Pages

Oct 19, 2009

İstanbul Ağrısı

Kanatları parça parça bu Ağustos geceleri
Yıldızlar kaynarken
Şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
Sen
Eğer yine İstanbul'san
Yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim

Pancak pancak şiirler tüküreceğim
Demek yine ben
Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları
Mavi asfaltlara çökmüş
Diz bağlıyor

Eğer sen yine İstanbul'san
Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
Sirkeci garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp
intihar dumanları içindeki Haydarpaşa'dan
Anadolu üstlerine bakıp bakıp
Ağlayan
Sen eğer yine İstanbul'san
Aldanmıyorsam
Yakaları karanfilli ****ler eğer beni aldatmıyorsa
Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
Yine senin emrindeyim
Utanmasam
Gözlerimi damla damla kadehime damlatarak
Kendimi yani şu bildiğim Attilâ İlhan'ı
Zehirleyebilirim

Sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
İmtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den
Tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş
Direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler
Uykusuz dalgalanıyor

Ulan İstanbul sen misin
Senin ellerin mi bu eller
Ulan bu gemiler senin gemilerin mi
Minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında
Liman liman götüren
Ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
Akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
Neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
Antenlerinden
Neden
Peki İstanbul ya ben
Ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
Gümrük duvarlarına yapıştıran Yolcu Abbas
Ya benim kahrım
Ya senin ağrın
Ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
Çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
Burgu burgu içime boşalttığın
O senin ağrın
O senin

Eğer sen yine İstanbul'san
Yanılmıyorsam
Koltuğumun altında eski bir kitap diye ***ürmek istediğim
Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok işçilerine
Satır satır okumak istediğim
Sen
Eğer yine İstanbul'san
Eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

Ulan yine sen kazandın İstanbul
Sen kazandın ben yenildim
Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
Yine emrindeyim
Ölsem, yalnız kalsam, cüzdanım kaybolsa
Parasız kalsam, tenhalarda kalsam, çarpılsam
Hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
Yanılmıyorsam
Sen eğer yine İstanbul'san
Senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
Gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
Bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

Ulan bunu sen de bilirsin İstanbul
Kaç kere yazdım kim bilir
Kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 Eylül'ünde birader Mirc ve ben
Sokaklarında Mohikanlar gibi ateş yaktık
Sana taptık ulan
Unuttun mu
Sana taptık...

Attila Ilhan

8 comments:

EKMEKÇİKIZ said...

"...
Sokaklarında Mohikanlar gibi ateş yaktık
..."

Ne kadar tutkulu, hırslı, coşkulu...

İyi oldu hatırlattınız. :))

Ebru said...

Ne güzel bir seçim. Hani bazı anlar vardır doğru şeyi söyleyen, doğru zamanda budur dedirten bu sabah birkaç kez okudum hangi şiiri okusam böyle mi olur bilmem ama bu çok iyi geldi. Teşekkürler

Eleştirel Günlük said...

Bi sey degil Ekmekcikiz. Siir kadar coskulu olun efendim. Ha bu arada Lilith adli bir blog okuyucum sizin su linkteki http://elestirelmedyagunlugu.blogspot.com/2009/10/halkn-dusmanlar-hadu-orgutu.html yorumunuza icerden biri olarak yanit veriyor. Ve diyor ki esnafa ve siradan vatandasa saldirilmadi. Saldirildigi soylentisi medyanin uydurmasidir. Bana da oyle geliyor. Ben o yorumunuza karsilik yazacaktim ama unutmusum. Gercekten inanamiyorum eylemcilerin siradan vatandasa ve esnafa saldiracagina ki zaten kendileriyle celismis olurlar bunu yapsalar.

Eleştirel Günlük said...

Ebru bu siir gurul gurul okunmasi gereken ve gurul gurul insana cosku veren ender siirlerdendir bence. Mesele Istanbul bile olmak zorunda degildir. Hayalkirikli, sevgi, ve ozlem karisimi yasadigin hangi sujeye hitap edersen et, siir onun duygu yukunu karsiliyor.

ha bir de baggggiraaa caaagggira okunmali bu siir. Birinin yuzune haykirir gibi, "ulan"in hakkini verir gibi...

Ah burda olsaydiniz da sizlere bagira cagira okusaydim bu siiri simdi :-(

Ebru said...

Bizim bir kamera odamız var gülersiniz diye yazmamıştım bana tuhafsın derler burada zaten sabah orada epey sesli okudum dediğiniz gibi Ulan'ın hakkını veriri gibi.

Eleştirel Günlük said...

Ebru cok sevindim Ulan'in hakkini verdiginize...

EKMEKÇİKIZ said...

Eleştirel Bey,
Doğru diyorsunuz. Orada gerçekten protesto amaçlı bulunanların saldırgan olacağını düşünmüyorum.
Yukarda sözünü ettiğiniz yazı için, ilgili yoruma yorum yazdım.

Eleştirel Günlük said...

Cok tesekur ederim Ekmekcikiz!