Pages

Jul 23, 2007

Seçim Sonuçları

Ben şaşırmadım seçim sonuçlarına, ya siz? Biraz evvel BBC’ye kısa bir yorum yazdım ve dedim ki; bu Kemalismin militarist yorumunun iflasıdır. Dedim ki bu aptalca bir Batı taklitçiliğinin sonucudur. Bu fasistik bir asimilasyonun, homojenlestirmenin, ve Türk tipi tek-boyutlu insan yaratmanın sınıfta kaldığına dair bir karnedir. Umarım dersler alınır! Mesele AKP’nin başa gelmesi değildir. Mesele Türkiye’deki egemen ideolojinin artık 1923’ün yorumlarıyla, Türk Ordu’sunun orkestra ettiği militarist korku rejimiyle insanları yönetemediğini ve bir birlik ve beraberlik duygusunu yaratmayla hiçbir ilgisinin olmadığının anlaşılma ihtiyacıdır. Budur mesele…

8 comments:

Anonymous said...

elestirel günlük selam,

felsefi sisir hadisesine biraktigin yoruma degindikten sonra bi ziyaret edeyim dedim. secim sonuclarina iliskin yorumun hemen dikkatimi cekti. resmi ideolojinin ve tarihin iflasini okumussun sen bu tablodan.bu secimin türkiye siyasal tarihinde ilginc bir yeri olacaktir kanisindayim.resmi ideolojinin iflasini acikca okuyabilicegimiz bir tabloda ne yazikki yine "umutlu" olmak icin fazla neden yok gibi görünüyor. cok uzakta oldugum icin acikcasi sonucalri icerden degerlendirmek olanaklarina sahip degilim.ama sonuclarin beni de sasirtigini söyleyemem.yerinde olarak tarif ettigin gibi "milittarist korku rejimi" bir tür iflas yasiyor, uzun süreden beri yasanan, sonra yamanan ama yamanin tam tutmadigi bir sürec bu ve artik belkide önü alinamaz isretleriyle kendini gösteriyor.ama tamda buradan itibaren sanki mesele akp'nin basa gelmesiymis gibi görünüyor.umarina katiliyorum yine de.umarim dersler alinir diyorum ben de, cünkü dersler alinmaz ise bu iflas sürecinin bazi agir sonuclari daha olacaktir ilerde.korkuya kapilmis bir korku rejimi kadar tehlikelisi yoktur.

Eleştirel Günlük said...

Sagol yorumun icin. Ben de kendimi gotumser (Can yucel'den) sanirdim yahu. Sen benden de betermissin. Sen iyice korkuttun beni. Ben o korkuya kapilmis korku rejiminin neler yapabilecegini dusunmek bile istemiyorum. Kurt'un nefesini ensemde hissediyorum ama "degildir! Degildir!" diye kendimi telkinlemek istiyorum. Biraz da umutlu kalmak adina bunu yapmak zorundayim sanki...

Anonymous said...

kurt degildir canim, kedidir o kedi ;)....

saka bir yana, secim sonuclarini halkimizin darbecilik karsisinda aldigi duyarli tavrin bir sonucu gibi okumak egilimi var.bu beni ikna etmiyor.cikan sonuctan sevinilecek noktalari bulmak, hic degilse "eh ben bundan memnunum" demek mümkün olmakla birlikte, etki tepki eksenlerinde olusan kitlesel tavirlarin her zaman süphe uyandirici oldugunu da unutmamak da fayda var.canneti'nin "kitle ve iktidari"ni actim hemen, secimin sonuclari bunun aksi olsaydi da yapacagim gibi...

Eleştirel Günlük said...

Kacakkova anlasildi sen benim kendi kendimi avutmama izin vermeyeceksin.

Oncelikle halkimizin darbecilik karsisinda bir tavir aldigini hic mi hic sanmiyorum. Ona inanacak kadar gerceklikle bagimin kesildigini de sanmiyorum.( Aslinda gerceklikle bagim kesilse daha mutlu olur muyum o da baska mesele ama...) Darbecilik karsisinda bir tavir yuksek duzeyde bir kritiksel analiz yetenegi ister, tarihsel bir birikim ve duyarlilik ister. Ne yazik ki boyle bir sey soz konusu degil. Halkin niye sectiginden ote nasil sectigiyle ve bunun tarihsel baglamda tabu halde bulunan mevcut ideolojinin temel yapi taslarina karsi bir yadsima (negation)olusu olusuyla ilgili benim sevincim aslinda. Dayatilmaya calisilan egemen siniflarin ve conformist Kemalistlerin dayattigi "laiklik" kavrami ilk defa ciddi bir mercek altina alinacak ya da alindi. Bu anlamda bir gelismeye, yeni bir acilima gebe olmasi acisindan olumlu. ve AKP'nin orduya haddini bil sen ancak (demokraside) benim emrim altinda calisirsin mesajini vermesi bile Turkiye'de hic bir partinin yapamadigi militarisme karsi en tutarli ve cesur bir tavirdir. Yani tarihsel olarak AKPnin secilmesi (kuskusuz herseye ragmen secilmis olmasi da bir seydir ama) degil AKP (ve hatta bagimsizlarin) deneyimlerinin etki tepki ekseninden cok otede bir sey gibi geliyor bana. (Yahu su son cumle icin de kusura bakma. Eger anlasilmadiysa tekrar denerim. Haber ver yeter).

Anonymous said...

selam elestirel günlük,

kemalıst laikçiliğin catırdaması ve durumun "yeni bir gelişmeye gebe olması" bu süecten çıkarılacak sonuçlardan biridir haklısın.bu zönlerden yaten olumsuz bir şey demiyorum.tanzimat'tan beri memlekette gelenekle moderlık arasındaki gerilim tamamlanabilmiş, çatışmalar sonuçlanmış değil.bu hikayenin sınıfsal ayağından bakınca, modernlik/gelenek geriliminin, sürekliliği görülüyor.son olan bitenler bu süreklilikte bazı dengelerin değiştiğini (mi?) gösteriyor. olabilir.senin son cümleni tam anlamış gibi yapmayayım, ama anladığım bu: secimin sonucları, tarihsel olarak hikayenin değişmesisin işaretlerini veriyor.eger bu anladığım şey doğru ise şunu sorabilirim kendimize, hikayenin olası değişimlerinden ve açığa çıkardığı eğilimlerden hareketle gerçekten neyi umabiliriz?

iyi geceler.

Eleştirel Günlük said...

Evet sanırım anahtar kelimeler; gelenek ve modernite. Türkiye’nin kendine özgü kendi dinamiklari icinde gerçekleşen demokrasi tarihininin miladı diye bakıyorum ben bu seçim sürecine. Çünkü 1923’den beri egemen olan ordu destekli cumhuriyet’in büstleri sarsılıyor ve sanki bir uykudan uyanacakmışız gibi.

1923’den beri yaşadığımız tarhin bir yanı düş bir yanı kabus. Düş yanı bize ait olmayan-bizim olmayan adına da Batılı-modernlik denen şeydi. Gönüllü kolonize olmuştuk silah zoruyla kovduklarımıza. Pazardan alır gibi almıştık kimliklerimizi, alfabemizi, kadınların oy haklarını. Ithal edilmiş bir uygarlık kostümüydü, üstümüzde eğreti duran birşeydi. Bize ait olanı ise zulüm ve diktatörlüklerdi. Nazım’in hapislerde çürütülmüşlüklerinden 20lik çoçukların ibreti alem için asılmışlıklarına ve Latin Amerikan tarzı kirli savaşlara kadar. Halk için halka karşı bir kaostu.

