Pages

Oct 28, 2014

NEHİRLER AKA AKA...

Yolcu!

Görüyorum ki, bir on önce varmak istiyorsun oraya. Gerginsin, kıpır kıpırsın, soluk soluğasın, yay gibisin ey yolcu! Coşkunluğun ne güzel, gerili­min ne güzel, öfken ne güzel! Sana selâm, sana saygı, ey yolcu!

Fakat düşündün mü yolunun uzunluğunu? Ne­ler var yolunun üstünde, düşündün mü? Koşar-adım aşabilecek misin şu dağı, geçebilecek misin bu hız­lı şu beli, tırmanabilecek misin bu solukla şu sırtı? Ovada dikenler boy-atmıştır belki, kayalar yollara uçmuştur, kuru dereleri seller basmıştır, kar yağ­mıştır belki o tepelere? Böyle, uçar gibi geçip gide­bilecek misin oralardan, hemen varabilecek misin oraya? ı8elki sırtlanlar üşüşmüştür leşlere, kuzgun­lar çöküşmüştür ak kayalara, kuduzlar tutmuştur belki yolları. Belki silinmiştir ayak izleri yolcula­rın. Bütün bunları bir bir düşündün mü, ey yolcu? Çünkü sen, ne ilk yolcususun bu yolun, ne de son.

Derim ki sana:

Nehirler boyunca git! Nerelerde ve niçin dur­gundur nehirler, nerelerde ve niçin hırçındır nehir­ler, nerelerde ve niçin mendereslidir, nerelerde ve niçin çağlayanlı ve de çavlanlıdır nehirler, gözle­rinle gör, duy kulaklarınla! Gör ve duy ki, nasıl varır nehirler denizlere!

Derim ki sana:

Denize varmaktır amacı nehrin, denize var­mak, ey yolcu!

Büyükse dağ, aşamıyorsa üstünden nehir, do­lanır çevresini dağın. Büyükse kaya, söküp atamıyorsa nehir, birikip birikip taşlar üstünden, dola­nır yanını yöresini. Yokuşsa yolcu, koşamıyorsa, menderesler çizer nehir. Uçurum çıkarsa önüne, kapıp bırakır kendini nehir, açar kanatlarını ve varır varacağı yere, oraya denize!

Derim ki sana:

Nehirler boyunca git ve gör nehirlerin nasıl yol aldıklarını! Sen de bir nehirsin ey yolcu! Senin de varmak istediğin bir yer var. Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak! Engeller nasıl aşılır, öğren nehirlerden! Yan yolda yokolup git­mek değildir amaç, nehirler gibi akıp, nehirler gibi u!aşmaktır oraya! Varmaktır oraya, ey yolcu!

Derim ki sana:

İyi oku yolunu, avucunun içi gibi bil! İyi belle yolunun engellerini! Dizlerini, ciğerlerini, yüreğini sıkı tut, iyi dengele! Ovada koşar gibi vurma ken­dini dik yokuşlara! Uçuruma atlar gibi bindirme kayalara! «Daha koş, daha koş!» diye alkış tutan­lara kanıp da, kesilip kalma yarı yolda! Dipdiri varmalısın oraya! Varıp birşeyler yapmalısın! Hız koşusu değildir bu, ey yolcu, engelli koşudur bu! Engelleri aşa aşa, gücünü koruya koruya varmalı­sın oraya! Çünkü oraya varmaktır amacın, koş­mak değil!

Boşuna sevmedim nehirleri! Aktıkça büyüme­si boşuna değil nehirlerin! Akan büyür, ey yolcu!

«Erişir menzil-i maksûduna âheste giden» demi­yorum ben sana, «tîz reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır» demiyorum. Böyle demiyor çünkü nehir­ler. Duracaksın, dolacaksın, kemireceksin, oyacak­sın, dolaşacaksın, atlıyacaksın, aşacaksın, koşacak­sın ve varacaksın oraya, diyor nehirler. Öyle diyo­rum ben de! Beni dinle, beni anla, ey yolcu!

adım adım

kulaç kulaç

ilerliyor nehir

yoklayıp

araştırarak

tartıp

dengeliyerek

adım adım

pençe pençe

ilerliyor nehir

birdenbire koçbaşı

birdenbire ipek bir çarşaf

ve balıklar kurbağalar yosunlar

köprüler ve yoksul değirmenleri bozkırın

birdenbire bir uğultu

birdenbire bir kıyamet

bindirip

çekilerek

çekilip

toparlanarak

varıyor koca dağın ardındaki o koca dağa

varıyor cüceleşip

devleşerek

varıyor

nehirlerce kahkahalara

şarkılar söylemeliyim

nehirler gibi uzun

nehirler gibi kollu

nehirler gibi hırçın

ve yumuşak

ve nehirler gibi

dur

durak bilmeyen şarkılar söylemeli­yim

gitmek

nehirlerle yanyana

gitmek

nehirler gibi zor

nehirler gibi çetin

nehirler gibi umutlu

gitmek

nehirlerden de öteye

oraya

taa oraya

o büyük kurtuluşa


yüreğim

yaralı kuşum

topla ve aç kanatlarını

Hasan Hüseyin --Acıyı Bal Eyledik

No comments: