Türkiye’deki en büyük saçmalıklardan biri de bazan gerçekten iyi yeteneklerin hakkettiği yerlere gelemeyişidir. Şükriye Tutkun adını hiç duydunuz mu? Ben de duymamıştım. Bu sabah çok büyük bir tesadüfle keşfettim kendisini ve şu klibi. Sonra o bi sürü, hiç bir yeteneği olmadan bu toplumun belli kőşe başlarını kapmış salaklıklar geldi aklıma… Yok yok biz o salaklıklara değil bu tür güzelliklere daha layığız.
11 comments:
müzik zevkinizi bilmem ama türkü severlerin çok iyi bildiği bir isimdir Şükriye Tutkun, "arda boyları"yla tanımıştık kendisini.
bir de hayatını araştırıp okumanızı tavsiye ederim. ona olan hayaranlığınızı artıracak bir hikayesi var zira. yetimhanede yetişmiş bir kız çocuğun söylediği türküler bambaşka geliyor kulağa...
Şükriye ve Sertap aynı dönemde konservatuardaydı...
Sertap pop müziğe eğilim gösterdi...
Şükriye ise sol eğilimli bir arkadaş olarak halk müziği formlarına eğilim gösterdi...
Sertap pop sanatçılarıyla ilişkilenirken Şükriye Muammer Ketencioğlu'nun beyaz bastonuydu...
Kalabalığa ulaşan aygıtlar belli...
Bu aygıtların içine neyi yerleştirirsen o meşhur olur...
Ama şurası kesin ki Şükriye meşhur olmakla hiç meşgul olmadı...
Accayip delikanlı bi kızdı...
Sertap'ın seçimi de beni rahatsız etmez ayrıca...
Sagolun arkadaslar. Bilgilendim. Asil bu tur yeteneklerin (unlu olmak icin cabalasamalar bile) hak ettikleri ilgiyi almalarini arzu ediyorum tabii ki...
sevgili eleştirel, tabii ki şükriye tutkun adını ve sesini duydum daha önce ve dinledim. güzel sesli, güzel duruşlu bir kadın olduğunu hatırlıyorum. haketttiği yerde olmadığına da katılıyorum. pek çok "gerçekten iyi" gibi... yeniden buluşturduğun için çok teşekkürler. çok beğendim türküyü, yayımladığından beri habire dinliyorum:)
Aglea belki 20-30 oldu dinleyeli o turkuyu sabahtan beri :-)
Büyük rastlantı benim için bu seçim Eleştirel kardeş:)
iki açıdan:
1-bu türküyü ilk dinlediğimde 12 yaşımdaydım ve ilk aşık olduğum yıl idi. Bir türk filmi (Eşref Kolçak olabilir baş rolde). Bu türküyü dinlediğimde bir yıl boyunca iliğime işlemişti.
Şükriye Tutkun ise, ilk tanıdığımda Ali Kırca'nın siyaset meydanında konuktu. Oradaki duruşu beni de "Tutmuştu" Daha geniş bilgiyi Cüney Uzunlar vermiş, aynen katılıyorum bilgi ve yorumuna.
Amaaa, müzikle ilgilenen biri olarak, Şükriye Tutkun'un bu versiyonuna bayıldım. Türküyü, yanık sesiyle ağıt-rumba karışımı bir ezgiye dönüştürmüş olması...
Şu an Mehtap Tv.de "kahve molası" programı yapıyor.
(daha önce başka bir kanalda izliyordum)
Tv ayarı:
11064 V/13000
Sagol Zihni hocam. Valla dunden beridir durmadan dinliyorum...
Sahi Cuneyt sanki sen yakindan taniyorsun Sukruye Tutkun'u. Eger taniyorsan, begendigimizi soyler misin?
Şükriye Tutkun'u Arda Boyları ile tanımıştım sanırım. "Annesi İsmail'le mi evlenmek istiyormuş?" şeklinde komik tartışmalara girerdik arkadaşlarla. Ortaokuldayken sevgilim istanbul'a gidip de haddinden fazla kaldığında ona sitemle gönderdiğim "yarim istanbul'u mesken mi tuttun" türküsünü de bu güzel kadın söylüyordu. Bir dönem Yavuz Bingöl'le beraber katılırlardı programlara diye hatılıyorum. Çok yakıştırırdım ikisini. :)
Duruşu, tavrı, asaleti ve tabi yorumu hakikaten unutulacak gibi değil. Teşekkürler hatırlattığın için.
Ben de ilk arda Boyları ile tanımıştım. Ne hoş oldu tekrar hatırlatmanız teşekkür ederim:)
Arda Boyları ile tanıyanlardan biri de benim :)
İlk duyduğumda, bir hevesle kasedini alıp aşık olmuştum müziğe. Sonra bir arkadaşa götürünce, o da Kubat'tan farksız demişti. Eğer yapılanı türküleri Batı müziği çalgılarıyla yorumlamak şeklinde düşünürseniz, denilen doğru tabii. Ama Şükriye Tutkun klasik müziğe daha yakın söylüyordu, Kubat'a göre. Beni de bu çekmişti.
Bu tartışma yüzünden belki, kafamda Şükriye Tutkun'u "az duyulmuş kaliteli sanatçı" kategorisinde değil de, "bir şekilde popülerliğe ulaşabilmiş kaliteli sanatçı" olarak kodlamışım. Tabii aradan geçen onca zamanda unutulduğunu unutmuşum :)
sevgilerle
Post a Comment