Işte bunun kırılmışlığına olan inancım benim sevincimin kaynağı. Bir tarihin miladi yani. Işin yine tarihsel açıdan en kötü tarafı (benim açimdan tabii) bu kırılmanın Kemalist ideolojiyle bile karşılaştırılmayacak kadar gerici başka bir ideolojiyle gerçekleşmiş olması. Isterdim ki bu kırılma demokratik bir solla gerçekleşseydi ama olmadi. Ancak sol adına da güzel yaratıcı, otantik şeyler oldu - oluyor bu süreçte.

Kısacası evet hikayenin seyri değişiyor hem de yeni dinamiklerle. Ne mi umut edebiliriz? Daha demokratik bir ülke kuşkusuz. Ama bu hemen olacak mı? Kuşkusuz hayır. Daha çok çalışılması gerekiyor. Geçmişin yanlışlarından dersler alınması gerekiyor. Ne kadar ayakları yere basıyor bilmiyorum ama iki şey umut ediyorum.

1) Kemalizm’in dogma olmaktan çıkarılmasını umut ediyorum.
2) Vatandaş kavramının önceden nitelikleri ve sınırları anayasaca, Milli Eğitim müfredatlarıyla belirlenmiş irkçı bir Türklük kavramı olmayışını umut ediyorum.

Peki Kacakkkova sen ne düşünüyorsun?

Anonymous said...

selam

bana siyasal alana dair ne düsündügümü sorduklari zaman, gözüne projektör tutulmus yarasalar gibi donup kaliyorum....yine öyle oldu ama, sonra senin umarlarina bakinca, bunlari ben de neden ummayayim diye düsündüm.......irkicilikla malül bir resmi ideolojimiz ve, onun nedenn malül oldugu bir tarafa bir ideoloji oldugundan bile habersiz bir toplumsal bilincimiz mevcut.....bu senin sonda belierttigin iki umut, sonunda bunlari iraz olsun degistirecekse ben de bunlarin umulabilecegini düsünüyorum.....bir bakima bunlar ummak zorunda oldugumuz seyler....fakat ummak gerekliligi ile umulabilir oup olmamasi farki konular yine de.....secimden sonra ortaya cikan tablo, tam bu noktada hikayenin degismesi bakimindan ne derce umut vaadeder niteliktedir tartismali.....gelenek modernlik ekseninde harekete gecen dinamikler,ve hikayede varkilasma yönelimleri var.....ama bunlarin anlami nedir bilmiyorum....benim umudum# umut edilebilir olan seylerin hic degilse bir ölcüde karsilik bulabilmesi....

sevgiler.

ps.bu ücüncü yazisim.nedense önceki yorumalri birakmayi beceremedim.ikincisi bununla ayniydi ama ilkine yazik oldu.yazdikca degisiyor insanin dedikleri birader.bi dedigini bi daha demek olanaksiz.

Eleştirel Günlük said...

Sanirim Turkiye'nin sosyal yapisi da ekonomik yapisi gibi tutarsiz. 70'lerde cogunlugu devrimci olan bu ulke 12 Eylul sabahinin sokunu ustunden attigi 13 Eylul gunu Ataturkcu Kenanci oluverdi. 1984'lerde Ozalci; kosedonucu. 1990'lara gelmeden Islamci. 2000'li yillardan beridir de bir cok seyin bileskesi: hem mafyaci, hem kemalist,hem milliyetci hem islamci...Yani diyecegim o ki birseyler umulur gibi degil (umut degil). Bir sey ummak icin birseylerin en azindan bir seylerin tutarli gitmesi gerekiyor. Ve bu pek olmuyor...

En iyisi mi hadi biz de hikayeyi degistirip umut konusunda yazalim... Uzun suredir umut'u umutsuzlastirmadan biraz irdelemeyi dusunuyordum. 70'li yillardan beri kullanila kullanila cilki cikmis ama hakettigi entellektuel ilgiyi ve sorgulamayi hic gormemis kavramlarin basinda geliyor bu umut kavrami. Umarim bir iki haftaya kalmaz bir giris mahiyetinde bir seyler karalarim..

Simdilik hoscakal.