Pages

May 9, 2008

Acının Gőrünmez Oluşu

"Cesetlerin altında kalma" adlı yazımda faşizmin tarih kitaplarında veya 1930’ların Almanya’sında kalmayıp gündelik yaşamımızda nasıl da egemen olduğundan sőz ederken faşizmin gőrüngülerinin alabildigine sıradanlaştığından dert yanmıştım. Katillerden ve işkencecilerden hesap soramadığımızdan dem vurmuştum. Kitlelerin “bizim başımıza gelmez” inançlarının çok da doğru bir inanç olmadığını soylemeye çalışmıştım. “Bunun sadece Kürtlere yőnelik bir plan olduğunu da sanmıyorum. Demokrat ve sola yakın herkesi içine alan bir tehdit” olduğunu sőylemiştim.
Bugün de Bianet’te Füsun Çiçekoğlu imzalı bir yazı okudum. Benden daha güzel ifade etmis. Benden daha güzel yazmış. Defying Hitler (Hitler'e Karşı Koymak) adlı kitapdan Bir Alman’ın Hikayesi (Almaca baskısı bu adla yayınlanmış) ile parelellikler kurmuş. Okumadıysanız mutlaka okuyun. Çiçekoğlu’nun yazısında faşizmin Almanya’da nasıl sinsi ilerlediği ve içselleştirildiği çok çarpıcı biçimde Türkiye’de olanlarla karşilaştırmalı betimleniyor. Bir Alman’ın Hikayesi adlı kitaptan bir alıntı şoyle:
Sanki Almanya'da bir şeyler yapılıyordu da, yapanlar ortada yoktu… Çekilen acılar aşikardı ama acı çekenler görünmez olmuştu… Her şey, sanki bir tür anestezi altında oluyordu. En korkunç olaylar sadece cılız bir tepkiyle karşılanıyordu… Cinayetler sanki okul çocuklarının masum haylazlıkları gibi algılanıyordu…
Kürtlerin çektiği acılar gőrünmez olmuş mu Türkiye de? Olmuş. Hem de nasıl. Linç edilme korkusuyla yaşıyor bir sürüsü. Ne gidecek ne de sığınacak bir yerleri var. Polisleri bile yok şikayet etsinler. Mahkemeleri yok dava etsinler. Siz hiç linç edilme olasılığıyla yaşadınız mı? Ben bir kere yaşamıştım linç edilme korkusunu. Uyuyayamamıştım sabahlara kadar. Kürtlerin acıları gőrünmez olmuş bugün Türkiye de. Kürtler ortada bile yoklar. Almanın dediği gibi “Çekilen acılar aşikardı ama acı çekenler görünmez olmuş”.
Beyazlar kőleleri kocasından, karısından, ve çocuğundan ayırıken gerçekten de zencilerin beyazlar gibi acı çekeceğine inanmıyorlarmış. Belki birileri Kürtlerin acı çekebilecek yetilere sahip olduğundan da şüphelidirler ha! Çünkü Kürtlerin çektiği acılar nerdeyse aşikar bile değil. Hem acıları hem de kendileri gőrünmez olmuş Kürtlerin.
Kürtler dağdakilere duyulan őfke ve intikam duygularının nesnesi olarak varlar ancak.

7 comments:

Lilith said...

medya sagolsun tv ve basinin gucu gunumuzde o kadar buyukki bir gecede on binleri sokaklara dokebilir, galeyana getirebilirler...PKK'nin 12 askeri oldurdugu donem Turkiye'deydim...TV'de haberler bununla aciliyor,daglardaki askerlerin goruntuleri yayinlaniyor, PKK'nin Irak'ta nasil uslendigi, nasil saldirdigi vs vs anlatiliyor, programlara Kurdistan'daki katlimlarin birinci dereceden askeri sorumlulari, simdiki emekli rutbeliler cagriliyor, geceleri daha once olen askerlerin aileleri cagriliyor, acilarini anlatmalari isteniyor, savasta eli, ayagi kopmus askerler le olayin nasil gerceklestigi uzerine konusmalar yapiliyordu. Bu bilincli olarak yapildi tabii. Sonucta bilincsiz insanlar, fasistler galeyana getirilip sokaklara dokulduler, kimi bolgelerde kurtlere saldirdilar, kimlik sorup Kurt illerinde dogmus olanlar dovuldu...Bir hafta icinde Istanbul'da uc yerde ben rastladim bu tur yuruyuslere...benim rastladiklarim belli mahallelerde fasistlerin orgutledigi sayisi 100'u 200'u gecmeyen polis esliginde yapilan yuruyuslerdi.

Bir hafta sonra konu mansetlerden alinip, kucuk haberlerle verilmeye baslandi. Gundemin ilk maddesi olmaktan bir kac hafta icinde cikarildi. Birkac hafta once taksi soforunden, pazarciya, ogrenciye kadar herkesin agzinda olan konu simdi artik konusulmuyordu bile...Iste medyanin gucu...Daha dogrusu mehmetcik medyanin gucu...manipule etmek, bir yasam tarzi olusturmak vs hic bu kadar olmamaisti...

Lilith said...

Son cumle "manipule etmek, bir yasam tarzi olusturmak vs hic bu kadar kolay olmamisti" sekilnde olacakti...

Eleştirel Günlük said...

Lillith sagolasin paylastigin icin. Medyanin gucune yonelik oylediklerine katilmamak mumkun degil. Evet medya gunumuzun global mufredatini yaziyor ve uyguluyor. Evet guclu. Ama biz, yani insanlar (butun klasik kosullanmalara dogustan yatkinligimiza karsin) yine de bu denli zavalli ve kurulmaya hazir olmamaiz gerekiyor. Asil urkutucu olan bu. Medyanin gucu degil insanlarin gucsuzlugu (korkulari, kaygilari, bana necilikleri, bana dokunmayan yilan cok yasasinciliklari, vb) korkutuyor beni.

