Pages

Jul 13, 2010

Hoşgörü Dini: Islam :-)

(Ayet linklerine tıklayarak, her ayetin hem Arapçasını hem de diğer bütün Türkçe çevirilerini okuyabilirsiniz).
  • Bakara/39
    İnkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehennemlik olanlardır, onlar orada temelli kalacaklardır.
  • Nisa/56
    Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
  • Beyyine/6
    Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah’a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.
  • İnsan/4
    Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık.
  • Fatır/36
    İnkar edenlere cehennem ateşi vardır. Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Her inkarcıyı böylece cezalandırırız.
  • Fetih/13
    Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık.
  • Hac/19
    İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.
  • Hac/20-21-22
    Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için bir de demirden topuzlar vardır. Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.
  • Secde/20
    Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
  • Tevbe/35
    O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek.
  • Sad/57
    İşte bu kaynar su ve irindir, artık onu tatsınlar.
  • İbrahim/16
    Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.
  • Nebe/24-25-26
    Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin….
  • Enbiya/100
    Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler.
  • Müminun/104
    Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.
  • Furkan/13
    Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler.
  • Nebe/30
    Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.”
  • Gaşiye/6-7
    Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur. O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.
  • Mümin/49-50
    Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler. (…) Halbuki kafirlerin yalvarması boşunadır.
Kaynak: http://www.dinelestirisi.com/islam-elestirisi/allah-neden-bu-kadar-acimasiz-olsun-kuranin-sadist-tanrisi/

17 comments:

zihni örer said...

Sevgili Dost,
şunu diyeceklerdir:Bakara:256
"dinde zorlama yoktur"
Hz. Muhammed'in ordusunun güçlü olduğu zamanlarda yazılan ayetlerle, zayıf olduğu dönemlerde yazılan ayetler farklıdır. Bakara 256 güçlü döneminin ayetlerinde biri olmuştur.
"Yukarıya koyduğun ayetlerle bakara 256 çelişmwez mi"? diye sorduğunda, şu cevabı verirler:

Cihadın gayesi gayri müslimleri kuvvet kullanarak İslâma sokmak değil, İslâma karşı çıkan kuvvet kalmamasını sağlamaktır

ikinci cümleye bak, birinci cümlenin gayesini geçekleştiren anlam içermiyor gibi sunmaya çalışırlar.
Sonra, "devlet" güç mekanizması değil midir? Öyleyse islamda şeriat, "devlet" değil midir?
Güç kullanmanın aracı sadece kılıç-kalkan mıdır?
İslamda zorlama yoksa, kul ile allah arasında kalmasına neden razı olmuyorlar?

Çok karmaşık bir konu, neresinden tutsan, orası elinde kalır.

Eleştirel Günlük said...

Valla hocam sizin tecrube oldukca cok gorunuyor...:-)

Ilginc gelen boylesi celisik ve boylesi kiytiriktan seylerin insanlarin yasamini yuzyillardir belirliyor olmasi... Sadece yasamlarini belirlese yine iyi oldurup oluyorlar da...

Dikkatimi ceken diger sey de Tanri ne cok kin ve nefret dolu ve acimasiz boyle. Sanki sadistce bir gulumsemeyle "Azab cekenlerin yalvarmalari bosunadir" falan diyor... Boyle bir tanri olamaz yav. Olmamali...

outlaw said...

benden de gelsin "hoşgörü dini islam"dan esintiler o zaman:

http://gueneslipazartesiler.blogspot.com/search/label/barmak%20behdad

Eleştirel Günlük said...

Tesekkurler outlaw!

aysegul said...

bodrum ınternet cafeden meyabaa :D
off yaa burası ımam hatıp lısesı gıbı
olmus :Pp

a. said...

Keşke tek taraflı bakmak yerine çok taraflı bakabilseniz.

outlaw said...

a.nur,

nasil "tek tarafli" bakiyoruz, nasil "cok tarafli" bakmaliyiz?

kkakoz said...

