Pages

Dec 13, 2007

Izmir'in Yaz Akşamlarında Belediye Otobüsü Yolculukları

Kisin bu celik isigi ayazinda kafcamus'un toplu tasima adli yazisi bana Izmir'in o guzel yaz aksamlarinda, geceyarisina yakin bindigim belediye otobuslerini hatirlatti.

Iki ya da üç kişi vardır otobüste. Bütün pencereler açıktır. Alnın pencereye dayalıdır evlerin karanlık ya da loş ışıklı pencerelerini seyredersin. Aklından geçen birşey yoktur. Sadece varolduğunu hissedersin. Serin rüzgar okşar bedenini. Saçlarında dolanır ince parmakları, sonra gőğsünü. Bedenini keşfeder yeniden seversin...

Durakta gece vardiyasından yeni çıkmış bir işçi kız biner otobüse. Umursamazsın őnce. Yüzün dışarı dőnük, alnın cama dayalı...Sonra bir silüet gőrürsün camın içinde, uzaklarda, rüzgarın ona da estiği...Silüet yaklaşır titreyen otobüs penceresının camını titreşimini alır senın yureğine kor.

Bir dize eskilerden bir hançer gibi saplanır belleğine: Sonsuz anda gizlidir.

Aşıksındır artık. O silüete aşıksındır. Sonsuz bir çatışkıdır yüzünü camdan alıp-almamak. Dőnsen o büyü bozulacak. O büyü bozulsun istemiyorsun. O yureğinde titreşimle nasıl da sevmişsindir o yorgun yüzü. O bakımsız-güzel eli.. Eli silüette de degildioysa. Elleri Saman Sarı'sının şamdanlara benzeyen eli de degildir. Deterjandan çatlamış bir el. Bütün herşeye rağmen güzel bir el..

Otobüs camının karanlığında varlığının sonsuza karıştığını hissediyorsun. Onu sonsuza kadar seveceksin artık. Ve hani o her durakta őlümsüz bir aşk edinen o çılgın Murathan gibi, sen de kendine bir aşk edinmişsindir. Ve o da Murathankiler gibi ne denli sevildiğini hiç bılmeyecek. Silüet koyarsın adını. Silüet…

Adını daha yeni koymuşsundur ki kaybolur silüet. Bir sonraki durakta inecektir. Ayak seslerini bırakır ardında otobüsün koridorunda yürürken kapıya doğru. "Dőn bak" bak der bir ses. Ardından bak. Ama büyü?...Büyü bozulacak...

Karanlığınla başbaşa kalırsın. Yalnız kalırsın.

Rüzgar daha da serinlemiştir. Üşürsün. Otobüs seni gideceğin yere gőtürsün istemezsin. Başka bir şehire gőtürse. Başka bir Izmir'e...

Gece de bitmese...O silüetini destmal eyleyip pencereye bırakan hiç inmese otobüsten.Inmese

3 comments:

SentiuS said...

İzmir gecelerinin son ulaşım araçlarıdır bu otobüsler.
"Teselli Otobüsü" diyor İzmir'liler bu son otobüslere.
Bazen bir işçinin, bazen de Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde içmiş bir sarhoşun son ulaşım, son teselli araçlarıdır.
O yolculuklarda hayaller vardır gerçekten. Serin rüzgara bırakıp düşleri, savrulur kişi oradan oraya. Bir başka yüreklendirir, duygulandırır yüzüne vuran serin yel insanı.
Neden Ankara'da saat gece yarısını vurduğunda artık toplum taşım araçları çalışmaz. Neden insanlar taksilere (gece tarifesini, gündüz açar mısınız diyerek) mecbur bırakılır.
Bu İbne Melih GÖ(T)LEK içmemizi de istemiyor diye düşünürüm hep. Ülkenin başkentinde saat 12.00'de hayatı bitirirmek için ne gerekiyorsa yaparlar. Karanlığa ve polise teslim ederler sokakta kalan son insanları.
Ama bilmezler ki karanlık, bozuk düzenin durduğu, sistemin çarklarının yeni günü beklediği, kendini özgürlüğe bıraktığı zamanlardır.
En azından benim için öyle...

Eleştirel Günlük said...

Ankarayi hic sevmedim ben de...Zaten Izmir'de belli bir sure zaman gecirdikten sonra Ankara'yi sevmek olanak disi gelir bana...Ankara'dayken Ankara etimde bir kiymik gibi agridi hep...

Ankara büyük bir köydür ortacagdan kalma...

Anonymous said...

inmese ya. inmese hiç...