Anonymous said...

Cok satan gazetede bir baslik
IRAN HUDUDUNDAN GECIRILEN 300 KILO PKK EROINI ISTANBULDA YAKALANDI

Soru sormayan kafa var, soru soran kafa var.
Soru sormayan kafa: Hah! iyi olmus namussuzlara.
Soru soran kafa: Bi dakka kardesim. 300 kilo zikkim sirt cantasinda tasinmaz. Bu meret bu yolu arabayla gececek degilmi? Iran hududunda binlerce askerimiz yigili degilmi? Onca asker bir arabayi nasil farketmez? Arabayi farketmeyecekse niye oradalar?
Huduttan Istanbula kadar onlarca askeri, yuzlerce polis barikati yokmu? araba dag tepesinde gidemeyecegine gore bu arama-tarama barikatlarini nasil atlatir? Huduttan istanbula en az 20 vilayet/sehir var bunlara giris cikislarda kimse bu yuku farketmiyormu? vs vs vs...

Tabi bunlara cevap bulamiyorsun. Tek cevap: bunlara birileri goz yumdu. PKK li ise bunca gorevli PKK lilara nasil goz yumar?
Oyleyse PKK li degil.
Peki PKK li degilse kim bu adamlar?
Vatandas Ali-Veli mi?
Bu gorevlilerin Vatandas Ali-Veli den ne cikari varki bu pislige goz yumsun? Demekki Vatandas Ali-Veli de degil.
Tek cevap askerin-polisin icine sizmis bu ergenekoncu-mafyaci-jitemci guruhlar veya onlarin isbirlikcileri olabilir... yakalaninca da "PKK liyim abi".

Cok satan gazetenin cok mohkem yazarlari ya bu sorulari soracak kadar zeki degil yada meslek ahlaklari SIFIR.

Bu adamlardan korkulur.
EG nin sorguladigi gibi bunlarin okuyucusu olan kafalardanda korkulur.

Anonymous said...

Türkiye’de yaşayan ve kendine gerçek anlamda (Türk milliyetçisiyim) diyenlerin nereden geldiklerini merak ediyorum burada yazılanları okuyunca. Kaç bin yıllık tarihleri vardır bilinmez ama şu bir olasılılıktır sanırım. Hani kendi söylevlerinden hareket etmek gerekirse şu muhteşem Türk milliyetçilerimizin Orta Asya’dan beyaz atlarına binip buraya Anadolu’ya geldiklerini varsayalım (muhakkak ki birçoğu Orta Asya’dan geldi) ama bu o kadar eski bir tarihi kapsamamaktadır, yani söylene gelen o kaç bin yıllık tarihe gittiğimizde bu soruyu sorduğumuzda, inanın birçoğu hatta bunun resmi savunuculuğunu yapanlar bile bilmiyor. Bu soru sorulduğunda aslını nereye ve nereden geldiğini ya bilmiyor ya da dayandıracağı bir kaynağı yok. Bu akademik bir sorudur. Ve akademisyenlerin cevaplayacağı bir şeydir. Akademisyen değilim ama Kürtlerin tarihi ve nereden geldiği tartışıldığı gibi bununda araştırılması-tartışılması gerekmektedir. Örneğin kendi içlerinde ki bölge bölge “lehçe” farklılığı bir kaynak olarak ele alınmalıdır. Lazlar, Kürtler, Zazalar, Türkler vb. gibi. Örneğin kaldı ki, Kürtler içinde salt 50 lehçe bulunmaktadır. Yani Diyarbakırlı, Hakkâri’yle, Urfalı, Vanlıyla “lehçe” sorunundan dolayı anlaşmamaktadır. Bunu Türk modeline uygularsak, aynı şey belki farklı şekilde bugünün Türkiyesine (Türkleri) içinde düşünebiliriz.

Asal olarak Horasan’a yani İran boylarına, Türkmenistan’a kadar araştırılır ve bakılırsa Türkiye’de kendine “Türk” diyenlerin gerçek anlamda nereden geldikleri görülebilir diye düşünmekteyim. Yani bir emperyalist açılım olan Osmanlı’dan öncesine bir tarih yolculuğu yapmalıdır bugününü Türkçü boyları. Oysa Kürtler ne Türkler gibi ne de başka bir “ulus”, “ırk”, gibi toprak değiştirmedirler, Med, Sümer (Mezopotamya) denilen bölge Mersin çizgisinden, ülkenin Kuzeyine uzanan (Güneydoğu’ya) kadar uzanmaktadır. İşin özeti Türkler geldiklerinde Kürtler zaten vardılar ve yaşıyorlardı. Burada ki, işgalci güç ve sömürgeci ülke konumuna TC oturmaktadır. Ve ezilen ulusların üzerinden elini çekmelidir, ezilen uluslarda “batıya” güvenmekten, sınırlarının çizilmesi için ellerini batıya uzatmaktan vazgeçmelidir. Kendi kaderlerini kendileri tayin etmelidirler.

Anonymous said...

Yaeraltindannotlar yoldasimin bahsettigi "milliyetcilerin tarihi" konusunda kronolojik bir arastirma yapmistik... http://demokrasidemokrasi.blogspot.com/2007/11/ulkuculerin-tarihi.html
***

Ayrica Anadoludaki Turk varligi ve etkilerini İTÜ öğretim üyesi, antropolog Timuçin Binder aciklamisti... http://demokrasidemokrasi.blogspot.com/2007/12/sahip-cikmadigimiz-gecmisimiz-2.html

Eleştirel Günlük said...

Sagolasin Haydar hocam.