Selamlar,
Her şeyin arkasına sadist bir hükümdar koymak çocukça bir fantezi gibi görünüyor. Çocukça fantezilerle yaşamaya çalışmak da akılsız şiddete neden olabiliyor. Bu, işin bir tarafı. Bir fanteziden hareketle, fantezide geçen bir kavram (Tanrı) hakkında ya da fantezinin içinde üretildiği alan (İslam) hakkında genellemeler yapmak da çocukça bir acelecilik değilse akılcı şiddet gibi görünüyor bana. Bu da diğer tarafı sanki. Bu iki tarafın bir şekilde denk olduğunu iddia etmek de genellikle pek doğru olmuyor.

Sanıyorum dışarıdan eleştirmeye ya da değiştirmeye çalışmamak lazım. Bu tavırla hem batıya homojen bir ahlaksızlık yığını olarak bakarak kendini sorgulamamayı başaran müslümanları eleştirmek mümkün hem de İslam'ın tarihsel değişimini yoksayarak tarihsel olanı ("ortalama" bir müslümanı) zamansız (herhangi bir müslüman) sayan ateistleri eleştirmek mümkün.

sevgilerle

B. said...

Çok depresif ve ümitsiz olduğum bir gündü. Bir ferahlık, bir teslimiyet, bir umut ışığı bulurum diye İslam'ın kutsal saydığı kitabını okumaya başladım. Uzun süre okuyamadım çünkü kendimi dayak yiyor gibi hissettim. Hep kızma, azarlama, tehdit etme tonu. Benin Tanrım bu değil, benim kitabım da bu olamaz dediğimi hatırlıyorum.

Bu da konuyla ilgili benim deneyimimdi.

outlaw said...

oyunkuran,

tabii ki islam da dünyadaki diger hersey gibi degisime, dönüsüme ugruyor. zamanin etkisine de gectim, su anda dahi dünyada cografi, ulusal vs. faktörlerden bagimsiz tek bir islam'a ya da islam kültürüne raslamak olanakli degil. ama bu heterojenlik "katil islam" elestirisine cevaben dillendirilebilecegi gibi, "hosgörü dini islam" güzellemesine de yanittir.

islam da, pek cok baska sey gibi disaridan elestirilebilir. önemli olan bu elestirinin nasil yapildigi, ne amacladigi vs.

kkakoz said...

outlaw,

"hosgörü dini islam" güzellemesinin de "katil islam" iddiası kadar tekdüzeleştirici olduğuna katılıyorum. Hatta bu yüzden bu güzellemenin de islama göre dışarıda kaldığını söyleyebiliriz belki.

dışarıdan eleştirmek mümkün elbette, ama o zaman bu eleştirinin muhatabı müslümanlar olmaz bence. Dışarıdan eleştiri en fazla zaten müslüman olmayanlara islamın bir tanıtımı olabilir. Müslümanlara yönelik bir eleştirinin imkanı için içeri girmek gerektiğini düşünüyorum. Yani, Kuran'ı okurken müslüman olmayı göze almak, böylece zaten müslüman olan birinin Kuran'a bakışına yaklaşmak gerekir bence. Belki o zaman islamın katilliğine neden olan yorumun değişmesine katkıda bulunulabilir.

Eleştirel Günlük said...

Arkadaslar guzel bir tartisma baslatmissiniz. Ozellikle Oyun Kuran ve Outlaw sagolun. Bence bu tur konularda tartisilirken bugunlerde sikca yapilan bir yontemsel hata var. Bu hata da daha cok islama yonelik elestiriler soz konusu oldugunda yapiliyor gibime geliyor. Insanlar sanki Islam'i korumak kollamak icin ayri bir titizlik gosteriyorlar. Sanirim daha once bir yerlerde ayni seyi soyledim Ahlaka, dine ve inanca yonelik elestirilerde "asiri genelleme" kaygilariyla yanit vermek bana alabildigine savunmaci bir tavir gibi geliyor. Cunku sosyal meseleler ve problemlere gelince gerçekten pozitivist bilimin o genellebilirlik – genellememezlik ilkesi ve mantigi işlemez. Örneğin bir zenci için zalim, ırkçı, köleci, sömürgeci olan “beyaz adamdır”. Zenci için “Ya bütün beyaz adamlar aynı değil, böyle genellemelerle onlara haksızlık ediyorum” diye düşünme çok mu çok lükstür. Bu göreli genelleme bir soyutlamadır, ve bilişsel bir yapısallaştırmadır. Bunu yapan zencinin olası "iyi beyaz adamların" varlığını inkar ettiği anlamına gelmez. Ve gerçekten duyarli beyaz adam da bunu bilir ve anlar. Duyarlı beyaz adamlar zencinin kızgınlığını da anlar ve destekler.

Sonucta bu durumda da icerdeki ya da disardaki her kim ki kendini konuyla iligili goruyorsa bu elestiriye kulak vermek ve sorgulamak durumundadir. Yoksa bu "asiri genellemedir" saplantisinda kalarak ne elestiriye elestirinin hak ettigi yanit verilimis oluyor ne de bir arpa boyu yol katediliyor. Islam kendiyle, siddete donuk yuzuyle hesaplasmak zorundadir. hepsi bu. Butun mesele bu yani. Ve islamda ickin olan bu siddet asilsiz degildir, uydurma degildir, kurgu degildir. Hem kitabinda vardir hem de pratiginde. Bunun sayisal dagilimi ya da istatiksel analizi (ki eminim az da degildir)daha once deddigimiz gibi sosyal problemlerde bir anlam ifade etmez cunku yeri sadece tek haneli rakamlarla bile anilan sucu, siddeti, usulsuzlugu, adaletsizligi elestiririz ve "1 bile cok" deriz. "Even one is too many"

kkakoz said...

"Zenci" için tüm beyazlar katildir gibi bir yaklaşım ancak karşılaştığı tüm beyazlar hakkaten öyleyse anlamlı olur, çünkü zenci yaşayabilmek için böyle bir söyleme ihtiyaç duyar. "Ben beyazlara haksızlık yapıyorum galiba" demesi böyle bir durumda lükstür tabii. İlk kolonyalizm dönemlerinde bu durum geçerliydi hakkaten. Ama zenci, beyazla beraber yaşadığında ve yaşadığı ortamda zalim olmayan beyazlar olduğunda zenci için bu sefer "tüm beyazlar katildir" söylemi lüks haline gelir, çünkü böyle bir söylemle zalim olmayan beyazları dışlayarak yine yaşam olanaklarını kısmış olur. Bu yüzden geç kolonyalizmde, zenci şehirlerde yaşarken, ayrım beyaz-zenci ayrımından ırkçı olan-olmayan ayrımına kayar.

İslamın katilliği konusunda, bir müslüman, kendisini müslüman olarak gördüğü halde katil olmadığında zaten İslamla katliamı ayırmış olur, bunu açıkça dillendirmese de. Böyle müslümanlardan sadece bir tanesi bile islamla katliamın tamamiyle ayrılması konusunda umutlu olmaya yeter bence ve umutlu olmak için yeteri kadar nedenimiz var gibi. Bu nedenleri hem metinlerde hem de pratikte bulmak mümkün. Süpürücü genellemelere karşı çıkmak kağıt üstünde kalan yöntemsel bir mesele değil bence. Katliam karşıtı müslümanlara tam da katliamla kendileri arasına bir mesafe koydukları için şiddet uygulamaya karşı çıkmaktır. Ayrıca bu şiddet sadece katil olmayan müslümanlara yönelik değil, aynı zamanda katliam karşıtlığına da yönelik gibi geliyor bana.

Bir müslüman dışarıdan yapılmış bir eleştiriyi muhatap almak zorunda görmeyebilir kendini ama bir şekilde müslüman olmayan birinin dediklerini dinleyecekse, o da aynı şekilde müslüman olmamayı göze alarak dinlemeli eleştiriyi bence. Mesela, bir müslüman Marx okuduğunda, kitapların başından kalktığında "evet din bir afyonmuş hakkaten" diyerek kalkabilecek şekilde yaklaşmalı metne. Böylece farklılık kaynaklı bilgi kaybını minimuma indirebilir. Bunu yapmayan, Yusuf Kaplan gibi müslümanlar beni de rahatsız etmiyor değil.

kkakoz said...

