Pages

Sep 6, 2008

Ramazan - Saygı - Bireysel Özgürlük

Ramazan daha gelmeden tehditleri őnceden gelmiș korku atmosferini yaratmıștı. Őğretmenler odasında yalnız oturuyordum. Inançlı müslümanlardan biri müdür muavini ile girip odaya dıșarda bașlayan sohpetlerine devam ediyorlardı. Ya da planları őyleydi. “Yok canım kimse sigara içemez burada.” Baktım. Bakmadılar. Sanki yokmușum gibi. “Hocam tehditiniz bana ise, üzgünüm ama ben sigara içeceğim sen de sıkıysa bana sigara içirtme” dedim. Hatırlamıyorum sonrası nasıl gitti. Kavga etmedik ama orası kesin.

Sonra Ramazan geldi. Ilk gündü. Herzamanki gibi kahvaltıdan sonra okula doğru yola çıktım. Ilk sigaramı yakmıștım. Sonradan da őğreneceğim: Ramazanda açıkça oruç yiyen kasabanın ilk delisi benmișim. Çocuklar dehșet içindeydiler. Daha őğretmenler odasına girmemiștim ki müdür muavini yanıma geldi ve Ilçe Milli Egitim Müdür yardımcısının beni çağırdığını sőyledi. “Ne o dedim! Beni rüyasında mı gőrmüș? Sőyleyin dersim var. Dersden sonra giderim”dedim. Müdür muavini bunun onu kızdıracağını sőyledi. Ben de onun keyfinin eğitim ve őgretimi engellememesi gerektiğini sőylediğimi ona sőylemesini sőyledim ve dersime gittim. Őgrenciler suskundu. Tenefüsde őğretmenler odasına doğru giderken baktim ki MEB Ilçe Müdür yardımcısi beni bekliyor. Hocam konușalım dedi. Müdür muavinin odasına gittik. Kapıyı kapadı. “Hocam siz bilgili insansınız. Toplumda bireylerin birbirine saygısı șartttir” gibi laflar etmeye bașlamıștı ki sőzünü kestim “Iște bu nedenle sizin bana saygı duymanız gerekiyor” dedim. Ben siz oruçsunuz diye mi yemek yiyorum ki size saygısızlık olsun. Siz oruçsunuz diye mi sigara içiyorum. Ben Ramazandan őnce de sigara içiyordum șimdi de sigara içiyorum. Siz oruç tutuyorsunuz diye benim de oruç tutmamı istemeniz ya da oruç tutmadığımı saklamamın zorunluluğunu bana dayatmaniz olsa olsa birey olarak sizin benim üzerimde baskı kurmanızdır. Bu anayasaya da aykırıdır. Devlet memurlar kanununa gőre de aykırıdır. Siz gőrevinizi kőtüye kullanıp benim üzerimde baskı kuruyorsunuz” dedim. Ürker gibi olmuștu. “Yok canım, arkadașça sőylüyorum” gibi laflar etmeye bașlamıștı. Siz benim arkadașım değilsiniz. Olamazsanız da. Ayrıca benim arkadașım beni MEB Ilçe merkezine ayağına çağırmaz. Müdür odasına beni çağırıp, kapıyı kapatıp, benimle bir amir sıfatı ile konușamaz” dedim ve çıkıp dersime gittim.

Iki gün sonra da ilçedeki Imam Hatip Lisesinde ders őğreteceğime dair bir belge geldi. Imam hatip’e yeni bir müdür gelmiști. Güreșçi ve militan-vari bir adammıș demișlerdi. Tanıșmamıștık. Hemen anlamıștım, adam őzel talepte bulunmuștu herhalde beni islah etmek için. Bir de imam hatipde ders verip oruç yemek de iyice bir kafa tutmak olacaktı hani . Ama őte taraftan eğer sigara içmesem (oruçlu gibi gőrünsem, ya da saklasam oruçlu olmadığımı) kendime hiç saygım kalmayacaktı. Őlsem de içecektim. Içmeyecek olsam da içecektim. Imam Hatip’in őğretmenler odasına girdim. 4 ya da 5 őğretmen vardı. Çıkardım sigaramı yaktım. Odada kimse kalmamıștı. Sonra müdür geldi, șőyle çatık kașlarıyla bana bir baktı ve

- Siz hoca mısınız ?
- Diğerlerine benzemiyorum. Benzemetiniz galiba ama evet hocayim. Ya siz kimsiniz?
- Ben yeni okul müdürüyüm.
- Ben de benzemetim! Liseden geliyorum.
- Hocam odamda konușalım.
- Siz gidin sigaram bitince gelirim.
- Sigaranızla gelin.
- O zaman olur.

Odasında da o kaba-saba dayı-vari konușan adam saygın bir entellektüel oluvermiști birden. Saygı üzerine ve saygının demokrasi gibi çoğunluğun azınlık üzerinde mutlak tehakkümmünün olmadığını konuștuk. Sonra da

- Hocam yine de içmeseniz?
- Yok hocam ben içerim. Bu benim zar zor sahip olduğum kısıtlı őzgürlüklerimden biri. Siz ister MEB’e gidin ister cihada.

Hafta sonuna doğru - Cuma günüydü sanırım - Imam Hatip’de oğretmene ihtiyaç olmadığına dair bir belge daha gelmiști…

Ortaokullu çocuklar gelip sorardılar: Hocam niye oruç tutmuyonuz? Derlerdi. Ben de “yahu çok karnım acıkıyo ondan “ derdim. Sonra őglen arasında elimde bir somun ekmek yemeğe -eve-giderken ortaokullu çocuklar arkamdan bağırırlardi:

“Afiyet olmasın őğretmenim!”

