Pages

Jan 18, 2009

Hatırla Sevgili & Yakın Türkiye Tarihi

Aralik ayının sonundan beri hemen hemen hergün günde en az iki saat izleyerek ancak bitirdim izlemeyi Hatırla Sevgili adlı diziyi. 68 Bölüm (68 kuşağı ile ilgili özel bir hesaplama var mi?). Herbir bölümü 90 dakika falan. Yani 100 saatten fazla. Sadece bir yerde bıkkınlık duygusu yaşadım; daha doğrusu “aaa gına geldi artık!” dediğim bi an oldu. O da Ahmet ile Yasemin’in aşkının çok fazla dramatize edilişiyle ilgiliydi. Ama onun dışında, hiç motivasyonumu yitirmedim filimi izlemekten.

Sinema tekniği falan beni ilgilendirmedi doğrusu. Zaten bu konuda herhangi bir eleştiri yapacak yetkinliğim de yok. Eminim dizi bir sürü konuda eleştirilebilir de. Daha çok Türkiye’nin, benim de sizin de parçası olduğunuz yakın tarihi işlemesiyle önemliydi dizi. Kuşkusuz, böylesi karmaşık, böylesi tartışmalı, böylesi bilinmezlerle dolu bir gelgiti andıran dalglanmaları dile getirmeye kalkışmak bile büyük bir övgüyü hakkediyor. Böylesi bir projede de herkesi memnun etmek mümkün değil kuşkusuz. Eksiklikler olacaktır, yanlış yorumlamalar olacaktır. Ama bilerek, isteyerek söz konusu edilen tarihsel süreçte kürtleri sansürlemek, bir kürt olarak zoruma gitti açıkçası. “Yine yok sayıldık!” dedirtti dizi; “Yine varlığımız inkar edildi!”. Adımız Inkar kaldı. Sizinki de kalleş. Birgün “Biz” de oluruz elbet yüzleşirsek içselleştirdiğimiz korku ve kaygılarla…

Herşeye rağmen bir sürü güzel yanları vardı Hatırla Sevgili’nin…

  • Kültürün bazı öğeleri güzel işlenmişti örneğin. Tutkulu, idealist, biraz arabesk, biraz mazoşist aşklar, aşık olmalar, aşık olma düşleri… Arkadaşlıklar, dostluklar, düşmanlıklar, hinlikler, ve diğeleri, bence hiç mi hiç abartılmadan iyice tasvir edilmişlerdi.
  • Bir diğer önemli konu: Dizinin işkenceleri işleyişiydi. Hatta bir adım öteye gidip işkenceciyi dahi işlemesiydi! Zeynep lokantada işkencecisini sesinden tanımıştır. Ali işkenceciyi park yerine kadar takip edip bir güzel döver. Sonra Zeynep’de gelip bir iki vurur. Işkenceci ne de zavallıdır! Ne kadar da korkaktır. Zayıftır... Gözleri, elleri ve kolları bağlı iken işkenceci nasıl da kocaman, korkunç, acımasız, ve hatta cehenem zebanisi gibi bir mythe bürünür işkence kurbanının gözünde! Zeynep işte bu zebani mythini işkencecisinin zavallılığını gördüğünde yıkar. Bunu mythi yıkmasıyla birlikte iyileşmiştir. Bence bu o bilinmez, korunan, saklanan, yüzü olmayan işkenceci kavramının içerdiği güç den düşmesidir ve çok önemlidir.
  • Ve nihayet dizinin sonunda KontrGerilla’yi temsil eden yüksek kademedeki kişinin Necdet’in Türkiye’nin iç ve dış düşmanları hakkında hiçbir şey bilmediğini iddiası karşısında Necdet’in verdiği yanıt vardı:

    “Siz varken Türkiye’nin düşmana hiç mi hiç ihtiyacı yok!”
Emeği geçen herkese teşekkürler ve tebrikler.

1 comment:

madafaka said...

Ben bu konuyu daha güzel işleyen bir izlek biliyorum. Ama o 100 saatlik dizi değil. Kısa film gibi uzun film gibi. Onda işkenceci şöyle diyor mesela: "Olm akıllı olun lan. Ekmek parası diye bağırmıyo musunuz? Ben de ekmek parası için burdayım. Evde çoluk çocuk var. Uğraştırma da konuş işte orospu çocuğu."
O daha güzel.

Ayrıca bu Hatırla Sevgili'nin, solcuları bir 20 yıl daha süründürecek sakatlıklar debdebesi olduğunu da sözlerime eklemeden bu cümleyi kapatamayacağım. Bana hava hoş. ehe.