Zenci'nin karşılaştığı beyazların ezici çoğunluğu zalimse zenci, "tüm beyazlar zalimdir" basitlemesine yaşamaya devam edebilmek için ihtiyaç duyar. Böyle bir ortamda, "bazı beyazlar o kadar da zalim olmayabilir" söylemine ihtiyaç duymaz ve böyle bir söylemi benimsemesinin bir beyaz ideolojisine düşmek değilse lüks olduğuna katılıyorum. Bu durum özellikle erken kolonyalizmde geçerliydi. Ancak sonra Zenci, beyazların topraklarına göç ettiğinde ve bir şekilde zalim olmayan ya da daha az zalim beyazlarla karşılaştığında hala "tüm beyazlar zalimdir" dediğinde zalim olmayan beyazları dışlayarak yaşam olanaklarını kısıtlamış olur. Bu durumda bu basitleştirme, işlevini yitirdiği için Zenci açısından bir lüks halini alır. Bu yüzden geç kolonyalizmde ayrım beyaz-zenci ayrımından ırkçı olan-olmayan ayrımına kayar.

İslam adına yapılan katliamları gören bir müslüman, müslüman olmaya devam ettiği halde katliama karşı kaldığında, katil olmadığında zaten bahsi geçen sorgulamayı yapar. Bunu açıkça ifade etmese de, hatta aksini söylese de, katil olmayan bir müslüman olarak islamla katliamı ayırmaya hizmet eder. Ve katliamın bir alandan daha kovulmasına katkıda bulunur. Böyle müslümanlardan bir tanesi bile, islamla katliamın hiçbir kesişiminin kalmadığı güzel günler için umut beslemeye yeterli. Bana göre yapılması gereken, katil olmayan müslümanın oluşum ve yeniden üretim koşullarını incelemek olsa gerek. Bunun yerine "islam katliama neden olur"u iddia etmek sadece katliam karşısından güç kaybetmeye yarar, üstelik katil olmayan müslümanları yoksayma "şiddet"i pahasına.

Katil olmayan bir müslümanın varlığı ya da böyle müslümanların çoğalması mesela islamın içeriden bir eleştirisidir. Böyle bir eleştiri karşısında müslümanların kendilerini sorgulamaları gerekir bence de ve müslümanların bu konuda kendilerini sorgulamaları için yeterli nedenleri var sanki. Ama bir müslüman dışarıdan bir eleştiriyi de muhatap almaya karar verebilir. O zaman müslüman hakkaten gerektiğinde müslüman olmamayı göze alarak dinlemeli eleştiriyi. Bunu yapmayan, Yusuf Kaplan gibi müslümanlar beni de rahatsız etmiyor değil.

Unknown said...

Oyunkuran en kisa zamanda yanit yazacagim.

Anonymous said...

himm, yorumlari okuyunca ayrica bir sey demek istemedim, zira oyunkuran, ifade etmek isteyecegim noktalari iyi bir sekilde vurdulamis...."islam kendini sorgulamalidir", tabiiki. tarihsel pratigi acisindan oldugu kadar, kurucu metni nezdinde de, elbette.ama islamin bir hosgörüsüzlük, bir siddet, bir vahsilik dini/inanci oldugunu öne sürebilecegimiz zemin sunmaz bu.stalin, tarihsel ve düsünsel olarak marksizmin bir parcasidir, ama marksizm, stalin'le aciklayabilecegimiz bir sey degildir.burada bence sorun, "genelleme"nin yanlisligi degil, dogrudan ayrimi gözden kacirmasidir.

murattanhu said...

kur'an bu ayetleri ile allah'a inanmazsanız, o'nun hükümranlığını kabul etmezseniz dolayısı ile o'nun yarattığı bu sanat dolu alemi de hiçe sayarsınız ve başınıza bunlar gelir diye uyarıyor.
bu apaçık bir uyarıdır. bunu nasıl anlamak isterseniz serbestsiniz.
madem herkes ölüm ile bu dünyadan ayrılıyor, bu ayrılışta fikrinizi, zikrinizi doğru tartın diyor kur'an.

yoksa en demokratik ülkeler de dahi, suça karşı bir ceza müeyyidesi varken, bunu anlamamak, gözlerini farklı yerlere çevirmektir.