Pages

Oct 8, 2008

Ben iyiyim, iyiyim...


Bir dost sormuş niye yazmıyorum diye.

Bu linç, bu şiddet, bu kan susamışlığında yazacak bir şey bulamıyorum.

Dilim(iz)de tűy bitti.

Halim şu resimdeki gibi…

Murathan’in dizeleri dilimde nicedir

demek ki ne denli dirensek de
tarihle yüzleşsek de
bitmeyecek bu kavga, bu feodal kasırga
demek ki
hükmü sürmektedir dağların coğrafyada
üzgün müyüm dedin?
yoo, hayır merak etme sen beni

iyiyim, iyiyim..

10 comments:

Tolga said...

bence öyle değil.
ne yeteri kadar direnildi, ne de tarihle yüzleşildi. (ölmekle, ölüme tapmakla direnilmiş olunulmuyor. nasıl öldüğün önemlidir, eğer illahi ölmek gerekiyorsa.) sonuçta hep yukarıdan icazet almaya alışmış bir toplum var. kürt'ü de öyle, türk'ü de, arap'ı da. yukarıdan emir bekliyor hepsi.

benim dedem 77 1 Mayıs'ına da katılmış; ama aynı zamanda 80 Eylül'ünde Evren'i, gençliği bir tekerlek gibi ezen darbeyi sapına kadar desteklemiş. bu nasıl bir ezilen sınıf kültürüne sahip olduğumuz hakkında bir ipucu veriyor mu sence? bugün koskoca teknik üniversite'nin kültür merkezinin ismi "süleyman demirel"dir.

bu toplum (solcular da dahil olmak üzere) köküne kadar kendini eleştirmezse ve savaşmazsa, daha kötü yerlere de gidecek, korkarım.

inanır mısın, geçen gün linç ortamını gerekçeleyen, kendine sosyalist diyen insanlarla (bu insanlar yakın arkadaşlarım) bile konuştum. bir arkadaşım dedi, "benim de akrabam ezilse, belki ben de lince katılırım." bunu bu adam kendine marksist diyerek savunuyor hem de. neden? çünkü hala 60-70'lerin millici, kemalist, "antiemperyalist" damarlarından beslenmiş, hala solun en basit değerlerinin bile bilincinde değil. hala yalçın küçük'ün ağzına bakan, onun ağzıyla konuşan "muhalif"ler var. hala kriz bekleyip, işçi sınıfıyla "darbe" yapıp, sosyalizme erişmek isteyenler var. geçtim immateryal emek üretimi, üretim ilişkilerindeki "güncel" tartışmaları takip edenleri, hala işçi sınıfı hakkında zerrece bilgi sahibi olamayanlar var. hala kürt sorunun dahi bir işçi sınıfı sorunu olduğunu göremeyen milliyetçiler var ve bunlar kendilerine "ilerici" diyorlar...

daha ne diyeceğimi bilemiyorum. ama sen kendini üzme yine de. onlar varsa, az da olsak, biz de varız.

Anonymous said...

Can Dundar bugunku yazisini soyle bitirmis:

Cemal Süreya ile bitirelim:
“Son kötü günleri yaşıyoruz belki/
İlk güzel günleri de yaşarız belki/
Kekre bir şey var bu havada/
Geçmişle gelecek arasında/
Acıyla sevinç arasında/
Öfkeyle bağış arasında...”

Anonymous said...

Tolga Bey'e, özellikle de şu sözüne katılıyorum:

"(...) ne de tarihle yüzleşildi."

Ve evet, "Kekre bir şey var bu havada/Geçmişle gelecek arasında"...

Eleştirel Günlük said...

Huseyin keske su medya kalemsorleri gibi pembe dusler gorup cok kolay umutlanabilseydim.

Bana umut veren Tolga'nin ve diger benzeri dostlarin "az da olsa biz de variz" demesi.

Eleştirel Günlük said...

Tolga cok sagolasin. Katiliyorum yazdiklarina. Murathan'dan mirildanirken bir turku mirildanir gibi hani icinden kendine gore bisey alir gibi mirildaniyordum.

Bu toplum kendiyle hesaplasmaktan ya korkuyor ya kaciyor ya da oylesine duyarsiz ki umurunda bile degil. Daha once de yazdim, sinif meselesinin otesinde gozeneklerine islemis kulturel ogeleriyle (erkek egemen, kan sevici, olu sevici, agasina, tanrisina, ve devletlisine tapici) hesaplasmasi gerekmektedir.

Nasil bir kulturdir ki bu delikanlilari ancak kalabalik da delikanli ve yigit kesiliyorlar. Nasil bir kulturdir ki dagdakine kizip komsusundan acisini cikarmaya calisiyor. Bu nasil bir kulturdir ki ...neyse...gerisi bilindik kufurler...

AntiCa said...

bir kültürün kan sevici, ölü sevici, ağacı, devletine tapan v.s. olduğunu ileri sürmek, üstelik bu özelliklerin kültürel olduğunu ima etmek, en hafif söyleyişle elitizm olur. toplumu hakkında bu kanılara varabilmek için, özellikle eleştirel olduğunu düşünen bir bireyin, mesela bir polisiye roman yazarının, ya da suç kavramını incelikle ele almakta olan bir şaiirin, kişisel tarihinde önemli hezeyan durakları olması beklenir. annesi bombalı bir saldırıda yaralanmış, babasının işkencede gözü çıkarılmış, kendisinin sakalları suratından öbek öbek sökülmüş şairler, yazarlar tanıdım. dostoyevki'yi, poe'yu okudum. hiçbirisi içinde yeraldığı toplum için böylesi yargılara varamamıştı.

toplumun ve onu belirleyen kültürün, sendeki kadar kriminal yorumlarına faşistlerde rastlanır. ne toplum "amacı olan bir topluluktur", ne de kültür "üstün niteliklere haiz olabilmiştir" o yorumculara göre ve müdahale etmek zaruri bir hal almıştır artık, idealize edilmiş hedeflere ulaşmak için.

Eleştirel Günlük said...

Antica merhaba! Yazini soyle bir daha okudum da yanit yazacak ya da yaniti hak edecek bir sey bulamadim. Buldugum sablonvari, aciklamasiz, derinligi olmayan, birseylere dayanmayan, tartismaktan ote suclamaya dayali sozcukler yigini. Bu nedenle yanita deger vermedigimi soyleyerek yanitinizi vermis olayim.

Hoscakalin....

Anonymous said...

Yukarıdaki yorumlar gibi uzun yazamayacağım. Bazen öyle yazamadığım için yazmaktan alıkoyuyorum kendimi. Ne yazacak kadar iyi hissediyorum bazen ne de vakit bulabiliyorum. Ama ses vermek gibi selam vermek gibi bir minik iz gibi..

Eleştirel Günlük said...

Bir sicak merhabadan otesi ne ola ki? Cok tesekurler ses verdigin icin Ebru.

Anonymous said...

elestirel abi iyi olmaktan baska ne gelir elden....