmaya çalışacaklar tabii ki…

12 comments:

Ebru said...

Oturduğu yerden herşeye (hatta tam anlamadan) itiraz eden tiplere sinir oluyorum. İnternet üzerinden ne çok şey yapılabildiğini yaşayanlardan biriyim. 2003-2004 yıllarında bebek sitemiz vardı herkesin çocuğunun sayfaları vardı. Sürekli bebeklerimizin resimlerini ekleyip -aay maşallah çok şirin- yapmaktan baygınlık geçirecektim. Durup duruken çocuk yuvalarına gitsek diye yazıverdim. Sonra ciddi ciddi yollarını araştırdık ankara valiliğine, çocuk esirgemeye giderek yasal izinleri aldım daha sonra sayfada ilan ettim. O kadar çok anne katıldı ki. Herkes çocuğunun kıyafetini, yeni kıyafetleri boyama kitapları boyalar aklınıza gelebilecek yığınla şey aldı.Onları ankarada oturun başka arkadaşlarla buluşup toparlıyor ve yuvaya götürüyorduk.Hatta arada bir yaşpastalar yaptırıphaydi doğum günü kutlayalım diyor öyle kutlamalar yapıyorduk. Maddi anlamda şuan bile hatrı sayılabilecek bedellerde yardımlar toparlayıp ulaştırıyorduk.
Ona bile sataşanlar olmuştu. O dönemde çok ciddi saldırıya uğramıştık. Nakit para almamaya özen gösteriyorduk zaten yurtdışından yollayanlar para yollamıştı bir iki kişi çektiğimiz dekontu tarayıp sayfaya koyuyor yaptığımız alışverişin faturasını ekliyorduk buna rağmen bu işten çıkarımız olduğunu ima edenler hatta açıkça söyleyenler oldu. Çıkar sağlamak bi yana malzemeleri her götürüşümüzde taksi paralarını kendimiz ödüyorduk. O kadar kolay ki yapılan işi karalamak, iftira atmak. O dönem çocukların hali, ida küçük zaten eve yetememek bir de bunlar çok ağlamıştım. Ankarada oturan ve gönüllüce bu işi yürüten birkaç arkadaşı çok üzmüşlerdi.

Uzun oldu üzgünüm. İnternet benim için somut. Sanal olarak kullananlar ne yapar bilmem. 2003 idanın doğumuyla internette tanıştığımız halen ailece yüz yüze görüştüğümüz bir sürü arkadaşım var. Annelerdi başta şimdi eşler de tanıştı.

zihni örer said...

Bence de aynen dediğin gibi...
Yüz yüze politik propagandadan internet ortamı daha doğal ve önyargısız etkiliyor insanı.
Önemli olan, karar ve politik vekanizmaları etkileyen en önemli güç, "aynı düşüncede buluşma" eylemliliği. Zamanı gelince oya yansıyacağını hesaplıyorlar. Aynı zamanda, her türlü canlı istismarlara karşı seyirci-nemnelazımcı kalmak yerine, anında canlı müdaheleyi tercih edebiliyoruz. Çünkü, daşga dalga gelen "aynılık" insanı motive edebiliyor. Hani yol kenarında kan kaybeden birini görünce gaza basan sürücü mantığı burada yok oluveriyor......

cüneyt uzunlar said...

büyük ölçüdeyazdıklarına katılıyorum... ama unicef kousunda tereddütlerim var... örneğin geçen yıl dünya tahıl rekoltesi tüm dünyayı doyuracak ölçüde iken, tahıllar yoksul ülkelere aktarılacağına silolara gömüldü... yani herkese ekmek varken sermaye sınıfı ekmekleri sakladı... gene sermaye sınıfının temsilcisi olan birleşmiş milletlerin, -afrikadaki iç savaşlarda, bosnada özellikle srebreniztzada, gazzede ve ırakta armut toplayan- bir kurumu olan uincefin, unesconun iyi niyeti bana iyi niyetli gelmiyor... yanılıyor olabilirim elbet...

Can Sungur said...

"Weak ties seldom lead to high-risk activism."

Geronimo said...

1. İnternetin yararları konusunda söylediklerine ben de katılıyorum. Bunlar aslında internet kullanıcılarının çoğunluğunun bilinmeyen şeyler de değil. Bilinmeyen internetin zararları ve açığa çıkmamış yönleri. Biri size başka birilerinin 100 milyonlarca insanı facebook aracılığıyla kontrol etmeyi tasarladığını, böyle bir amacı gerçekleştirebilmek için facebook'tan daha iyi bir (kusura bakmayın ama)salaklığın olamayacağını söylese sanırım gülersiniz.

2. AI ve UNICEF gibi yapıların kurucuları ve kontrol edenleri ile IMF, WTO, WB ve NATO gibi oluşumların kurucularının aynı haydutlar olduğunu unutmuşa benziyorsunuz. AI maşallah Üçüncü Dünya ülkelerindeki (hele ki İran, Sudan, Çin, vb.) insan hakları ihlallerine gösterdiği ilginin onda birini ABD'deki, Almanya'da ki, İsviçr'de kilerine de gösterse kurban keseceğim. Yani güzel ve hoşa giden yanlarını görürken, gerçek özsel niteliklerini gözden kaçırmıyor muyuz?

