Burada bir çeviri sorunumuz var. Sanırım genelde intransetive “geçişsizlik” diye alınıyor. Bu nedenle de, örneğin, bir çok yerde “yarı-geçişsiz bilinçlilik dűzeyi” diye geçiyor literatűrde. Oysa ki ben intransitive teriminin geçişsizlik ya da geçirimsizlikden öte dilbilim anlamıyla almak gerektiğini dűşűnűyorum. Dil-bilim anlamıyla “intransitive” nesnesi olmayan bir fiil demek. Örneğin “ben uyuyorum” dediğimizde uyumak fillinin nesnesi yoktur. Dolayısıyla burdaki uyuma fiili intransitive bir fiil oluyor. Oysaki “Ben masaya dirseklerimi dayadım” derken dayamak fillinin masa gibi bir nesnesi var ona etkide bulunuyor ya da onunla bir dinamik ilişki halinde anlamına geliyor. Dolayısıyla Freire’nin genel felsefesini ve özellikle dilbilime olan ilgisini de göz önűnde bulundururarak bu bilinç dűzeylerini ayırd etmede kullanacağı kriterin geçirgenlik olmaktan öte nesnesine etkide bulunabilirlik ya da nesnesiyle bir tűr dinamik ilişkide bulunabilirlik olması gerekir diye dűşűnűyorum. Çűnkű ne zaman ki ezilen (the oppressed) dűnyasıyla organik ve dialektik bir ilişkiye girdiğinde etkin bir özne olarak onu (nesnesini) anlayıp, algılayıp, değiştirmeye ve dönűştűrmeye başladığında bilinci gelişecek özgűrleşecektir.
Sonuç olarak bu bilinç dűzeylerini betimleme de daha uygun bir ifade gerekmektedir diye dűşűnűyorum. Siz ne dűşűnűyorsunuz?
2 comments:
Yalnız şöyle ki, Türkçe dilbilgisi literatüründe de, matematik alanında da "intransitivity", "geçişsizlik" olarak çevrilir. Freire hangi bağlamda kullanmış olursa olsun, Türkçe'de buna "yarı-geçişsizlik" demenin yanlış bir tarafı yok bence.
Dert edindiğinizi daha iyi anlayalım mı ama önce: "Geçişsizlik deyince bir şey anlamıyoruz, tüm alanlarda kullanılmak üzere daha doğru bir terim üretilmeli" mi diyorsunuz? Yoksa "Diğer alanlarda o terime karışmayabilirim ama iş Freire'ye gelince bu kelime yetersiz kalıyor/yanlış oluyor" mu? Ben daha çok ikincisini söylüyormuşsunuz gibi hissettim. Ama iki durumda da "geçişsizlik"i kullanmanın yanlış olmadığı kanısındayım. Sizin anlattığınız "etkileme" manası zaten onun içinde var.
Aslında bana sorarsanız, o kelimeyi "geçişsiz" olarak değil "aktarımsız" olarak çevirirdim; çünkü fiilin kendisi bir yere gitmiyor ("geç"miyor), fiil etkisini nesneye "aktar"ıyor. Ama sonuçta yıllar önce kararlaştırılmış, yerleşmiş bir terim artık, oynamanın manası da yok sanırım.
Bir de soru size: Ben Freire bilmem hiç. "Yarı-geçişsiz" ile "yarı-geçişli"nin arasında bir fark mı gözetiyor? Neden "Semi-transitive" değil de "semi-intransitive"? Aslında aynı şey ama, bilinç düzeyinin alçaklığına nispet olarak daha olumsuz yankılananı mı ("in-" olumsuzluk önekini alanı yani) seçmiş mesela sadece?
Biraz karışık oldu sanırım, tam anlatamadım ama hadi bakalım...
Farukahmet cok tesekur ederim.
Oncelikle soylenmeli ki ben ceviri uzmani falan degilim ama sadece sagduyudan hareketle de olsa inaniyorum ki ceviride cevirilen terimin anlami ya da anlama yonelik cagrisimi onemli olmalidir. Bu o terimin dile yerlesmesinde ve kavramlastirmasinda da onemli rol oynar. Yoksa baska bir sakinca ya da yanlis bir sey yok. Simdi biri de "bunun otesinde baska daha ne yalnis olabilir ki zaten!" de diyebilir. Ornegin bana gecisimsizlik denince ilk cagrisan biolojik bilimler gibi seyler oluyor; ozmos gibi.
Postun kendisinde de soz ettigim gibi bilinc ve bilinc duzeyi Freire'nin egitim felsefe ve pratiginde yer alan onemli kavramlardan biri. Onemi surdan geliyor; ozne olarak bireyin (bilincinin) verili gerecekligi algilamasi ve bu gerceklige etkide bulunarak onu donusturmesi ve transformasyonu cok onemlidir. Bunu gercekestirebilmek icin de tarihsel olarak kendisini ezen, baski altinda birakan sosyopolitik sistemin analizine yonelmesi kritik dusunup analiz etmesi gerekir. Iste bunun icin de bilincin tarihselligine bakan Freire salt bilincin kendisinin hic bir sey ifade etmedigini, gerceklige meydan okumadigini, verili gercekligin goreli varligini tehdit etmedigini soyler. Butunuyle intransitive bir bilincin olmasinin mumkun olmadigini soyleyen Freire bu nedenle semi-intransitive'den baslar. Ki bu bilinc duzeyindeki bireyin gercekligi algisi da sinirlidir. Bu nedenle gecislilik gecissizlik anlam bakimindan pek kavrami yansitmiyor. Bu nedenle nesnesine etkide bulunabilen bir aktiflik iceren bir fiil olsa daha anlamli olacagini dusunuyorum...(Ha bu arada daha yeni aklima geldi. Yahu aslinda bu soruyu Portekizceden bakmak gerekiyor cunku Freire portekizcede yazmisti. Bi bakayim ingilizce cevirisine buna yonelik bir aciklama var mi?)
"Yarı-geçişsiz" ile "yarı-geçişli"nin arasında bir fark mı gözetiyor? Guzel bir soru. Buna yonelik bir sey okudugumu hatirlamiyorum. Ama yine de Freire'nin genel felsefesinden hareket ederek diyebilirim ki yetersizden (INtransitive) baslamsasinin sebebi evrimsel bir sureci vurgulamak icin olabilir; gelistikce yetkinlesen "IN"ini soyup atan bir transitive durumuna gecistir insanin insanlasmasi. Insanin insanlasmasi da insanin baskidan, ezilmeden (oppression) kurtulmasidir. Yani insandisilasmanin tam antitezidir.
Bilmem aciklayabildim.
Tekrar tesekurler katkin ve sorularin icin.
Post a Comment