Pages

May 29, 2009

Sanal sosyal iletişim ya da eee yeter artık!

Şu internet ve bilgisayar temelli teknolojik gelismeler kafa döndűrűcű. Nerdeyse műmkűn değil takip etmek. Bazan da bıktıracak dűzeyde “eee yeter artık yahu” falan dedirtiyor insana. Yeter sahi! Insan aklının, yaratıcılığının neleri yaratıp geliştirebileceğine, nasıl da sınırları zorlayabileceğine çok gűzel bir örnek ama gerçekten, yeter artık. Yani bunca bilgisayar temelli olmak zorunda değil hayatımız. Bunca bilgisayar indexli olmak zorunda değil.

Ilk gelişim aşamasını, teknik sorunları, hallettikten sonra bilgisayar teknolojisi kendisine yöneltilen en bűyűk eleştiriye odaklaştı: insansızlık - asosyallik. Insandan uzak olmayı, sanal olmayı problematize edip sosyaliteyi műmkűn kılmak için kolları sıvadı ve bugűn yűzlerce (abartı olduysa affola) farklı formda insanların yaşamlarına girmiş durumda.

Bu sosyalitenin en yenilerinden biri Twitter. Twitter’e micro-blogging de diyorlar. Yani blog daha kapsamlı bir iletişim biçmi iken Twitter bu iletişim biçmini “sisht na’ber?” dűzeyine kadar kűçűlttű. Yani anlık bir iletişim sistemi bu ve insanlara anlık olarak neler yaptıklarını paylaşma olanağı veriyor… Ve inanılmaz derecede de tutu gibi görűnűyor bu iş.
Şimdi bu teknolojik “ilerlemelerden” iyice bıkmış biri olarak şu Twitter’i sorgulamak istiyorum. Dolayısıyla da bunu kullananları da. Sahi psikolojik manyak mısınız lan? Nasıl bir sosyal ihtiyaçtır ki bu anlık neler yaptığınızı paylaşma ihtiyacı duyuyorsunuz? Hani Nazım gibi hapishanedeyseniz, ulaşılmaz uzaklardaysanız bu anlaşır bir şey. Nazım bir şiirinde diyordu ya hani

O şimdi ne yapıyor
şu anda şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
— hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!...—
O şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var,
okşuyor.
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
— her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!...—
Ve ne düşünüyor
beni mi?
Yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?
O şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?...

Ama dikkat edin,  Nazım sevgiliyi merak ediyor yine de. Yani çok sıradan birini değil. Ya da yan ranzada yatanı değil…

Dűşűnsenize yan ranzadaki twitter yolluyor:
--- Şu an uzanmışım…
Siz:
--- Ben de…

Ya da sevgilinizle sevişirken ona twitter gönderiyorsunuz.

--- Ne yapıyorsun?
--- Sana oral sex yapıyorum?
--- Aaa öyle mi? Ben de bu benimkini ağzına alan kim diyordum…Bir başkasını dűşlűyordum oysa.

Ya da:
--- Şu an tuvalette sıçıyorum.
Ya da:
--- Şu an masturbasyon yapıyorum
Ya da
--- Pazarda alış veriş yapıyorum ve o biber ve patlıcan satan bahçıvan yine beni gözleriyle soyuyor.
Ya da: 
--- şu an bi PKK sempatizanı, 9 yaşındaki çocuğu örgűt bilgilerini elde etmek için konuşturmaya çalışıyorum.
Ya da : 
--- ananla beraberim…

Yani durum bu derece iğrenç ve zıvanadan çıkmış durumda. Sahi bu kadarına ihtiyaç var mı?

17 comments:

TANAYca said...

...
Bu nasıl bir onaylanma, takdir görme ihtiyacıdır...
ç
ü
r
ü
y
o
r
u
z
nokta

Eleştirel Günlük said...

Akcay hos geldin. Onaylanma ihtiyacini hic dusunmemistim. O nasil oluyor? Klise bir ornek var mi? Cok sagol...

Banu said...

Bana şu karikatürleri hatırlattı. Hoş, bunları da twitterda görmüştüm :))

http://www.webdesignerdepot.com/2009/03/50-twitter-comic-strips/

Eleştirel Günlük said...

Sevimli karikaturler bile diyemiyorum. Trajikomik. Trajikomik...

Ebru said...

