mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun
sevgim acıyor
biz giz dolu bir şey yaşadık
onlar da orada yaşadılar
bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak
en başta mutsuzluk elbet
kasaba meyhanesi gibi
kahkahası gün ışığına vurup ta
ötede beride yansımayan
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
öbürünün bir kadından aldığı verem
bütün ishanlarının tarihçesi
bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor
yazık sevgime diyor birisi
güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
gemiler gene gelip gidiyor
dağlar kararıp aydınlanacaklar
ve o kadar
tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
sonbahar geldi hüzün
kış geldi kara hüzün
ey en akıllı kişisi dünyanın
bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse
eylül toparlandi gitti işte
ekim falan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar
turgut uyar
2 comments:
"Dikey ve yatay" diyerek iki boyutlu bir mutsuzluk anlatacak gibi başlasa da aslında dört boyutuyla almış, yerlere göklere uzaya ve zamana çarpmış mutsuzluğu, sanki kendi çarpılmışlığı yetmezmiş gibi. Mutsuzluk onunla daha ağır şimdi...
Mutsuzluk daha agir! Ustune ustluk yeni dunya duzen(sizligi)nde de mutsuzluk kacinilmaz... Artiyor mutsuzlugumuz...
Post a Comment