Sonra lise üçdeki bazı őgrenciler de bana őglen yemeğinde eșlik etmeye bașlamıșlardı.

“Ulan hani oruç tutuyordunuz” dediğimde de

“Hocam babadan korkuyoz yaaa!” derlerdi.

Eminim babaları da komșulardan ya da kahvedeki arkadașlardan…

31 comments:

Anonymous said...

Yazdıkların doğru, yaşadığın yeri belirtmemişsin ama bu türlü sorunlar hele hele taşra ve küçük yerlerde ayan-beyan sırıtıyor zaten..

Bu arada Ama őte taraftan eğer sigara içmesem kendime hiç saygım kalmayacaktı. bende oruç tutmuyorum ve sigara kullanıyorum ama cümlenizi anlamadım sigara içmenin saygıyla ilintisi nedir çözemedim?

Ayrıca buda demokrasi sanırım, çaktırmadan zora dayatılan demokrasi biçimi, kimse kimseye tabii olmak istemiyor zaten ama biryandan da yine zorunlu demokrasi ayakları, bu sizin yazdıklarınızdan çıkıyor yani toplumun genel yapısı bu, herkes kendi karşıtından öylesine nefret ediyor ki bir yandan da Polyanacılık oynuyor.. Çok merak ediyorum her cuma namazında imamın oruç tutmayanlar hakkında cemaatine ne söylediğini merak ediyorum şuandan itibaren?

Aslında herkes kendine göre bir TV kanalı bulmuş ortalık ilahiyatçıdan geçmiyor, hepsi de farklı bir anlam getirip öyle yorumluyor dini. İrtica bu olsa gerek:) Biri hümanist bir diğeri kendisi gibi düşünmeyeni -bir toplumu- ve/ya da mezhebi kâfir ilan edebiliyor tabi bu yerine göre değişiyor. Yine Türkiye çadır kent oldu, her belediye iftar çadırlarıyla dolu… 11 ay çal-çırp (Deniz feneri ve Dişli örneğinde olduğu gibi) sonra hepsini 1 aya sığdır… Göreceli bir durum söz konusu anlayacağınız..

Hepimiz cennette gideceğiz..

Eleştirel Günlük said...

Ama őte taraftan eğer sigara içmesem kendime hiç saygım kalmayacaktı.

Sigara icmek oruc tutmama davranisiydi. Hatta yazinin basinda ogretmenler odasindaki tehditte de o vardi. Ya da oruc yemenin adiydi...

cüneyt uzunlar said...

Dürüst davranmışsınız. İyi yapmışsınız. Anneniz olsaydım sizin için endişelenirdim. Uzak akrabanız :-) olarak sizi selamlıyorum. Renkli bir toplum olmanın ayrıca kimseye zararı yok. Amacımız hayvanlardan, hayvan sosyal davranışlarından her gün biraz daha kopmak, daha çok insan olmak. İnsanileşmek. Sürü değil toplum olmak. Acımasız değil vicdanlı olmak. Bencil değil paylaşımcı olmak. vb.

Ve yazınız sayesinde çağrıştı herkese Kosinski'nin Boyalı Kuş romanını tavsiye ederim.

Tolga said...

Bu yobazlarin ortasindaki direnisin takdir edilesi EG.

Cocuklugumdan beri en gicik oldugum sorudur: "Niye oruc tutmuyorsun?"

"Ulan essogluesek, sen niye tutuyorsan ben de ondan tutmuyorum" demek istesek de diyemiyorduk tabii, sinavim var gibisinden bir suru sacma sapan cevap verdim 12 yasima kadar.

Artik ABD'deki araplara, turklere, farslara anlatiyorum ama, bak guzel kardesim senin oruca ihtiyacin var (cunku iradesizsin), icki icmemen lazim (cunku icince azitiyorsun), sonra abdest mutlaka almalisin (cunku kirlisin), bizse dogustan yikanmisiz, icki icince de daha da guzellesiyoruz. Ondan senin ihtiyacin olan seyler, benim icin gecerli degil. Iste ondan o sartlara uymuyorum diyince, agizlari acik kaliyor :)

Anonymous said...

Arkadas iyi direniş göstermiş kutlarım kendisini:)

Eleştirel Günlük said...

Cuneyt, Tolga ve Serpil sagolun ovgulu sozleriniz icin. Beni oyle cesur falan da sanmayin. Valla korkmuyor ya da kaygilanmiyor da degildim. Sivas olayindan sonra dusunmustum. Sivas olayi daha once olmus olsaydi beni evde yakarlar miydi acaba diye... Yok yahu yapmazlardi diyemiyorum...
Ama ne guzeldir korkunun insanin ayagina ket vurmamasi... Gunun sonunda kendine saygini yitirmemis olmak...
Ha unutmadan tek eglenceli yani da : Davulcunun butun ramazan boyunca ozellikle benim evin onunde 45 dakika resital yapmasaydi... Iskencede de Orhan gencebay’in simdi ask zamanidir sarkisini hep dinletirlermis… Benim davulcu daha iyiydi valla. Ancak bu vesile ile davulun muzik baglaminda cok zengin bir enstrumental olmadigini bizzat yasamis olmustum.

Cuneyt sagolasin kitap onerisi icin. Konsinski'nin boyali Kusu okunacaklar listeme eklendi. Tesekurler...

Anonymous said...

Tekrar merhabalar:) yazdıklarınızı her zaman takip ederim Eleştirel Günlük belki de hissediyorsundur?!

