Mesele bu ulan, mesele bu... Ağaçlar size girsin...
... #direngezi
#ACİLDEMOKRASİ
Bir yandan Gezi Parkı’nın içine polislerle girip mütevazı mescidi yıkıp aynı dakikalarda Avrupa’nın en büyük adliyesine çevik kuvvetle baskın düzenleyip avukatları cüppeleri üzerlerindeyken yaka paça gözaltına alıyorsanız zaten diyalog miyalog istemiyorsunuz demektir.
* Bir yandan sanatçılara veryansın edip, işi tehdit noktasına kadar getirip, ‘hesap soracağız’ diye cadı kazanlarının altını yakıp diğer yandan Gezi Parkı eylemcileri gözünde sıfır sözü dinlenecek Hülya Avşar’ı Tarabya’daki Kıyı lokantasından Ankara’ya diyalog için çağırıyorsanız sizin amacınız zaten diyalog miyalog değilmiş demektir.
* Camiyi yaralı insanlara açan imamı görevden alıp, göstericiye kurşun gibi gaz bombasını sıkan, kör eden polisi korumakta ısrar ediyorsanız bu işi başka türlü çözmeyi kafanıza çoktan koymuşsunuz demektir.
* “Bazı gazeteler özgür, bazı gazeteler sansürlü olacak” diyorsanız basın özgürlüğünü çoktan rafa kaldırmışsınız demektir.
* Kordon’da oturan zavallı kızları saçından çekip coplayan polisin ceza olarak görev yerini değiştiriyorken bu anın fotoğrafını sosyal medyada paylaşan kızların evini basıp kollarından tuttuğunuz gibi savcının karşısına çıkarıyorsanız niyetiniz baştan farklıdır demektir.
* Yakılan araç sayılarını, tahrip edilen kamu mallarını alt alta sayıp rakamlarını açıklarken binlerce yaralanan insanın sayısı bilançonuzda yer almıyorsa zaten vicdan balatalarını sıyırmışsınız, haberiniz yok demektir.
* Bir hiç uğruna şehit olan gencecik polise üzüldüğünüz kadar, bir hiç uğruna ölen göstericiye de canınız yanmıyorsa konuşacak zaten çok da bir şey kalmamış demektir.
* Bütün dünyanın gözlerini diktiği, canlı yayın kameralarının 24 saat çalıştığı bir meydandaki gerilimi diyalogla çözmek yerine TOMA’yla, suyla, gazla çözmekte kararlıysanız sonrasında direnen kimseye de kızmaya hakkınız yok demektir.
* İlk cümlede Gezi Parkı’ndakilere “Gelin benimle konuşun çocuklar” derken ikinci cümleye ‘bunlar biracı’, ‘zaten kokuyorlar’ deyip yine bildiğimiz ezbere geçiyorsanız ilk cümlenizin de zaten bir kıymet-i harbiyesi yoktur demektir.
* Eğer bir meydandaki protestoya başka bir meydanda miting ile karşılık vermeye kararlıysanız bir ülkeyi birleştirmiyor, bölüyorsunuz demektir.
* Benim komedyenim iyi, sizin komedyeniniz kötü olmuşsa ortada gülünecek bir şey kalmamış demektir.
* Karşınızdakinin demokrasi istemesini ‘darbe girişimi’ diye tercüme ediyorsanız farklı dilleri konuşuyorsunuz, anlaşmanız çok zor demektir.
* Siyasetin tartışıldığı yer Meclis’ten çıkıp parka dönüştüyse siyasi sisteminde ciddi bir tıkanma var demektir.
* Ağaç isteyene başörtü mağduriyetini anlatmaya girişiyorsanız asıl meselenin çok uzağına düşmüşsünüz demektir.
* Mizah gerçeği yenmeye başladıysa biber gazı yiyen kitleler korku eşiğini aşıp “Bu gaz şahane dostum” demeye başlamışsa artık iş trajediye dayanmış demektir.
* Şehrin orta yerine barikatlar kuruluyorsa, bütün bu olan biteni “İşte demokrasimizin zenginliği” olarak tanımlama eşiğini geride bırakmışsınız demektir.
* Kendi meydanını doldururken, otobüs kaldırırken diğer meydan dolmasın diye vapur seferlerini iptal ediyorsan içine düştüğün durum bayağı zor demektir.
* Gazetecilerin susması değil soru sorması haber olmaya başlamışsa zaten çoktaaaaan ‘yandı gülüm keten helva’ demektir.
* BDP’li ile ulusalcı ellerindeki bayrakları bırakmadan el ele tutuşup polisten kaçıyorsa ve tam o sırada yanlarından geçtikleri adam ülkücü işareti yaparken aynı fotoğraf karesinin içine sık sık sığmaya başlamışsa farkında olmadan kendi % 50’nin karşısındaki % 50’yi birleştirmişsin demektir.
* Bir ülkenin sinirleri gerilmeye başladıysa, halkı tencere tava çalmaya başladıysa, başörtülüsü sokak ortasında taciz edilecek kadar baskı altındaysa emin ol bu inadın kazananı yok demektir.
* Düne kadar İstanbul’un varoşlarında tutabildiğin marjinal gruplar Taksim’in ortasında barikat kurup canlı yayınlarda polisle çatışacak noktaya geldiyse uyguladığın güvenlik politikalarında, stratejinde ciddi bir hata var demektir.
* Karşındakine kulaklarını tıkadıysan, senden farklı düşünen kim olursa olsun düşman bellediysen, mücadele çıtasını ‘ümüğünü sıkma’ noktasına getirdiysen haklı davanda bile haksız olacaksın demektir.
Tüm bu saydıklarımız ve daha fazlası eğer aynı ülkede olmaya başlamışsa çok #ACİLDEMOKRASİ’ye ihtiyaç var demektir.
CÜNEYT ÖZDEMİR / Radikal
No comments:
Post a Comment