Banu'nun ayrılmadan őnce yazdığı bir yazı vardı. Tuhaf bűyűleyici bir dil kullanmıştı Banu. Bana birşeylerin tınısını hatırlatmıştı. Eskiden izlediğim bir filimin varoluşçu angstının yoğunluğunu hissetmiştim okurken. Bűyű bozulur diye de yorum yazamayacağımın yorumunu yazmıştım. O zamandan beri de arayıp duruyorum o şiiri. Evet nihayet buldum neydi, hangi filimdi, hangi şiirdi. Tarkovsky'nin Solaris adlı filiminde okunuyordu bu şiir (kimileri şiir demiyebilir ama bence şiirdi) ve şőyleydi:
Buluşmamızın her anını biz bir mucize gibi coşkuyla kutlardık. Yeryűzűnde yalnız ikimiz vardı. Sen bir kuş kanadından hafif ve inceydin. Merdiven basamaklarından başdőndűrűcű bir hızla inip çiğ taneli çiçekler arasından geçip beni aynalı camın őbűr tarafındaki makamına gőtűrűrdűn sen.
Gece indiğinde bana bűyűk şeref bahşedilir ve tapınağın kapıları açılarak karanlıkta parlar ve yavaşça secde ederdi çıplaklığın. Ve ben uyanarak tanrı kutsasın diye fısıldardım. Ve bu kutsamanın cűretkarlığının tadını yaşardım. Sen uyurdun ve mavi gőkyűzűnűn kapılarını çalardın rűyanda. Vűcudunsa yatağın içinde dokunulmazlığının sıcaklığı ve buğusuyla hareketsizdi ve kirpiklerin de ellerin de őyle. Sıcaktı.
Irmakların nabzı kristal űzerinde atar, dağlar tűter ve denizden serpintiler gelir. Sense avcunda tutardın o kristal kűreyi. Bir tacın içinde uyurdun ve tanrı şahidimdir ki benimdin sen. Sen uyanır ve insanoğlunun basit konuşma dilini yeniden yazardın. Ve insanın sőzű girtlağını yeni bir gűçle doldurur ve “sen” sőzcűğű yepyeni anlamlarını ortaya serer ve çar anlamına gelirdi.
Yeryűzűndeki herşey dőnűşűrdű hatta leğen kova gibi basit şeyler bile. Ve o sağlam kaya aramıza bekçi gibi dikilip durduğunda bilinmeyen yerlere sűrűklenip giderdin. Mucizevi şehirler őnűműzde bir serap gibi dağılırdı. Kaderimiz elinde ustra olan bir deli gibi arkamızdan kovalarken biz bulutların űzerinde yatardık. Yumuşacık. Ve kuşlarla yolumuz ortaktı sanki. Ve balıklar ırmaklar peşimizden gelirdi ve gőkyűzű alabildiğine uzanırdı gőzlerimizin őnűnde.
Buluşmamızın her anını biz bir mucize gibi coşkuyla kutlardık. Yeryűzűnde yalnız ikimiz vardı. Sen bir kuş kanadından hafif ve inceydin. Merdiven basamaklarından başdőndűrűcű bir hızla inip çiğ taneli çiçekler arasından geçip beni aynalı camın őbűr tarafındaki makamına gőtűrűrdűn sen.
Gece indiğinde bana bűyűk şeref bahşedilir ve tapınağın kapıları açılarak karanlıkta parlar ve yavaşça secde ederdi çıplaklığın. Ve ben uyanarak tanrı kutsasın diye fısıldardım. Ve bu kutsamanın cűretkarlığının tadını yaşardım. Sen uyurdun ve mavi gőkyűzűnűn kapılarını çalardın rűyanda. Vűcudunsa yatağın içinde dokunulmazlığının sıcaklığı ve buğusuyla hareketsizdi ve kirpiklerin de ellerin de őyle. Sıcaktı.
Irmakların nabzı kristal űzerinde atar, dağlar tűter ve denizden serpintiler gelir. Sense avcunda tutardın o kristal kűreyi. Bir tacın içinde uyurdun ve tanrı şahidimdir ki benimdin sen. Sen uyanır ve insanoğlunun basit konuşma dilini yeniden yazardın. Ve insanın sőzű girtlağını yeni bir gűçle doldurur ve “sen” sőzcűğű yepyeni anlamlarını ortaya serer ve çar anlamına gelirdi.
Yeryűzűndeki herşey dőnűşűrdű hatta leğen kova gibi basit şeyler bile. Ve o sağlam kaya aramıza bekçi gibi dikilip durduğunda bilinmeyen yerlere sűrűklenip giderdin. Mucizevi şehirler őnűműzde bir serap gibi dağılırdı. Kaderimiz elinde ustra olan bir deli gibi arkamızdan kovalarken biz bulutların űzerinde yatardık. Yumuşacık. Ve kuşlarla yolumuz ortaktı sanki. Ve balıklar ırmaklar peşimizden gelirdi ve gőkyűzű alabildiğine uzanırdı gőzlerimizin őnűnde.
5 comments:
güzel oldu bu şiiri bu vakitte okumak....
sağolasın.....
Sevindim zamanlamasinin senin icin iyi olmasina...Saniyorum hic bir yerde yazili degil bu siir. Internetin zenginligine bunu da bari ben katayim dedim...
Ukalalik yapip ben de Solaris'i okudugumda hissettiklerimi yazdigim yazinin linkini vereyim: surada .
Isin ilginci o zamanlar kitabin benim uzerindeki etkisinin bu siirin olumlu havasindan bayagi uzak olmasi. Ben cikip biraz oksijen alayim en iyisi..
Ah E.G.
Kaçtır gelip yazayım diyorum, olmuyor. Tek kelime edemedim. Bu çağrışıma sebep olduğuma sevindim. Ama benim de bir çıkıp hava almam icabediyor fena halde :)
Mucizevi şehirlerin serap gibi dağılışına şahit olmaktan güzeli var mı?
Banu,
Senin yazdigina da buyusu bozulmasin diye soylenecek fazla bir seyin olmadigini falan soylemistim sanirim. Bu da oyle. Soyle yureginde birseyler birakiyor insanin...Kelimeye dokulmesi zor seyler..Iste burda basliyor ya siir..
Sagolasin hatirlattigin icin.
Post a Comment