Türkiye de bu süreçi iyi sorgulamak-irdelemek ve tartışmak lazım ben uzun zamandır bunu düşünüyorum bu şekilde de blogumda dillendirmeye çalışıyorum aslında.. Başından beri olmayan demokrasi üzerine lafazanlık yapanlar var, AKP'nin şiddetle desteklenmesini isteyenler var (ki bütün bunlar birden olmadı temellinde iktidarın bakış açısı ideolojisi var ya da Erdoğanın söylevlerinden cesaret alan asallaklar var) AKP'ye destek vermem için bana mantıklı birşeyler söyleyecek kimseleri belki de bulamamdandır..

Biz yaşadığımız yerde eşimle öğretmen evine bira içmek için ilk gittiğimizde öğretmen evi sorumlusu çalışan bayan arkadaş gelip bizi tebrik edince ve bizi tanımamasına rağmen sizi burada sık sık görmek istiyoruz deyince çıkışta sordum bayana, hayırdır hanımefendi neden öyle birşeyler söylediniz: AKP sıkıştırıyor demişti özetle..

Bu ülkede demokrasinin teminatı AKP değildir, dediğiniz gibi Sivas daha beleklerdedir..

Uçanbalık'ın sayfasına bir tartışmada yazdığımı burayada da söyleyeyim: AKP Milli Görüş geleneğinden geliyorsa o geleneğin, yok İslam modelini Ilımlaştırıp sunacağını iddia ediyorsa o savunusunun, yok ben demokrasinin ve özgürlüğün teminatıyım diyorsa bütün bunların yüz karasıdır. Samimi de değildir..

Emperyalizmin göbeğinde onların kuçağında iktidar olan bu gerici akım ve Erdoğan kliği bu ülkede diğer burjuva partilerinin de maalesef yüzkarasıdır.. Gelen gideni aratıyor işte!

Ayrıca yukarıda ki son cümlemi düzelteyim "hepimiz cennete gideceğiz" değil "onlar" gidecekler diye değiştiriyorum..

Din konusu üzerine ve İslamiyet hakkında ciddi tartışmalar gerekli?

Türkiye'de uygulanan İslamiyet biçimi buraya mı özgü yoksa Arap mı vb. gibi.. Osmanlı da emperyalist şovenistti (hatta şerefsiz) ama bunlar onları da geçti vesellam...

Eleştirel Günlük said...

Katkilarin icin tesekurler yeraltindannotlar arkadas. Haklisin bu meselenin , diger bir cok mesele gibi, irdelenip arastirilmasi gerekiyor. Muslumanligin Turkiye'de yasanan bicminin de AKP'nin cok mu cok otesinde bir kavramsallasmayla aciklanabilecegine inaniyorum. Nihayetinde AKP bir gecici bir hukumet. AKP'nin degil de Ordunun ya da devletin muslumanligi daha bir iki yuzlu, ahlaksiz, dinsiz, radikal, terorist falan...

Anonymous said...

sanırım temel yanılgımız bu tarz sıkıntıların sadece uzaklarda, kırsalda, kuytuda, köşede, bizden uzaklarda, bize uzak kişilerin başına geldiğini sanmak. artık öyle değil. ne yazık ki bütün işyerlerinde benzeri sıkıntılar başka tonlarla da olsa yaşanıyor. örneğin inanmadığı ya da alevi olduğu halde oruç tutan (ya da tutuyormuş gibi görünen) çok sayıda kimse var iş yerlerinde oysa asıl bu zamanlarda "açıkça" yaşamak onurlu bir davranıştır. yemekhanelere gitmek (özel ya da kamu kuruluşlarında) ramazan ayı geldi mi gerçek bir "devrimci eyleme" dönüşüyorsa ortada bir sorun var demektir. yurtlarda "bedava" verilen sahur yemeklerine gönül indirmek zorunda kalan öğrenciler var. iş yerlerinde iftar saati eğer mesai saatinden önceyse yarım saat ya da bir saat daha çalışmamak adına oruçlu numarası yapan insanlar görmüştüm daha önceki ramazanlarda. oruçluysanız bile mesai bitene kadar çalışmak zorundasınız, iftarınızı bir yolla açıp mesaiyi tamamlayın demek yerine kendileri de bu "imtiyaz"dan yararlanma adına rol yapan bir dolu insan biliyorum. zaten bu insanlar yüzünden iftarın mesaiden önceye denk geldiği yıllarda ramazan aylarında otomotikman iftar saati iş bitim saati haline geldi. laiklik hakkında ne düşünürseniz düşünün ama dinsel kaideler gündelik hayatı düzenlemeye başladıysa yaşadığınız şey laiklik olmuyor ve din sosyal yaşamı işte böyle yavaştan ve minik adımlarla belirlemeye başlıyor. yemekhanelerde listeler yapılıyor, adeta oruç tutmayanları teşhir etmeyi amaçlayan. eşim bir büyük kentte büyük bir devlet üniversitesinde hoca. siyasal olarak benzeştiğini düşündüğü kimi arkadaşları ramazan ayında sınıflara oruç tutanlara saygı duyma gerekçesiyle (her zaman girdikleri halde) çayla ya da benzeri içeceklerle girmiyor. eşim ise ramazanda bir davranış değişikliğine yönelmiyor. onun görüşü tam da bu ayda öğrencinin hocasını çay içerken görmesi gerektiği yolunda. çünkü oruç tutmayan öğrencilerin kendilerini yalnız hissetmemesi, tutanların ise bu ülkede oruç tutmayanların da yaşadığını ve oruç tutmayan kişilerin hiç de ekstrem, tuhaf, kıyıda köşede kalmış yaratıklar olmadığını görmesi gerekiyor. her yıl ramazan davulcusu tarafından azarlanmak pahasına (ciddi olarak azarlanma ve kınama arasında bir tonlamayla konuşuyorlar bizimle) davulcu kapıya geldiğinde açıp oruç tutmuyoruz kolay gelsin diyoruz, kapılarının ardına gizlenen insanlara karşılık. daha böyle gündelik hayatta çok küçük ve önemsiz görünen ama hayatın can damarlarında akan bir dolu durumla karşılaşıyoruz bu "mübarek" ayda. tansiyon hastasıyım ancak tansiyon hastası olduğum için değil inanmadığım için oruç tutmuyorum, hiç bir yerde tansiyonumu bir gerekçe olarak kullanmadım. ramazan ayında tuhaf bir şekilde kendimi tutsak edilmiş, mercek altına alınmış gibi hissediyorum. bu sıcaklarda sıradan bir eylem olan sokakta su içmeyi bile bu nedenle belki bir başkaldırıya dönüştürüyorum. ilk okuldaki çocuğum öğretmeninden sıra arkadaşına kadar bir çok kişiye neden oruç tutmadığını açıklamak zorunda kalıyor. çünkü artık ilk okul öğrencileri de oruç tutuyor. ve evet doğumdan, kürtaja, karı- koca kavgasından, artist dedikodularına kadar her şeyin fetva vericisi haline gelen kadın programlarındaki "din alimleri" çocuklarınızı oruca özendirin buyuruyorlar, kocaman göbekleriyle. bu ülke beni hasta ediyor. birileri bu durumu liberal "aydın"lara bir duyurabilir mi acaba. belki biri kalkar da yeni ve şık bir "sosyolocik" tahlil, tespit falan yapar "kişisel özgürlükler" adına. sima.