Gülmeli miyim kendime yoksa sevinmeli miyim bu yazı ardından bilemedim:) Çünkü yazınızı okuyunca ne ki bu acaba diye baktım. Galiba msn denen şeyi de en son 15-20 gün önce açmıştım. O kadar az açıyorum ki açtığım an aynı anda 'nabberrr nabberr' yanıp yanıp sönüyor.KİB kısaltmasına da 'ne dedin' şeklinde alıkça sorarak öğrenmiştim. Bilgisayarı çok severim. Program kurcalamayı yüklemeyi deneyip silmeyi. Hatta kasayı açıp içine bakmayı. Hayatımım internete bağımlı hale gelmekten çok uzak özellikle son 5 aydır. İnternetten kitap almamı saymazsam. Bir de işyerinde çalışıyor gibi yapıp pdf kitap okumaktan. ekrandan hoş olmasa da açıp okumak yasak en azından yakalanmıyorum.
Cep telefonu da böyle insanların hayatında baş parmaklar evrim geçirip başka bir hal alacak sms yazmaktan.

Tolga said...

"Dunya benim cevremde donuyor."
about 1 minutes ago from the web

Twitter is a fucking Copernican revolution in the round gorgeus egocentric eccentric asses of the precisely round postmodern world!

Anonymous said...

gecenlerde su, "sipsap godot, sipsak ulyss"haberiyle karsilasinca merak ettim nedir bu twitter diye....edebiyatin klasiklerini 140 vurusla anlatmaya niyetlenmek ilginc görünüyordu, ama twitter'in olayi nedir cözemedim....sitenin kullanicilarinin beyin firtinasi yoluyla iletisim kurmalarina olanak taniyan bir uygulama demis bir yazar....yakinda(eger hala baslamamissa) filozoflari 140 karakterle anlatmaya da baslarlar, beyin kasirgasina dikkat bu arada...

Desqpio said...

Yazdığınız örnekler pek uç, pek de nahoş aslında (: İlk olarak olayın bu kadar zıvanadan çıkmadığını belirtmeliyim, tabii olaya nereden ve nasıl bakıldığı da önemli bu durumda.

Twitter çok çeşitli amaçlarla kullanılabilen bir sosyal iletişim aracı. Sanatçısından iş adamına, öğrencisinden öğretim görevlisine kadar birçok insanın birçok amaçla twitter kullandığını görebilirsiniz.

Örneğin Sertab Erener sıkı bir friendfeed ve twitter kullanıcısı, bunları dinleyicileriyle daha yakın olmak ve onlarla hızlı iletişim kurmak için kullandığını söyleyebiliriz basitçe. Başka bir tarafa baktığımız da ise Finlandiyalı oyun yapım şirketi Remedy'nin son oyunu Alan Wake ile ilgili haberleri en güncel şekilde twitter aracılığıyla duyurduğunu görebiliriz.

Kişilere indiğimizde olay biraz farklılaşabilir ancak bu twitter'ın suçu mu acaba? Bu gibi teknolojik alet-edevat doğru şekillerde ya da düzgünce kullandığında ortaya abes bir durum çıkacağını sanmıyorum ben.

Aynı şey messenger için de geçerli, yani messenger bir anlık ileti programıdır. Bu programda kullanacağınız dil ve yazım programın değil, o programı kullanan çoğunluğun oluşturduğu kültür ile ortaya çıkar.

Sonuç olarak ister twitter, ister messenger olsun bu gibi araçların düzgün kullanılabileceğini ve hatta baya baya kullanıldığını unutmamak gerek. Sevgiler saygılar efenim evet.

Banu Pluie said...

Aslına bakarsanız ben "twitter"ı bir dert anlatmak için kullanmadığımdan ve hızlı haber verme yolu olarak da gördüğümden -kişisel vaziyet beyanı değil kastım, ilgilendiğim alana ilgili hızlı haber ağı- , yardım dahi görüyorum.

Jquery ve java hakkında çok yararlı pluginler ve siteler keşfetmemi, müzikte de yeni sesler dinlememi sağladığı için ben dozu kaçmamış bir kullanımda bana yararlı dahi olduğuna inanıyorum.

Eleştirel Günlük said...