3.Bu tür şeylere karşı çıkanlar genelde hiçbir şey yapmaya yanaşmayan, eylemlere yanaşmayan ve herşeye bi kulp bulan tipler olarak nitelemişssiniz. Bir kısımı için doğru olabilir ama foto değiştirmeyi ya da internetten bi imza çakmayı falan öyle eylem diye nitelemk de garibime gitti yani. İktidarları en çok korkutan sokaktaki eylemlerdir. bakın 50-100 öğrenciye nasıl da saldırıyorlar kudurmuşlar gibi. Bi yazarın kontrollü muhalefet diye bi yazısı üzerine bi şeyler okumuştum bir zamanlar. Yani anlattığınız türden muhalefet dünyayı elinde tutan haydutları birakın endişelendirmeyi bilakis onların bizzat yarattıkları ve önünü açtıkları bir muhalefet anlayışıdır.

Uzattım. Selamlar

Eleştirel Günlük said...

Ebru bir cok kisiye ulasmada teknolojinin etkili kullanimina cok iyi bir ornek. Hatta hatta ben bir adim oteye gidip orgutlenme kavraminin da varsayimlari bu baglamda yeniden gozden gecirilmeli diye dusunuyorum. Eminim sosyologlar ve sosyal psikologlar bu konuda calismaya baslamislardir bile. Iyi amcali calismalara kara calmalara gelince bu ne yazik ki ulkemizin gercegi. Adamlar kara calmak icin varlar sanki...

Eleştirel Günlük said...

Zihni hocam kesinlikle internet ortaminin insanin algisi uzerinde, anlamlandirma uzerinde ve hatta ikna olma uzerinde farkli bir etkisi var. Bu konuds sanirim bilimsel calismalar bizi daha da bilgilendirecek...

Eleştirel Günlük said...

Cuney sagol yorumun icin. Hakli olabilirsin. UNICEF'in ne oldugunu ve sinirlarini biliyoruz kuskusuz. insanlarin katilimlarinin asil kalici degisiklikleri yaratmadaki rolu uzerine daha iyi bir ornek bulabilirdim.

Eleştirel Günlük said...

Can hosgeldin. O soz icin cok tesekkurler. Googlelayinca 1973 tarihli bir makaleye rastladim. Henuz okumadim ama okunasi bir makaleye benziyor.

Eleştirel Günlük said...

Geronimo sagol yorumlarin icin. 1) Internet sonucta bir teknolojik bir arac.. Kim ki kendi cikari icin etkili kullanirsa. Bilinmedik yanlari da kullanildikca cikacak ortaya.

2) Haydutlarin kimler oldugunu unutmus degilim. Cuneyt'in yorumuna yanitta da soyledigim gibi daha dogru bir ornek bulunabilirdi. Bir de sunu da eklemek isterim bu tur kuruluslara "haydutlar" cercevesinden bakmak bana yorgani yakmak gibi de geliyor bazan. Tarihsel perspektiften bakinca bir kazanim olarak da gorulebilir ve yine etkili olarak herkes icin yararli daha iyi nasil kullanilabilir diye de bakilabilir. Ornegin teknoloji kavramina bakarsaniz teknolojinin de ozunde egemen siniflarin cikarlarina isleyen araclar oldugunu da soyleyebiliriz. Sanayi devriminin ilk asamalarinda iscilerin neye saldiracagini bilememeleri ve sonucta makinalara saldirmalari gibi tepkiselliklerin de farkinda olmaliyiz diye dusunuyorum.
3) Sokaktaki eylem geleneksel olarak tabii ki iktidarin korktugu bir bicimdi. Bu internette olamaz diye bi sey yok. Internette ekonomiyi bile cokertebilirsiniz. Inanin su Noel baba doneminde insanlari orgutleyin online'dan alis veris yapmamalarini saglayin bakin bakalim kac grevin yapamayacagi etkiyi yapcaktir... Yazimin asil altini cizmek istedigi bir onemli konu da buydu. Bu yeni bir platform ve potensiyeli de cok onemli. Sokaklara dokulmekten ayri tutulsun demiyorum ama onemini de goz ardi etmemeli.

egoktogan said...

İnternet aktivizmiyle ilgili olarak Can Sungur'un yukarıdaki yorumu çok önemli:

"Weak ties seldom lead to high-risk activism."

"Zayıf bağlar nadiren yüksek riskli aktivizmle sonuçlanır."

İnternet aktivizminin işe yarayıp yaramaması artık bir tartışma konusu değil. İşe yaradığına dair pek çok örnek var. Ama bu örneklere baktığınızda internet dışı örgütlenmelere kıyasla çok daha düşük riskler içeren eylemliliklerle sonuçlandıklarını görürüz.

Eh ne kadar büyük bir etki yaratmak istiyorssan o kadar riski de göze alacaksın.

Bu konuyla ilgili yazdığım bir yazıyı paylaşmak isterim: http://yesilgazete.org/2010/10/09/2010-yilinda-d-a/

Eleştirel Günlük said...

Efe hosgeldin. Yazini okudum. Guzel bir yazi olmus. Ellerine saglik.