Anonymous said...

yurdum insani akp'ye meylettikce, bu meyil hani darbecilere, orduya, kemalizme bir tepki olarak anlasildi, halkimiz özgürlük istiyor falan dendiydi.....halkimiz iktidar yalakasi oldugu icin simdi buldugu özgürlügü de bu sekilde gerceklestiriyor.....her inancin fasizmle iliskisi acaba kendi gerceklesme sinirlarinda mi basliyor, nedir....eger böle ise ne olacak bu "inanc özgürlügü" meselesi....

elestirel abi mukayyet ol kendine....

Eleştirel Günlük said...

Sevgili Sima hosgeldin ve mesajin icin cok tesekurler. Yazdiklariniza gonulden katiliyorum. Ve yazdiklarinizda direkt olarak ima ettiginiz gibi bu bireyin ozgurlugu ve onuruyla dogrudan ilintili bir mesele. Sakaya gelir yani da yok. Saygiyla iliskisi kurulacaksa inanin inanmayana saygisi sozkonusu olmali.

Ve herzaman bana aptal kalabaliklarin teroru hukumet ve devletin terorunden daha korkutucu gelmistir. Cunku teror sosyal ve gundelik bir NORMa donustugunde kontrolu daha cok zordur.

Saygi adina aptal kalabaliklara odun vermenin bedeli agir hem de cok agir olabilir...

Eleştirel Günlük said...

Sagol kacak! Beni deli saniyorlardi. Deliyi de ermis sayiyorlar. Bu nedenle yirtiyom pacayi....

Anonymous said...

Din adına bu tür yobazlıklar eskiden de yapılıyordu, şimdi de yapılıyor, bundan sonra da yapılacak.Ben de oruç tutuyorum ama kimsenin yediğine içtiğine karışmıyorum.Dindarlık kimsenin tekelinde değil.Kamuda bu tür uygulamalar yaygın.Bu yüzden küçük bir uyarı yine de donkişotluk yaparken dikkatli olmak gerek.

Eleştirel Günlük said...

Orpen hosgeldin.

Donlisotluk'dan kasit ne bilmiyorum. Asagilamayi mi yuceltmeyi mi iceriyor? Yine de uyariniz icin sagolun.

Benim derdim "bundan sonra da yapılacak"ı "bundan sonra yapılması gerekmiyor"a donusturmek... Ve kendime olan saygimi yitirmemek...

Anonymous said...

Benzer bir sorunu yaşadık iş yerinde. Yemek yapan ablamız ramazanın ilk günü oruç tutan diğer bir arkadaşın istek ve emri ile yemek yapmadı. Öğle yemeği beklerken 'yapmamam söylendi' yanıtıyla çılgına döndüm. Akabinde yemek yaptırdık. Bankonun arkasında işimi yaparken sigaramı içiyorum bir yandan diğer yandan da işlem yapıyorum ödeme yapan bir şahıs 'neden oruç değilsiniz' dedi. Cesaret ve cürretine hasta oldum. Sen neden tutuyorsun diye sordum mu? Sormadım sen bana neden tutmadığımı sorma hakkını nasıl kendinde buluyorsun dedim ver evraklarımı dedi ve gitti:))
Enteresan bu sabah da hastanede kan verme sırasında beklerken bir kadın kardeş oruçluyum da başım döndü versem hemen dedi. Adamın yanıtı bize gerek bırakmadı. Kan vermek için genellikle aç gelinir yani önünde ve arkanda bekleyen herkes aç senin durumun özel değil:))
Böyle yani.

Eleştirel Günlük said...

Merhaba Ebru,

Oruc tutmayanin islem yaptigi evrak cenabet mi olur acaba? :-)

Bir de kan vucuttan cikinca oruc bozulur diye biliyordum. Belki yaniliyorumdur...

Evet evet kendilerinde baskasindan hesap sorma hakkini bulmalari asil sorun...

Anonymous said...

Acimdan olecegimi bilsem bir hindunun gozu onunde inek eti yemem. Cunku onun inancidir, saygili olmaya calisirizm.

