Pages

Nov 1, 2007

Inanıyorum ki

Inanıyorum ki Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet gazeteleri olmasaydı Türkiye daha barış dolu bir ülke olurdu.

Inanıyorum ki Milli Eğitim Bakanlığı olmasaydı, ülke insanı okuma ve yazmayı severdi.

Inanıyorum ki YÖK olmasaydı, Türkiye’den de bilim insanı, filozof falan çıkardı.

Inanıyorum ki Din ve Diyanet işleri Bakanlığı olmasyadı Türkiye laik olurdu.

Inanıyorum ki Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş, Tansu Çiller, Turgut Özal, Kenan Evren, Doğu Perinçek, Mehmet Ağar, Ibrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Hıncal Uluç, Ilhan Selçuk, Mehmet Ali Erbil, ve adını saymakla bitiremeyeceğim Türkiye’nin tarihine bir şekilde girmiş şu adamlar doğmamış olsalardı daha mutlu bir Türkiye mümkündü..

7 comments:

Anonymous said...

Bunlar olmasa bile, mutlaka bunların yerini birileri dolduracaktı.

Sorun aslında bunların OLMASI değil, bunlara karşısında birilerinin olmaması ya da azınlıkta olmaları..

zihni örer said...

Bu işte bir eksiklik yok mu Dostum?
Bence bu saydıkların Sivri Sinek Beyleri... Bataklık ve beylerin kulları ortada dururken, Türkiye nasıl mutlu olur ki?

Bu mekan onlardab binlercesini yeniden üretir.
Yine de bir daha düşünelim:))

zihni örer said...

Uçanbalık aynısını demiş,sonradan farkettim.

Eleştirel Günlük said...

Sagol Ucanbalik, bunlarin karsisinda birilerinin olmamasi ya da azinlikta olmalari fikrine katiliyorum. Yine de "mutlaka bunlarin yerini birileri dolduracakti" daki "mutlaka'dan pek emin degilim... doldurabilirdi desek sanki daha iyi olacak. Ayrica da bunlarin kendilerine ozgu (hani o tarihsel ve nesnel kosulardan bagimsiz kisilik traitleri var ya )o "haddeden suzulmus" bunlara boy pos olmus insanlik disi musveddelikleri var ya, iste onlar olmazdi en azindan ve bu ulke daha guzel bir ulke olurdu...:-)

Eleştirel Günlük said...

Zihni tesekkurler (Yahi neden size "Zihni bey" demek gibi bir zorunluluk hissediyorum kendimde. Zihni bey diye birileri benim bilincaltimda bir hegemonya ya da saygi kralligi mi kurmus acep? Garip. Neyse biz konumuza donelim.) Ne diyecektim?

Ha o bataklik meselesine gelince ben de siz de o batagin bir parcasiyiz ve batagin batak olusunda bizim de bir payimiz var. Yani sizin sorunuzun tam yaniti yok bende ancak spekulasyon yapabilirim. Bakin ne hatirladim bi ara sunu bile demeye baslamistim: Ulan bi diktator olsam bu ulkede. Bu ulkede 100 kisi ya kalir ya da kalmaz. Ha o 100 kisinin icinde kendimin olacagi da garanti degil.

Murathan Mungan der ya

hadi çıkaralım geçmişimizde suç ortağı ne varsa
Herkesin düşmanına benzediği bu dünyada
ne eksik bizde, ne fazla
ne arıyoruz şimdi şu kundaklanmış yılların başında
kendimiz bulalım kara kutuyu
ne kadarını kurtarabilmişiz kendimizin

hadi sayım yapalım


Eeee simdi ben ne diyorum sahi? Ben diyorum ki o listedekiler yine de bizden daha kotu, igrenc, ahlaksiz, nammussuz, satilmis. Ve hepsinin agzina sicayim (burada bir APA standardina gore alinti yapip FC'a keredi vereyim).

zihni örer said...

(Yahi neden size "Zihni bey" demek gibi bir zorunluluk hissediyorum kendimde. Zihni bey diye birileri benim bilincaltimda bir hegemonya ya da saygi kralligi mi kurmus acep? Garip.

Geleneksel olarak dostlukların nüvesini birlikte (aynı ortamda) yaşanılan zaman belirler ama, bizim dostluğumuzu belirleyen daha aktif ve net etkenler duruyor ortada; bunu ikimiz de görüyoruz. Ben sana "bu yüzden "dostum" diye hitabediyorum. Biz bu düşünceler içinde gerçek dostuz gibime geliyor. Bu "..gibime gelmek" inançyolundan yürüyoruz ve yürümeliyiz diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum bu sıcak tespitinden dolayı.

***
Evet, konuya gelince:)
Elbette sistemin bir parçaso olarak davranıyoruz çoğunlukla. Bunun mazeretleri tartışılabilir. Ama, Belli yaşlardan sonra, bir insanın aile (yaşamı)sorumluluğuyla, bireysel yaşamı arasındaki fark insanın cesaretini belirliyor. İşte verilen tavizler bu noktada başlıyor. Böyle bir tabloda kendi çekeceğimiz acılar soçramamıza neden olabilirken, çocuklarımızın çekebileceği olası acılar, insanın doğal olarak refleksini etkiliyor.
Bunun bir orta yolu vardır elbette... Her yürek cesaretini kendi koşullarından alıyor. Yine de eleştirel yaklaşımları ciddiye almadığım düşünülmesin. Arada bir kendimizi süzmemiz gerek.

Eleştirel Günlük said...

Evet bir de bu sanal ortamda yanlis anlasilmak cok olasi oldugu icin saygiyi elden birakmamak da yarar var.

Mesele yasla da ilgili olabilir ama asil mesele ozgurlugu yitirisimiz, ozgurluge olan tutkuyu yitiris (sizi elestirmiyorum sadece acimlamaya calisiyorum bizim acmazlarimizi)..Adina aile, sorumluluk falan deyip sosyal olarak kabul gormesi yuksek olasilikli normalra kurban ediyoruz gencligimizi...

Bu da aslinda bir tur icsellestirilmesi baskinin. Evlenince baktim ki ozgurluk gitti. Cocuklar olunca artik hayatim da yoktu...Uzucu ama gercek. Ha tirsak ve korkak, ya da gercek ozgurluge tutkun olacak denli cilgin olmadigimi kabul etmek beni aklar mi bilmem ama yine de toparlayacak olursak adi gecen alcaklar kadar insanlik onurunun ayaklar altina alinmasina katkida da bulunmadim. Ve onlar olmasaydi hala daha guzel bir Turkiye mumkundu...