“Yahu daha ne oldu ki? diyesim geliyor; Kimliğinize dair şeylerin irdelenmesine başlayalı şurada toplasan toplasan ancak bir kaç ay ya da bir kaç yıl olmuştur. Ne kadar da alıngansınız? Oysaki o Tűrklűk dediğiniz şey Kűrtlere Kűrt olduklarını bile söyletmedi. Söylediklerinde Kűrtler bölücü oldular, vatan haini oldular, eșkiya oldular, öldürüldüler, ortadan kaybedildiler, ișkenceye tabii tutuldular, așağılandılar, ve hor görüldüler. Kendi çocuklarına bile Kürtçe isim koyamadılar. Bulgaristan’daki Türklerin adları değiștirilirken kıyamet koparanlar, aynı anda çocuğuna Kürtçe isim verenlerin hapse atılmasında yanlıș bir șey görmediler. Kűrtler 30 yıl savaş ve onbinlerce ölümden sonra nihayet “Ben Kürdüm” demeye bașladılar, o zaman da Kürt milliyetçiliği yapıyorsun deyip ırkçılıkla suçlandılar.
Peki siz şimdi Kűrtlere neler yaptığınızı anlıyor musunuz? Umarım anlıyorsunuzdur? Ama yok, anlamıyorsunuz, değil mi? Onun için kırılgansınız. Onun için kızgınsınız. Hala başkalarını ezmenin gőnencini yitirmenin ezikliği içindesiniz. Onun için “Atalarım Ermenileri katletseydi şimdi yeryűzűnde bir tane bile Ermeni bile kalmazdı” deyip, tarihindeki katliamları referans yapıyorsunuz. Ayrıcalıklarınızı yitirmek istemiyorsunuz. Çirkin yűzűnűzle bile yűzleşmek istemiyorsunuz. Işte onun için bir yandan “Tűrkűm ama ırkçı değilim!” derken őte yandan “Eğer Türk Olmak ... Türk’lüğü Savunmak ... Vatanımı Sevmek ... Irkçılık İse Ben Irkçıyım Arkadaş ...!!!” diyen bir tűr ikirciklik yaşıyorsunuz.”
Anlamadığınız, gőrmediğiniz, gőrmek istemediğiniz şey bu adına Tűrklűk dediğiniz şeyin ne mene bir şey olduğu, neye dőnűştűğű, nerelerde ne amaçlarla kullanıldığı ile ilgilidir.
Biliyor musunuz Tűrklűk işkencede insanların cinsel organlarına bağlanan elektrik kablosuydu hep? Falakaydı, foseptik çukuruydu Tűrklűk. Diyarbakır cezaevinde Joe adlı bir kőpekti Tűrklűk, bir kőye zorla yedirilen dışkıydı, askerin postallarının altında inlemkti Tűrklűk. Dayaklarla Kűrt çocuklarına ezberletilen “Ne mutlu Tűrkűm diyene”ydi Tűrklűk. Bu çocukların varlıklarını armağan ettiği eli kanlı bir canavardı. Tűrklűk JITEM adında gece yarıları ortaya çıkan ve babaları evlerinden alıp gőtűren ve karanlıklarda kaybeden karabasandı.
Tűrklűk onca kanıta, onca toplu mezarlara, onca itirafa, ve onca tanıklığa rağmen hala yapılanları inkar etmenin adı oldukça, inanılması imkansız bir kőrlűk, bir vicdansızlık, bir duyarsızlık, ve űstűne űstlűk bir kűstahlık oldukça tabii ki ırkçılıkla birlikte anılacaktır.
Şőyle bir sakince durup dűşűnseniz gőreceksiniz ki, kimselerin Tűrk olmaya kőtű bir şey dediği yok, çűnkű Tűrk olmanın faşist olmakla ve ırkçı olmakla hiç bir organik ilişkisi yok. Kimsenin vatanı sevmeye de itirazı olmadığı gibi Tűrk olmaktan gurur duymanın da hiç bir sakıncası yoktur. Ancak sizin umarna sarılıp-tutundugunuz Tűrklűk ővűnűlesi bir şey değil, hic değil.
Gerçekten namuslu ve dűrűst Tűrklere dűşen şey mağduru suçlamak, savunmaya çekilmek, çocuk gibi inadına şuyum – buyum demek yerine Tűrklűğűn anlına silinmiş bu lekeleri temizlemektir ve bir daha bu yapılanların sadece Tűrklűk adına değil hiç bir şey adına yapılmasına bu űlkede izin ve onay vermemektir.
No comments:
Post a Comment