Kimse kimseye zorlama yapmamali, islami rituelleri fasizme cevirmeye kalkanlarin olmasi, Ramazan gunu sokak ortasinda yalapsap yiyecek yiyip dolasmanizin nezaketsizlik (kibarligi birakirsak okuzluk) oldugu gercegini degistirmez.

yani mahalle baskis meraklisi musluman okuzlerin yaptigi ne kadar okuzlukse sizinki de o kadar okuzluk. Birisi zorla birseyler yaptirmya calisir, bir digeri saygisizlik.

Baski olmamasi baska, insanlik baska. Turkiyenin her tarafi "Turk tipi" insanlarla dolu, inanclisi da inancsizi da ayni.

Anonymous said...

Don Kişot'luktan kasdım kötü bir şey değil.Yalnız kamudaki görevlilerle bu şekilde diyalog haklı olsan da başını derde sokabilir.Onu demek istedim.

merve* said...

Ülkemi aslında çok seviyorum diye başlama gereğini hissettim nedense.Eleştirmek ne kadar kolay yaa diye cümle sarfedesim de gelmiyor değil hani.Neyse:)
Aslında en önemli meselemiz hakkımızı aramamızı bilmememiz bence.kimimiz fazla patavatsız,pervasız hatta küstahca hakkını aramaya çalışırken,kimimiz ezik,pısırık,yenik bir görüntü veriyor çoğu zaman.Hatta değil sınırları aşmak kendi haklarından bile habersiz oluyor.
Özetle mesele AKP,yobazlaşmak,türk insanı,iktidar yalakaları falan değil bana göre.Meselemiz birbirmize olan gizli nefretimiz.Yani ramazan ayında oruç tutan bir arkadaşım,oruç tutmayan diğer arkadaşıma oruç tutmadığı için kötü yola düşmüş gibi bakıyor evet burda gerçekten ciddi bir sorun var.Ama diğer yandan herhangi bir zamanda başörtüsü takmayan bir arkadaşım başörtüsü takan bir arkadaşıma örümcekleşmiş kafa ya da yıkanmış beyin olarak bakabiliyor bence burda da bir sorun var.
Yine de başta söylediğim gibi seviyorum ülkemi:)Sol olsun kemalist olsun,muhafazakar olsun,milliyetçi olsun seviyorum işte.Yobazdı kafirdi diye hakaret edememem bundandır.

Anonymous said...

“Acimdan olecegimi bilsem bir hindunun gozu onunde inek eti yemem. Cunku onun inancidir, saygili olmaya calisirizm.” anonymous iyi güzel diyorsun da saygı karşılıklıdır. Sadece bir faşiste ve duyguları sömürenlere, birilerine yafta yapıştıranlara saygı duyulmaz. Zaten en iyisi de bunları deşifre etmektir.

“Ramazan gunu sokak ortasinda yalapsap yiyecek yiyip dolasmanizin nezaketsizlik (kibarligi birakirsak okuzluk) oldugu gercegini degistirmez…”

Şimdi burada söylediklerinizden hareketle şunu söylemek gerekiyor sanırım. Dini siyasalaştıranları -kibarlığı bırakırsak sizin de dediğiniz gibi- bu öküzlere ne diyeceğiz, bunun adını ne kocayacağız? Biz dindarız onlar değil kavramı ne zamandan beri devletin tepesinde tartışılır oldu, ya da ülkenin gündemine nasıl girdi bu tümce, bütün bunlar da ayrı bir soru?

Oruç tutmuyorum, tanımadığım sokakta ki bir adamla (ya da adamlarla) ne gibi bir sorunum olabilir? Dinde zorlama yok ama ilk fırsatta dine mensup olan (Fethullah vb. gibiler) bunun alenen propagandasını yapıyor, dayatıyor olmadı falakaya – hakarete kadar götürüyorlar bunlar cemaatlerinde sık sık yaşanan şeyler zaten.. Bunlar Türkiye’nin tarihinde yaşanmadı mı? Objektif olmak gerekiyor sanırım. Dindarlık dediğiniz olgu neye göre tartılıyor, bunun referansı kim, onayını kim veriyor? Oruç tutmuyorum, dindarlıksa bende dindarım. Şükürler olsun! Zira Fethullah kadar da dindar değilim, Erdoğan kadar da İslamiyet’in içinde de değilim buna da şükür ediyorum.

Samimi olan insanları, fakirlerin inanç duygularını kullanarak - sömürmek din adına ve yine bu adla bir şeylere tabii kılmak, kendi kişisel çıkarları için ve de onu-bunu kâfir ilan etmenin dindarlıkla da, dinle de alakası yok. Böyle biri zaten kendini İslam dinin bir mensubu görmemelidir. Bildiğim kadarıyla da “din” bunları topyekûn reddeder. Hırsızlıklarını-yolsuzluklarını-hak gasplarını İslam’ın arkasına sığınarak yapanlar zaten ne Müslüman’dır ne de dindar! Buna tepki çıkarmayanda bu şekilde anılmalıdır. Ve bunlara da saygı duyulmaz. Bunlara bırakın öküz demeyi (öküze hakaret olur ki, öküz en azından üretimin içindedir) bunlar bunun tam dışındadır ben bunlara asalak demeyi daha doğru buluyorum.

Başbakan doğruyu yazın diyor:) yazalım otoritesiniz, iktidarsınız diye kimse size tabii olmak zorunda değildir. Beni eleştiriyorsun bana biat et, bana tabii ol, baksa kötü olur! Benim gibi düşün ben dini nsıl uyguluyorsan sende öyle uygula, yoksa benden değilsin. Peki, kimsin sen? Ben ülkenin başbakanıyım! Başbakan doğruyu yazın dediği için yazıyorum (Eleştirel Günlükün affına sığınarak) Ha sittir lan!

Eleştirel Günlük said...

Anonim arkadas yanitin hic inandirici gelmedi valla. Acliktan olecek olsan sen inegi de yersin hinduyu da !

Anonymous said...

namaz da oruç da diğer ibadetler de bildiğim kadarıyla inanan insanın nefsini terbiye etmesiyle, kendi iradesini sınamasıyla ilgili ibadetler. namaz kılan insanın karşısına geçip dikkat dağıtıcı hareketler yapmadığınız sürece, o mekanda namaz kılmadan bulunmanız, oturup kalkmanız o kişinin ibadetine engel oluşturmaz. sizin de sırf ibadetine saygı duyuyorum diye onun karşısına geçip secdeye varmanız gerekmez. oruç tutuyorsanız kendi nefsinize, kendi sevabınıza tutuyorsunuz. geçip karşınıza ağzımı şapırdatıp, açıkça tahrik etmediğim sürece yanınızda yörenizde yemek yemem sizi ilgilendirmez. eğer tahrik oluyorsanız, nefsiniz zorlanıyorsa mekanı siz terkedin çünkü bu sizin sınavınız. benim görevim sizi yemeğe tahrik etmemek, ibadetinizi baltalamamaktan ibarettir. edebimle oturup yemeğimi yiyip, suyumu içiyorum diye ibadetinize halel geliyorsa bi zahmet ibadet anlayışınızı ve inancınızı sorgulayın derim. ibadet ve karşılığı olan sevap kişiseldir. insanların inancına olduğu kadar inançsızlığına saygı duymak ise evrensel bir değerdir. sima.

Anonymous said...

ayrıca bu müslüman türk kardeşlerin böyle her konuda kolayca tahrik olmaları, etkilenmeleri, kışkırmaları da harbi can sıkıcı oluyor. sorabilir miyim nüfusunun çoğunluğu hıristiyan, budist ya da başka bir şey olan bir topluluk içinde oruç tutarken de diğer insanlara sokakta şapur şupur yemek yemeyin ben ibadet ediyorum bana saygı gösterin, öküzlük etmeyin yoksa bir haftaya kadar kirli çamaşırlarınızı ortaya dökerim diye şirin uyarılar da bulunuluyor mu, bulunulabiliyor mu? ya da hıristiyanların ve yahudilerin oruç zamanlarında siz dikkat ediyor musunuz sokakta kibarca öküz gibi yiyip içmemeye (türkiye'de ya da nüfusunun büyük çoğunluğu hıristiyon ya da yahudi olan ülkelerde). nüfusunun yüzde doksandokuzunun kendinden menkul bir müslümanlığa dahil olduğu iddia edilen bir topluluk mu bu kadar kolay efelenmenize meydan veriyor bilmiyorum. apaçık bir şey var eğer zorunlu din dersi, diyanet işleri ile ilgili sorunları ve inançlarla, inançsızlıklarla ilgili mücadeleyi sadece direkt mağdurlarının (mesela sadece alevilerin ve gayrı müslimlerin) meselesi sayarsanız ve bir parçası olmaktan kaçınırsanız ister inançlı demokratlar isterse de inançsız demokratlar olunuz verdiğinizi iddia ettiğiniz eşitlik, özgürlük, demokrasi mücadelesi eksik, sakat ve sorunludur, nihai olarak hiç bir yere ulaşmaz. bu anlamda tam da bu dönemde inançsızlığını açıkça ifade eden herkese sonsuz saygı duyduğumu belirtmek isterim. tartışma olanağı için de ayrıca çok teşekkürler sevgili eleştirel kardeş. saygılar. sima.

Anonymous said...

akli basinda bir yorum var mi diye baktim. hala okuz okuz yorumlar. Ben hinduyu yermisim. Yok yavu? Birisi de beni AKP li sandi herhalde vaaz veriyor, basbakan felan.

Saygisizligi siar edinmissiniz. Ben oruc tuttugumu bile soylemeden ne dinciligim kaldi ne inandiriciligim.

Birisi de demis ki saygili olsalar biz de oluruz. a benim ahmak arkadasim oyle saygiyi herkes gosterir, onemli olan bir kumas olarak saygili davranmayi kaniksamak, uzerine islemek. Seninki esek esegi odunc kasir olmus. Hulasa o da esek sen de esek oluyorsun. Saygili davranmayi karsindaki saygili olunca aklina getiriyorsa hic ugrasma birak daginik kalsin.

Bakin, Serdar Turgut kadar olamamissiniz:

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=93494,10,104

Bir de yaptiginiz saygisizligi, korler sagirlar birbirini agirlar vari bir bicimde pohpohluyorsunuz. İnsan musveddeligi bu, insanlik degil. Kilik degistirmissiniz. İnsan kiligina girmissiniz.

Ben agnostigim. sadece saygidan bahsettim ozgurluk fetisizmi ile saygisizligi birbirine karistirmayin, insan olun diye. Ama ne gezer. devam edin.

Eleştirel Günlük said...

Sevgili agnostik anonim,

hele bi bak saygisizligi kim baslatti, saygisiz duzeyde tartisan kim. Ve siz tartismiyor sadece saldiriyorsunuz. Bu da hem ulkenin, hem Turkiyeli muslumanlarin temel sorununu olusturuyor zaten. Tartisma olmadigi icin de ogrenemiyor insanlar. Ya da kaplumbaga hizinda ogreniyor.

Anonymous said...

anonim saygının içinde samimiyetlik vardır, kendi açmalarını buraya asan ve bunun üzerinden de beynini yakan kör cahiller gibi davranmaktasınız!

Serdar Turgut'a gelince tatlı su kurnazı, sersemin biri, bazen şirin görünmeye bazen de uzaktan uzağa "benci" egosuyla köşesinde kendini varlayan biri.. Belki de şirinliği Akp'yedir.. Kim bilir? Belki de kuyruk acısı vardır, kuyruk salıyor?

