Pages

Apr 6, 2010

Orhan Veli'nin őlűmű?

Bugűn nerden geldiyse aklıma; Hınzır bir soruydu. Yűrek burkan bir soru: Orhan Veli nasıl őldű sahi? Hep biliriz de genç yaşta ve meteliksiz őldűğűnű ama bilmeyiz niye őldűğűnű. Ulan bu devletin psikolojik savaş birimi bizim Orhan Veli fazla politik olmaya başladı diye onu da őldűrműş olmasın? Nazım’ın açlık grevine destek vermeler, cımbızlı şiir, Ciğercinin kedisi ile sokak kedisi arasındaki sınıfsal çelişkiler, Hitler’e laf atmalar falan dűşűnűnce insan neden olmasın falan diyor. Bi de sahi neden bizim okul kitaplarında dahi neden ve nasıl őldűğű gizlenmişdi ki?

Internetten aradım da şu bilgiyi buldum. Ama inanmakta şűpheliyim doğrusu…
Ankara'da bir gece sokakta Belediye'nin açtırdığı bir çukura düşmüş, başından yaralanmış (10 Kasım 1950) , iki gün sonra da İstanbul'a gitmiştir. İstanbul'da bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirmiş, hastaneye kaldırılmıştır (14 Kasım 1950) . Alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi edilmiş, ancak sonradan beyin kanaması geçirdiği anlaşılmıştır. Aynı gün akşama doğru komaya giren Orhan Veli, geceleyin saat 23.20'de hayata gözlerini yummuştur (14 Kasım 1950) .

3 comments:

kadin said...

doğrudur. o çukurun ayrancı civarında olduğunu sanıyorum ama yanlış hatırlıyor olabilirim tabii.

zihni said...

Hani, "kötüye birşey olmaz" deyişi başka kaç ülkede söylenir merak ederim. Ama bizde dediğin gibi, "kötüye birşey olmaz"sa, iyilere ne olacağı şimdiden bellié

"İyi ve kötü"
masumiyete durlılık iyiyse, sahtekarlığa hevesin ne olduğu da belli.
Sonuçta iyi ve kötünün kavgası tarihin konusu olsa gerek.
Bu nedenle, dediklerin düşündürüyor insanı. Kaldı ki, Yavuz Sultan Selim hakkında da birşeyler duymuştum bir fıs-kos sızmasından. Bana duyurmamaya çalışan "milliyetçi bir tarihçi ile öğrenci arkadaş arasında geçen bir fıs-kos idi. Ama tatihler(imiz) hiç yazmamıştı onu. HAni şu küpe meselesi..

egemenaydin said...

kitaplarındaki özgeçmişinde de çukura düşüp ve 2 gün sanra beyin kanamasından öldüğünü söyler.