Desqpio uc orneklerin isin ironisi. O ornekleri vermeden nasil anlatirim derdimi. Genel gecer bir mantik cikarimi olarak herseyin yararli bir kullanimi vardir diyebiliriz ve bu aslinda hic bir ise yaramaz. Sadece varolnanin surdurumune hizmet eder. Silah'da yararlidir argumani gibi. Bu sacmalik sonra NRA (national Rifle Association)in sacmalamasi kadar "eee efendim silahlar insan oldurmez. Insanlar insan oldurur'e kadar gider yani.. Bu nedenle tartismayi oraya tasimadan sormak istedigim soru "gercekten ihtiyacimiz var mi buna" sorusu aslinda. Ben zorunlu bir ihtiyac, hatta gerekli bir ihtiyac oldugunu bile dusunmuyorum. Yok yahu bazi seyleri de bu ve benzeri araclara ihtiyac duymadan yapmali.bana yasam alanlarinin bunlar baz alinarak kuruldugu bir yasamin ne mene sacma sapan olduguna olacagina isaret etmek istiyorum. Ornegin amerika'da araba kullanim nerdeyse yasamin vazgecilmez bir parcasi. Arabaniz yoksa alisverise bile gidemiyorsunuz ornegin. Cunku sehirler, koyler, kasabalar ona gore duzenlenmis. Neyse simdi yasam oyle bir hal almis ki insanlar kapisinin onundeki posta kutusunu dahi arabayi yanastirip oyle bosaltiyor. Vallahi abartmiyorum. Adam posta kutusuna yanasiyor, postalari aliyor sonra eve en yakin yere parkediyor (3 metrelik mesafe mi) sonra eve gidiyor. yani park edip 10 metre yuruyup postaya bakamiyor. Sonra da spor salonlarina ayda 30-40 dolarlik uyelikle gidip trademillde yuruyor... iste boyle sacma sapan bir durum yani. Twitter'in de vardir kuskusuz yararli olabailecek bir kullanimi (Bknz. Atopia'nin yorumu)ama vallahi cok da gerekli de degil yani. Cunku o ihtiyaclarin baska yollarla (teknoloji temelli ya da el ayak temelli)giderimi mumkun.

Anonymous said...

Her gecen gun de bir yenisi ekleniyor. Isin kotu yani da araba ornegindeki gibi, insanlar bunlara bagimlilasiyor. Ve tamamen 'gercek' hayattan kopmaya basliyor lakin bir ihtiyac haline getiriliyor.

Tolga said...

EG'nin dedigi dogru. Bazi "seyler" ilk anda yararli gorunebilir. Seyler, yani kurumlar, programlar, vs. Aslinda tum hayat da bu seyler'in cercevesinde donuyor: Ama sorun tam da onlara takilinca basliyor. Ornegin eskilerden bir arkadasim, ne guzel artik cep telefonu diye birsey var, sadece polislerin degil devrimcilerin de telsizleri var diyordu. Ilk bakista da boyleydi zaten. Dozu kacirmayip, istedigimiz yerde bulusup, eylemimizi cep telefonlarimiz sayesinde hemencecik koyabiliyorduk.

Ilk bakista bu cok dogru ve rahatlik da sagliyor, kim inkar edebilir? Ama odenen bir bedel var: Yasama dogrudan sarilmak bedeli o da. (Cunku aracsallastirdigini sandigin sey ister istemez sen ve yoldasin/ arkadasin vs. arasindaki iliskiyi de kabaca metalastirabiliyor.)Bu bedeli unutturabiliyor kicimizin altina yastik olarak sunulan konformite.

Cok muhafazakar gelebilir kulaga bu dediklerim tabii. Farkindayim bunun.

Eleştirel Günlük said...

Liladreams hosgeldin. Evet hergun bir yenisi... Belki "yeter" dememiz bi ise yarar...

Eleştirel Günlük said...

Tolga muhazafar deyince aklima Donkisot geldi. Onceleri Donkisotu degisime karsi direnen bir muhazafakar, bir tutucu diye dusunurdum. Simdilerde bazan kendimi bir Donkisot gibi dusunuyorum.. Belki Donkisot gelisime karsi degil gelisimi- degisimi sorgulamadan kabul eden dominant soyleme ve sagduyuya bir tepkiydi...

Banu said...

Bu arada ben yanlışlıkla iki farklı hesaptan yazmışım. atopia=banu

Tolga said...

Zizek'in "Masturbation or Sexuality in the Atonal World" makalesi onerilir:

Ben de yeni okudum simdi.

Direkt Twitter ozelinde olmasa da genel olarak sanal iletisim(sizlik)'e dair iyi bir degerlendirme orda yazilanlar.

Günlüğü Tutan Delikanlı said...

Asosyal olmak da bir seçim tabi. Tüm gün bilgisayar başında oturup onun bunun ne yaptığına bakmak, multimedya adı altında ne kadar eğlence aracı varsa hepsini sömürmek ve televizyon, cep telefonu, bilgisayara bağımlı hale gelmek... Ama bahsettiklerinin asosyallikle alakası da yok bence öyle bir giriş yaptım ama bunun adı internet sosyalitesi:D internette sosyal bu gibi insanlar. yolda yürürken kıçı düzleşmiş insanlar görürseniz bilin ki onlar bu gruba giriyor. tüm gün oturmak da bir marifet. ve bu insanları gördüğünüzde sevinin az rastlanır sokakta bu gibi insanlara.. :/