İktidar yalaka, medya yalaka, bu sistem ağında tabii ki, şeyh uçmaz mürit uçururdan hareketle toplumda bilinç oluşmamış, dini bütün içinde ki bazı lanet bireyler yalaka ve uzlaşmacı durduğu yerden de bir milim bile kıpırdamadan ilerlediğini ve ilericiliğini savunduğu (sandığı) düşünenlerse sistemin bir parçası olmaktan oldukça mutlu huşulu bir şekilde şuursuzca davranmakta. Ama yine de bofboflayan da bofboflanan da biz oluyoruz. İlginç!

Bora Karayel said...

Caminin abdesthanesinde su iç.

Anonymous said...

"Bu da hem ulkenin, hem Turkiyeli muslumanlarin temel sorununu olusturuyor zaten. "

Sadece Turkiye'li muslumanlarin degil, hepimizin temel sorunu. Basta da sizin gibi kendini aydinlanmis sananlarin.

"kendi açmalarını buraya asan ve bunun üzerinden de beynini yakan kör cahiller gibi davranmaktasınız!"

Buyur? N'oldu ya, hani ozgurluk vardi, fikirde, eylemde sinirsiz ozgurluk? Zulfu yare mi dokunduk da bu kopukler cikiyor agizdan?

"İktidar yalaka, medya yalaka, bu sistem ağında tabii ki, şeyh uçmaz mürit uçururdan hareketle toplumda bilinç oluşmamış, dini bütün içinde ki bazı lanet bireyler yalaka ve uzlaşmacı durduğu yerden de bir milim bile kıpırdamadan ilerlediğini ve ilericiliğini savunduğu (sandığı) düşünenlerse sistemin bir parçası olmaktan oldukça mutlu huşulu bir şekilde şuursuzca davranmakta. Ama yine de bofboflayan da bofboflanan da biz oluyoruz. İlginç!"

Damal senliklerinde ata siluleti pesine dusen kemalist yobazlardan mi soz ediyorsunuz yoksa mezarlara caput baglayan egitimsiz halktan mi? İkisinin arasinda fark var mi? Var. Birisi egitimsiz cahil. Digeri ise egitimli cahil. Hangisi daha acinilsi, bakin anlayin.

Turk medyasina bir bakin, rezilliklerine. Darbeleri secmece ayirip kinayan sozde demokratlara, burokrasideki arkaik pozitivizme, ordunun postmodern dusmanligina bir bakin. Bunlarin zihniyetinin toplumun bilincsiz zihniyetinden ne farki var?

Turkiye'de islamcisindan marksizmine, irksal miliyetci kurtcusunden, ateizmine butun ideolojiler, ana ideoloji kemalizmle dollendigi icin bu savrulmalar vaka-i adiye. Tencerenizin dibine bakmadan baskasina b.k atmaya calisiyorsunuz. Hepimiz bu toplumun ferdiyiz.

Toplumda bilinc yokmus, ama bunlarda varmis. Breh breh.. Nedir sizi otomatik bilincli yapan? Sayayim ki kendimi, uc dil biliyorum MIT'de doktora yaptim. (gercek) 'Cagdas' kiyafetler giyiyorum. Yakisikliyim. Bilincli sayilir miyim?

Okuzluk okuzluktur. Oyle kolayca insan uzerinden atamaz. Yazdiklari, olaylara verdikleri tepkiler onlarin ne mal oldugunu gosterir. Ucuncu yolcu ergenekoncularin kendilerine utanmadan sol demesi gibi saygisizlik ile ozgurlugu birbirine karistiranlarin da liberal olarak adlandirildigi bir ulke burasi. Tepeden tirnaga ucube bir memeleket.

Bu yazida islenen sey ozgurluk falan degil, dinci yobazlarin yaptiklari saygisizliklarin tam tersi noktadan saygisizlik. Sapkanizi onunuze alin da dusunun. Topluma b.k atmayin, tam da elestirdiginiz toplumun ferdi gibi davranmissiniz. Hala da davraniyorsunuz.

"Caminin abdesthanesinde su iç."

İste, bu kadar. Bana verebilecegi cevap bu. Capi bu.

Nasil da hakliyim, goruyorsunuz. Daha yiyecek 40 firin ekmeginiz var sizin.

Ben bir liberalim. Ama saygisiz degilim. Mill'in On Liberty'inden baslayip ozgurlugun ne oldugunu ogrenin, karsima oyle cikin.

(Biraz bakindim siteye, sitenin yazari haric, bu ismi duydugunuzu bile sanmiyorum. Turkiye'de hersey oldugu gibi ozgurluk de bilinmeden konusulan tartisilan bir kavram. Buraya rastgele girdim, bir daha vakit ayiramam, ardimdan dilediginiz gibi sovebilirsiniz. Korkmayin cevaplarinizi carsafa cevirmek icin zaman harcamayacagim.)

Hadi kalin saglicakla.

Anonymous said...

Sigigigigit.

Anonymous said...

Anonymous siz zaten yazdıklarınızla kendinizi belirliyorsunuz! Bu yaftaları size yapıştıran “yorumcular” değil maalesef, sizsiniz.

Bu ülkede içki içmekten tutunda, yandaş medya söylevleri, (kaldı ki, burjuva medyanın -yandaşı mandaşı tümü için diyorum- ne de çabuk inandınız her söylenene) din olgusuna, dindarlık kavramına ne zamandan beridir bu kadar tartışılır oldu bu ülkede bu tür şeyler? Bütün bu konuları tartışmak abesle iştigal ama tartışıyoruz işte. Kim sayesinde bay Erdoğan kliği sayesinde! Kimse kendi gündemini yaratacak güçte değil. AKP Demoklates’in kılıcı gibi bir sağa, bir sola gidip “demokrasi”den söz ederken ancak sizin gibi kendini liberal ilan edenler inanabilir (ya da sinenler köşelere.) Ve de bütün bu tartışmaların için de avazınız çıktığı kadar bağırıp dursanız da yolunda gitmeyen bir şeyler var. Buna da tepki sunacak insanlar olacak. Tıpkı sizin gibi! Çünkü nerede bir iktidar varsa orada ona karşı bir direnç vardır, oluşuyor. Hani bir duruş sergiliyorsunuz ya sizde özgürlüklerden yana sözüm ona. Ama siz bile “özgür” değilsiniz, sizi çok kötü kandırmışlar…

Özgürlük, zorunluluğun, iradenin ve emeğin kavranmasıdır. Bu sizde yok, bunu yazdıklarınız anlatıyor! Al gülüm ve gülüm sizinkisi, sarıldığınız “liberal özgürlükte” sizi özgürleştirmeye bile götürmez. Özgür olduğunu sansa bile ve böyle olsa bile öyle bir şey yok, tanımı belki olabilir, kavram olarak var olabilir, ama yok! Tarih bunlarla dolu.

Kendi kanaatimi söylüyorum: AKP döneminde tartışılmayan “şey”lerin ayyuka çıkmasıdır mevzu bahis olan. Zaten sizi bu blokta tutanda budur. Kendinizi açıklama ihtiyacı, rahatsız olduğunuz şeyler üzerine görüş bildirme telaşı. Çokta tatmin sorunu sizinkisi. Yazdıklarınız o yüzden bir yere kadar kayda alınabilir ama gerisi boş.

Boş olan taraf şu: Toplumda bilinc yokmus, ama bunlarda varmis. Breh breh.. Nedir sizi otomatik bilincli yapan? Sayayim ki kendimi, uc dil biliyorum MIT'de doktora yaptim. (gercek) 'Cagdas' kiyafetler giyiyorum. Yakisikliyim. Bilincli sayilir miyim? Okuzluk okuzluktur. Oyle kolayca insan uzerinden atamaz. Yazdiklari, olaylara verdikleri tepkiler onlarin ne mal oldugunu gosterir. Ucuncu yolcu ergenekoncularin kendilerine utanmadan sol demesi gibi saygisizlik ile ozgurlugu birbirine karistiranlarin da liberal olarak adlandirildigi bir ulke burasi. Tepeden tirnaga ucube bir memeleket. Bu yazida islenen sey ozgurluk falan degil, dinci yobazlarin yaptiklari saygisizliklarin tam tersi noktadan saygisizlik. Sapkanizi onunuze alin da dusunun. Topluma b.k atmayin, tam da elestirdiginiz toplumun ferdi gibi davranmissiniz. Hala da davraniyorsunuz. (…) Ben bir liberalim. Ama saygisiz degilim. Mill'in On Liberty'inden baslayip ozgurlugun ne oldugunu ogrenin, karsima oyle cikin. (Biraz bakindim siteye, sitenin yazari haric, bu ismi duydugunuzu bile sanmiyorum. Turkiye'de hersey oldugu gibi ozgurluk de bilinmeden konusulan tartisilan bir kavram. Buraya rastgele girdim, bir daha vakit ayiramam, ardimdan dilediginiz gibi sovebilirsiniz. Korkmayin cevaplarinizi carsafa cevirmek icin zaman harcamayacagim.)

Şu yukarıda verdiklerinizden sonra sizi ciddiye almamı bekliyorsunuz:)

Neyse tartışma bitmişti Eleştirel Günlük günün anlam ve önemi belirten bir yazı daha astı, belki yazarsın çağdaş ve o çok engin bilginle, bir de MİT’te doktora yapmışsın, yapıştırırsın sanırım bi’şeyler...

Bu tartışmadan çekiliyorum “ben üç dil bilirim, ben yakışıklıyım, ben MİT’te doktora yaptım, ben çağdaş kıyafetler giyiyorum” sizi tebrik ediyorum:) Sizin bir tartışmadan çıkaracağınız sonuç, varacağınız yer burası. Bir üslubunuz bile oluşmamış. Bu yüzden iyi ki de liberal değilmişim diye Tanrı’ya şükür ediyorum. Sizin şu “bilinç düzeyinizle” ve “ben”inizle bırakıyorum. Kendinize saygınız yok, bari yazım diline saygı gösterin. Sanırım MİT’te bunu öğretmiyorlar: )

zihni örer said...

Ben bir liberalim. Ama saygisiz degilim. anonim

Nasıl olur ki,çelişki.
"Emek" ve "liberalllik" bu iki kavramın birbirine saygısı nasıl ıolur ki?
Bilen bir anlatsa da öğrensek:)

Bu anonim arkadaşı bir yerden hatırlıyorum gibi..
ip uçları:"liberal, öfkeli, sağlıcakla kal" çokça tartıştığımız birini anımsattı bana, yanlış da olabilir? Eğer o ise, bir eczacı nasıl mit doktorası yapar? Ve devleti minnacık yapmak isteyen liberqalizm mit eğitimiyle devleti küçültmeye mi büyütmeye mi katkısı olur?
Değilse, hükümsüz bir sorudur elbette.
Ve "mit doktotalığı" vurgusuyla bu sayfada ne anlatılmak istenebilir?
Bunlar takıldı aklıma da, sorayım dedim. Bizi aydınlatmak için tekrar yolu düşerse sayın anonim arkadaşın, seviniriz.
Bu arada E.G.nin öyküsü de bir başka dram.
Bu ülkede özgürlükten anlaşılan şey "kölelik özgürlüğü" şeklinde anlaşılınca, kafalar iyice bulanmakta.