Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
beterin beteri var diyenlere inanmıyorum... hep böylesi havalar besler fırtınaları korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek duymazdım durgun suların bezgin türkülerini alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım geri dönsen bile ben artık o ben olmayacağım yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim beş numara lamba kaderi var mısralarımda benim yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi çığlıkçığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin gökmavisi bir türkü dolanmış yüreciğime selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde- neyleyim insan demişim kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı sen olmasan ben böyle değildim böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek Rüzgar gibi ağustos geçti ellerimizden Meyvalar bizi bal renkli günahlara çağırıyorlar Bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı Bir yanda boşa geçen gecelerin acısı Malum o dramın en güzel perdesindeydik Ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik Her gören didik didik bizi denetliyordu Biz kendi derdimize düşmüştük yılandere ölüler yatağı helalim ölüler katran mazot bidonları paslı putreller kargalar üşüşmüş ahmedo'mun ellerine kargalar ahmedo'mun düşlerine yılan çıyan doluşmuş garipler mezarlığı doymamışlar dünyası yıkılası karakuşak kurudere sırtları ahmedo'm bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş fenerler titreşiyor bıçaklanmış türkülerin gözbebeklerinde vinçler beni balçık gibi akşamlara bindiriyorlar sen olmasan şu sabahlar olmasa şu benim büyük büyük susamışlığım bu mızmız takvimi bir solukta susturacağım yılandere ölüler yatağı helalim ölüler rüzgar gibi bir ağustos geçti ellerimizden meyvalar bizi balrengi günahlara çağırıyorlar bir yanda boşa geçen gecelerin acısı malum o dramın en güzel perdesindeydik ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydi duracak vaktimiz yoktu bitmiştik her gören didik didik bizi denetliyordu biz kendi derdimize düşmüştük Orda da akşamlar olacak allı'nın kızı kanlı mendil gibi ağustos akşamları şu benim çektiklerimi görmiyeceksin belki yanında başkaları olacak belki düşlerine bile girmeyeceğim gün oldu acıların şiirini yaşadım gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin dokunsan parmaklarıma tutuşacağım yine ağustos gelse elele versek sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan yeni yoldan sazanlı çaydan geçsek güneşin bahçeleri emzirdiği saatte susamışlar aşkına, kandım diyesi uzun uzun öpüşsek yine ağustos gelse kovulsak cennetimize şantiye hiç durmadan ötse bağırsa lazoğlu büyükharflerle sövse işçilerine damlarda kaysı yarsalar rumeli göçmenleri dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini ıssız bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan çocuklar mavi mavi gülüşüp kaçışsalar bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek kendimizi dinlesek köklerin çığlığını seni kollarıma alsam, yine yumsan gözlerini yine kapışılsa yavrum, batan şehrin hazineleri biz yine kendi derdimize düşsek yere batan şehrin tek yalnızıyım yüzyılın ağrısını anlıyarak çekiyorum ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler tepmişim rahatımı boynubükük mutluluğumu yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı ellerimi kemirmekten memnunum düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz en güzel günlerinde gençliğimizin ölümden ötesini aklım almıyor beterin beteri var diyenlere inanmıyorum istesek cenneti kurtarabiliriz ben bir ışık için tepmişim rahatımı ellerimi kemirmekten memnunum bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum... delice anlıyarak allı'nın kızı |
Hasan Hüseyin Korkmazgil |
Pages
Aug 5, 2011
Allının Kızı ya da Ağustos Şiiri
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment